11 Aralık 2024 Çarşamba / 10 CemaziyelAhir 1446

F-35 yerine, X-32 seçilebilir miydi? İşte tarihsel süreç ve detaylar

Müşterek Taarruz Uçağı F-35 için son 10 yılda harcanan çabalar göz önüne alındığında akıllara, 'aynı süreçler X-32 için de olsaydı, nasıl olurdu?' sorusu geliyor. ABD Savunma Bakanlığı F-35 yerine, Boeing'in X-32'siyle ya da ikisinin kombinasyonuyla yoluna devam edebilir miydi? İşte tarihsel süreç ve eleme...

star.com.tr14 Haziran 2021 Pazartesi 14:48 - Güncelleme:
F-35 yerine, X-32 seçilebilir miydi? İşte tarihsel süreç ve detaylar

ABD Savunma Bakanlığı 1990'larda Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Deniz Piyadeleri'ne hizmet edecek ve aynı zamanda birçok ABD müttefikinin hava kuvvetlerinde görev alacak, yeni nesil bir savaş uçağı için kolları sıvadı. Hem Boeing hem de Lockheed Martin, bu büyük sözleşme için teklif verdi.

Boeing, X-32'ye projesini, Lockheed Martin de, X-35'i projesi üzerinde çalışacaktı.

Pentagon seçmek zorunda mıydı bilinmiyor ama, F-35'i seçti. Müşterek Taarruz Uçağı F-35 ile son on yılda verilen mücadeleler göz önüne alındığında akıllara, 'Savunma Bakanlığı X-32 yerine Boeing'in X-32'siyle ya da iki uçağın bir kombinasyonuyla yola devam etseydi ne olurdu?' sorusu geliyor. Robert Farley imzasıyla Forbes'ta yayınlanan bir makalede, ABD'nin bu uçak için arayışları, seçimi ve sonuçları masaya yatırılıyor...

Tarih:

Soğuk Savaş'ın sonunda Pentagon, sahadaki kuvvetlerin genel ihtiyaçlarını azaltmanın yanı sıra, geliştirme maliyetlerini en aza indirme umuduyla ortak bir savaş uçağı projesi önerdi.

Yeni geliştirilecek uçağın, Hava Kuvvetleri'ndeki F-15 ve F-16 ve Deniz Kuvvetleri ile Deniz Piyadeleri envanterindeki F/A-18 ve AV-8B Harrier'lerin yerini alabilmesi gerekiyordu. Bu nedenle yeni avcı uçağı konvansiyonel, taşıyıcı ve STOVL (kısa mesafede kalkış - dikey iniş) kabiliyetlerine ihtiyaç duyuyordu.

Savunma Bakanlığı'nın tarihinde ortak programların şansı pek yaver gitmedi. Ancak, hizmetler arasındaki artan ortaklığın, daha gelişmiş üretim teknikleri ve daha dikkatli bir şekilde hazırlanmış prosedürlerle birleştirilmesinin, ortak bir savaş uçağı için umudu artırdı.

Proje sunan tüm taraflar, dünyanın dört bir yanındaki birçok hava kuvvetlerinin beşinci nesil bir savaş uçağına ihtiyaç duyması nedeniyle, yarışı kazananın büyük bir ihracat başarısına imza atacağını anladı.

Kısacası bu, Soğuk Savaş sonrası savunma sanayiinin ufkunda görülen en büyük anlaşmaydı. Boeing ve Lockheed Martin, her biri iki proje geliştirmek için sözleşmeler kazandı.

Yetenekler:

Aynı kabiliyetler dikkate alınarak geliştirilen X-32 ve X-35, nispeten benzer performans parametrelerine sahipti.

Maliyet konusunda rekabet etmeye karar veren Boeing, X-32'yi üç varyanta da uyacak tek parça bir delta kanat etrafında tasarladı. X-32, F-35'in şaft tahrikli turbofan kaldırma teknolojisinden yoksundu. Bunun yerine AV-8 Harrier ile aynı itme vektörleme sistemini kullanıyordu. X-32'nin sistemi F-35'lerden daha az gelişmişti, ancak aynı zamanda daha az karmaşıktı.

X-32, geleneksel uçuşta Mach 1.6'ya ulaşmak için tasarlandı. İç silah bölmesinde altı AMRAAM, iki füze ve iki bomba taşıyabilir. Menzil ve gizlilik özellikleri genellikle F-35'ten beklenenlere benzerdi ve uçağın gövdesi, F-35'in şu anda taşıdığı gelişmiş elektronik ekipmanların çoğunu barındırabiliyordu.

Karar:

Kesin olan bir şey var; X-32 gülünç derecede çirkin bir uçaktı. F-35, F-22'nin zarif, tehlikeli çizgilerinden yoksun, estetik açıdan üstün değildi, ancak X-32'le kıyaslandığında oldukça çekici görünüyordu.

Bu ne kadar önemlidir? Kesinlikle az değil... Savaş pilotları, görüntüsü kötü uçakları uçurmaktan hoşlanmazlar.

Daha somut gerekçelerle, Boeing'in stratejisi muhtemelen şansını düşürdü. Boeing, üç ordu kuvvetinin de gereksinimlerini karşılayabilecek bir uçak geliştirmek yerine, iki tane üretti. Biri geleneksel süpersonik uçuş yapabiliyor, diğeri dikey kalkış ve iniş yapabiliyordu... Ancak, Lockheed'in prototipi her ikisini de yapabiliyordu.

Pentagon, F-35'in turboliftinin yenilikçi yapısını da beğendi. Son olarak, Lockheed'in F-22 ile olan deneyimi, muhtemelen başka bir büyük hayalet avcı projesinin üstesinden gelebileceği güvenini verdi.

Sonuç:

2001 yılında seçilen F-35, tüm zamanların en büyük Pentagon tedarik projesi, aynı zamanda en çok sorun çıkaran projesi oldu. X-32, F-35'in karşılaştığı zorlukların hepsinden kurtuldu. Çünkü F-35 gibi onlarca yıllık test ve yeniden tasarımla karşılaşmadı, büyük maliyet aşımları görmedi... Bir F-16A'yı it dalaşından nasıl geçemediğine dair sonsuz sayıda makaleye asla maruz kalmadı.

X-32'nin F-35 ile aynı zorluklarla karşılaşıp karşılaşmayacağını söylemek imkansızdır. Gelişmiş savaş projelerinin karmaşık yapısı göz önüne alındığında, cevap muhtemelen 'evet'tir...

Ancak geriye dönüp bakıldığında, Deniz Piyadeleri için bir VSTOL alternatif avcı uçağı ile kesinlikle daha mantıklı olurdu. Üç çılgınca tasarlanmış farklı versiyonun kritik bileşenleri paylaşan bir uçak geliştime, müşterek projenin en karmaşık yönünü ortadan kaldırabilirdi.

Bu aynı zamanda, Pentagon'un giderek artan bir önceliği haline gelen bir uygulama olan, 'zenginliğin farklı büyük savunma şirketleri arasında yayılması'na da yardımcı olacaktı.

Tabii ki, F-35 ve X-32'nin STOVL yönlerinin teklif aşamasında ortaya konulduğu göz önüne alındığında bu, saati sadece 2001'e değil, 1993'e kadar geri çevirmeyi gerektirecekti...

star.com.tr