24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Türk SİHA'larıyla ilgili heyecanlandıran açıklama: Sürpriz olmaz

Polonya'nın Türkiye'den 24 adet Bayraktar TB2 alması yeni bir dönemin habercisi olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, Türk SİHA'larının 6 kıtaya satılmasının sürpriz olmayacağı görüşünde.

25 Mayıs 2021 Salı 14:04 - Güncelleme:
Türk SİHA'larıyla ilgili heyecanlandıran açıklama: Sürpriz olmaz

Türkiye'nin savunma sanayii ihracatına ilişkin güzel haberler gelmeye devam ediyor. Polonya, Türkiye'den 24 adet Bayraktar TB2 satın alacak. İlk teslimatın 2022'de olacağı açıklandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'nın katıldığı törenle anlaşma imzalandı.

Yerli ve milli SİHA'ların başarısı herkesin malumu... Bu nedenle yabancı bir ülkeye satılması haberleri bizi pek şaşırtmıyor. Ancak son satışta üzerinde durulması gereken önemli bazı detaylar var. Bunların başında Polonya'nın hem AB, hem de NATO üyesi bir ülke olması geliyor.

'Neden?' derseniz, NATO üyesi ülkelerin belirli bir standardın üzerinde alım yapması zorunlu. Ayrıca dünya üzerinden çok sayıda ülkeden alım hakları var. AB ülkelerinin kendi aralarındaki savunma sanayii iş birliği de işin bir diğer boyutu. Buna rağmen Polonya'nın 'Türk yapımı' bir ürün tercih etmesi yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul ediliyor.

TRT Haber'den Sertaç Aksan, Savunma Analisti Hakan Kılıç'la konuştu.

Dünya'da SİHA üretiminde öncü ve lider ülkenin ABD olduğuna işaret ediyor Kılıç ve diğer tarafta hem çeşitlilik, hem de fiyat avantajıyla Çin gibi büyük bir rakibin olduğunu hatırlatıyor. Genel fotoğraf böyleyken, Polonya'nın Türk yapımı SİHA (TB-2) satın almasının ikili ilişkiler veya ülkeler arasında dostluktan ziyade bir gerekçesi olması gerektiği öne çıkıyor.

"Ürünün verimi yani maliyet-etkinliği ve 'Combat Proven' olması savaşta kendini kanıtlaması en temel iki sebep" diyor Kılıç ve TUSAŞ ANKA-S, Baykar TB2, Vestel Karayel gibi Türk yapımı SİHA'ların 6 farklı ülkeye satıldığını anlatıyor.

MALİYETLERİ KÜÇÜK YAPTIKLARI İŞ BÜYÜK

Çin, Amerikan ve İsrail SİHA'larına karşın Türk SİHA'larının çok daha maliyet-etkin bir platform olması konusunu biraz daha açıyor Kılıç ve "Diğer bir deyişle gerek barış zamanı gerekse gerçek harekat ortamında idamesi ve savaşması yani silahlı görev yapması sırasında rakiplerinden çok daha düşük maliyetle gerçekleşiyor. Türk SİHA'larından daha yüksek teknolojiye sahip Amerika Rapier var veya Çin SİHA'ları var ama aynı görevi aynı başarı oranıyla TB-2 ve ANKA çok daha ucuza yapabiliyor. Üstelik bunu yaparken de onlar gibi daha pahalı ve çok yüksek teknoloji içeren mühimmatları kullanmak yerine aynı yüksek teknolojik ürünlerinin örneğin UMTAS füzesi/MAM-L gibi maliyetini düşürmek amacıyla motoru çıkarılmış süzülen mühimmat haline getirilmiş versiyonunu kullanıyor" diyor.

YERLİ SİHA'LARI 6 KITADA GÖREBİLİRİZ

Kılıç, Türk SİHA'larının önünün açıldığını ve üzerinde yerleşik hayat olmayan Antarktika dışındaki tüm kıtalara satışının yapılabileceğini söylüyor.

Bu cümleden yola çıkarak, geçmişte sadece yakın çevremizde ya da Libya gibi ülkelerde gördüğümüz milli SİHA'ların Katar'dan Azerbaycan'a Ukrayna'dan Polonya'ya uzanan hikayesinin Avrupa'daki muhtemel devamı sorusuna Kılıç, "Türk yapımı bir SİHA'nın, NATO ülkesine satılmış olması tabii ki çok çok önemli... Bu özellikle orta ölçekli ve Avrupa'da olan diğer NATO ülkelerini de potansiyel müşteri yapıyor. Bu bir yana artık NATO standartlarında bir silah platformu olduğu da resmen onaylanmış oldu dersek çok abatmış olmayız.

Artık şu görüldü ki sadece orta ölçekli ülkeler değil, tüm dünyadan SİHA alabilecek bir NATO ülkesi bizi tercih etti. Tabii ki sadece maliyet değil sebep... Savaş tabii ki istenilecek bir şey değil. Belki de savaşmak zorunda kalmış olmak da bir talihsizliktir ama ülkemizi korumak zorunda kaldıkları için ANKA-S ve TB2'nin savaşta kendini kanıtlamak gibi bir şansı oldu.

Bu şansı çok daha ileri giderek SİHA operasyonları veya yakın hava desteği görevlerinde ve Suriye'nin kuzeyi, Libya ve Azerbaycan'da 'düşman hava savunmasının bastırılması' gibi SİHA'lar tarafından dünyada ilk kez gerçekleştirilen görevlerde başarılı oldular." cevabını veriyor.

TÜRK SİHA'LARININ RUS SİSTEMLERE KARŞI BAŞARISI 'TERCİH SEBEBİ'

Ukrayna ve Polonya ikilisinin Türk SİHA'sı tercih etmesindeki kimi ortak noktalar için, "Bana göre tanksavar rolü oynadıkları için tankların değil de kara konuşlu özellikle piyadenin taşıdığı ATGM'lerin geleceğini tartışmaya açtılar" diyor Kılıç ve Bahar Kalkanı Harekatı günlerine işaret ediyor. O dönemde çok sayıda tank ve zırhlı aracın harp başlığı büyük olmayan mühimmatlarla avcı uçağı veya taarruz helikopteri kullanılmadan sadece SİHA'lar ile vurulması da Türk SİHA'larının açtığı yeni bir çağ olarak adlandırılıyordu." ifadelerini kullanıyor.

Kılıç, "Dünyaya Türk yapımı SİHA'ların etkili birer tank avcısı olduğunu da gösterdiler. Tüm bunların Polonya ve Ukrayna gibi ülkelerin tercihinde etkili olduğunu düşünüyorum. Özellikle bu iki ülke hangi ülkeden dolayı tehdit algılıyorlar? Rusya. Peki Türk SİHA'larının imha ettiği ve dünya çapında olay olan hava savunma sistemi hangi ülke yapımı? Rusya-SA-22 Pantsir S1. Aslında neden tercih ettiklerini anlamak çok da zor değil" görüşünü paylaşıyor.

SİSTEMLERLE BERABER BİLGİLER DE SATILMIYOR

Türkiye'de özellikle sosyal medyada alıcı bulan ilginç bir anlayış var... Ne zaman bir Türk SİHA'sı ya da başka bir önemli savunma sanayii ürününün satışı olsa "Bilgiler o ülkenin eline geçecek" diyen bir kitle ortaya çıkıyor.

Söz konusu yaklaşım hatırlatılan Hakan Kılıç şöyle konuştu:

"Bu son derece saçma ve dünya gerçekleriyle alakası olmayan bir iddia. Dünyada çok daha fazla stratejik silah sisteminde bile başarılamamış bir şeyin bir MALE sınıfı SİHA için yapılması, bu amaçla uğraşılması zor ve mantıksız. Örneğin medyada sürekli olarak Çin'in Amerikan F-22 ve F-35 kopyaladığı söylense de böyle bir şey yok. Şekil kopyası olabilir. Tüm beşinci nesil uçaklar birbirine benzer. F-35 bazı sırlarının Avusturalya'dan çalınmış olduğu medyaya yansıdı fakat J-20 ve J31 ile ABD uçaklarını iç yapısı ve teknolojileri tamamen farklı. Aynı durum ABD için de geçerli.

Demek istediğim şu an ABD SU-57'yi çalsa kaynak kodlarını ve tüm parçaları kopyalamak için harcayacağı yıllarda ve maliyet ile yeniden uçak yapar. Yani sonuç olarak gelişmiş ülkeler için çoğu zaman birebir tersine mühendislik, sıfırdan imalattan daha zordur. Kaldı ki Türk SİHA'ları fikir bazında kopyalanabilir ki bunun için ele geçirmeye gerek yok, zaten yapıyorlardır."

AKINCI VE AKSUNGUR DA SATILACAK

Sosyal medyadan yayılan bu anlayışın çok olumsuz sonuçları da olabileceğinin altını çiziyor Hakan Kılıç ve bu durumun "Biz satmıyoruz, buyurun siz satın. Bütün pazarı size bırakıyoruz" demek olacağına değiniyor.

Analist Kılıç'a göre savunma sanayii ürünü de olsa ihraç edilmeyen ürün başarısızdır ve birim maliyeti çok yüksektir... Ülkelerin ancak çok çok gizli, yüksek teknoloji veya stratejik sistemlerde bunu yaptıklarını hatırlatan Kılıç, sözlerini şöyle tamamlıyor:

"Mesela ABD Kongresi kararı ile F-22 savaş uçağını satışı yasaklandı. Bu uçak 200 adetten az üretildiği için en pahalı savaş uçağı... Oysa kendisinde 20 yıl sonra yapılan F-35, SU-57, J-20 (Çin) gibi uçaklardaki yüksek teknoloji sistemlerin çoğu bu uçakta yok.

Bunu bize yorarsak Türk SİHA'larını F-22 gibi birim maliyeti astronomik platformlar haline getirmek yerine neden ihraç edip firmalara taze kan sağlamayalım? Örneğin Avrupa'nın en büyük SİHA filosuna sahip olan TSK, Akıncı ve Aksungur gibi dev çift motorlu SİHA'lardan kaç tane alabilir? Diyelim 10'ar tane aldı. 10 tane satmak için koca bir SİHA geliştirilir mi? Dolayısı ile göreceksiniz ki bahsettiğim Akıncı ve Aksungur da 5-10 yıla kadar çok sayıda ülkede uçmaya başlayacak."