İşçilerin çalışma hayatı boyunca karşılaşabilecekleri bazı özel ve zorunlu durumlar, mazeretli olarak izinli olmalarını gerektirebilir. Bu durumlar, işverenin inisiyatifine bırakılmadan 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca güvence altına alınmış olup "mazeret izni" olarak adlandırılmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu, çalışanların doğum, ölüm, evlilik gibi hayatın önemli dönüm noktalarında veya belirli ailevi yükümlülükler sebebiyle ücretli olarak izinli sayılmalarına imkan tanımaktadır.
Mazeret izinleri, işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisini olumsuz etkilemeden, çalışanların kişisel ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlayan önemli bir haktır. İş Kanunu kapsamında, bu izinlerin süresi, kapsamı ve hangi hallerde kullanılabileceği açıkça belirlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun "Mazeret İzni" başlıklı ek 2'nci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Mazeret izinlerinde haller ve süreler şu şekildedir:
* Çalışanın evlenmesi halinde 3 gün,
* Çalışanın annesinin, babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun vefat etmesi halinde 3 gün,
* Çalışanın evlat edinmesi durumunda 3 gün,
* Çalışanın eşinin doğum yapması halinde 5 gün,
* Çalışanın en az yüzde 70 engele sahip ya da süreğen hastalığı olan çocuğu varsa o çocuğun tedavisi için 1 yıl içinde tek seferde ya da bölerek 10 güne kadar.
Bu sürelerin ve mazeret hallerinin, bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmeleri ile artırılması, işçinin sosyal haklarını genişleten işçi lehine bir uygulama olacağından her zaman mümkündür. Kanun'da belirtilen asgari süreler, işçi lehine olacak şekilde uzatılabilir.
Örneğin, toplu iş sözleşmesinde evlilik izninin üç gün yerine beş gün olarak belirlenmesi ya da Kanun'da yer almayan başka mazeret durumları için ücretli izin hakkı tanınması mümkündür. Böylece, işçi, özel hayatındaki önemli gelişmeler karşısında daha fazla zaman ayırabilme olanağı bulurken, işveren de çalışan memnuniyetini ve işyerine bağlılığı artırmış olacaktır.
Mazeret izinleri, işçinin talebi üzerine ve belirtilen olayın gerçekleştiği dönemde kullandırılmalıdır. Mazeret izinleri kural olarak takvim günüdür. Dolayısıyla, mazerete konu olan olayın doğduğu andan itibaren başlar ve takvim günü olarak verilir.
Örneğin, evlat edinen işçiye mazeret izni aylar sonra değil, evlat edindiği tarihten itibaren verilmelidir. Diğer bir örnekle ölüm nedeniyle doğan mazeret izinleri de takvim günü üzerinden hesaplanmaktadır. Bu anlamıyla mazeret izni günlerine denk gelen ulusal bayram, genel tatil ve hafta tatili günlerinde mazeret izni kullanılmış olarak sayılacaktır.
Mazeret izinleri, ücretsiz izin olmayıp Kanun'da sayılan hallerin gündeme gelmesiyle işçinin ücretinden herhangi bir kesinti yapılmadan verilmelidir. Diğer bir ifadeyle mazeret izinleri ücretli izinlerdir.
Bu durum hem işçinin maddi haklarının korunmasını hem de zorunlu durumlarda işten uzaklaşmasının ekonomik bir kayba yol açmamasını sağlamaktadır. Ancak işçinin, mazeret iznini alabilmesi için ilgili durumu belgelendirmesi, örneğin doğum belgesi, evlilik cüzdanı ya da ölüm belgesi ibraz etmesi gerekmektedir. Bu belgeler, işveren açısından iznin doğruluğunu teyit etme ve kayıt altına alma amacı taşımaktadır.
Sonuç olarak, 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında düzenlenen ücretli mazeret izinleri, işçilerin yaşamın olağan akışı içinde karşılaşabilecekleri önemli ve zorunlu durumlarda hem maddi hem de manevi anlamda korunmasını sağlayan temel haklardandır. Bu hakların doğru uygulanması, işçinin iş-özel hayat dengesini korurken, işverenin de yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesine yardımcı olacaktır. Mazeret izinlerinin, Kanun'da belirlenen asgari sınırların üzerine çıkarılması ise, işyerinde çalışan memnuniyetini artıran, aidiyet duygusunu güçlendiren ve uzun vadede iş verimliliğine olumlu katkı sunan önemli bir sosyal politika adımı olacaktır.