Galatasaray Kulübü Eski Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk, TRT Spor'a verdiği röportajda, Ünal Aysal'dan, Fatih Terim'e, Yıldırım Demirören'den, taraftar gruplarına kadar gündemi değiştirecek açıklamalar yaptı. Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören'e sert tepki gösetererek, "Kimseye laf sokmasın." diyen Öztürk, Galatasaray Kulüp Başkanı Ünal Aysal ve yönetimini tiyatro oynamakla suçlarken, görevden alınan Fatih Terim için ise Galatasaray Kulübü'nün kardeleni olduğunu söyledi.
Fatih Terim'in, yönetim kurulunda söz sahibi olmamasından dolayı bugün bunların yaşandığını belirten Öztürk, "Galatasaray'da kurumsallaşmanın "K"sı yok. Herkes Fatih Terim'e moral versin. Aysal, 1400 gibi az bir oy ile başkan seçildi. İnan Kıraç uzaktan kumanda ile kulübü yönetmesin. Aysal ve yönetiminin görevi 2014 Mayıs'ta biter." dedi.
Stadın Fatih hocanın mekanı olduğunu ve istediği zaman gelip gidebileceğini de belirten Öztürk, "Şampiyon olduk bana bunun sevincini bile yaşatmadılar. Başkanlığa adaylığımı koyabilirim." diyerek tepkisini gösterdi.
Adnan Öztürk'ün TRTSpor'da yayımlanan röportajının ayrıntıları şöyle:
"Ünal Aysal seçime, siz, Ali Dürüst, Abdürrahim Albayrak gibi camianın sevilen isimleriyle birlikte girdi ve kazandı. Sonrasında ne yaşandı yol ayrımına girildi bu isimlerle?"
Ünal Aysal ile yönetimdeki bazı arkadaşlar seçim kararı verdi ve bir tiyatro oyunu gibi oynadılar. Bu konu tabi biraz geçmişte kaldı üzerine çok konuştuk. Saydığımız isimler değil başka isimler de vardı. Galatasaray geçirdiği travma üzerinden iyi bir 2 sene daha geçti. 2 senede futbolda şampiyonluk geldi diğer branşlara ciddi yatırımlar yapıldı. Sonrasında Başkan Ünal Aysal ve yönetim kurulundaki bazı arkadaşlarla birlikte karar verip seçime gittiler. O kararlarını küçük bir tiyatro oyunu gibi oynadılar. Seçimin sebepleri, tarzı ve şekli konusunda mutabık olmasak da, divan kurulunda bir konuşma yaptık. Biz başkanın, Galatasaray'ı yönetenlerin ve Galatasaray'ın her zaman hizmetindeyiz diye. Sonrasında yeni yönetim seçildi. Yeni yönetimi ben şu anda uzaktan izliyorum. Uzaktan kelimesini ben özellikle kullanıyorum.
"FATİH HOCA GALATASARAY'IN 1 NUMARASIDIR"
"Ünal Aysal ile Fatih Terim'in arasında hep bir sorun olduğu iddia edildi. Siz yönetimde olduğunuzda böyle bir şey hissettiniz mi? Çünkü sizin, "Hoca şampiyonluğun tadını bile çıkaramadı şeklinde bir açıklamanız vardı?"
Ben 2 yıl boyunca, 2 senenin 18 ayında futbolun yönetildiği Sportif A.Ş'de görevim yoktu. Sayın Aysal "Orada bağımsız bir yönetim kuruluna yer açılması için ne yapabiliriz Adnan dedi?" Ben de ortalığı çok karıştırmadan "gerek yok dedim ben ayrılırım hemen dedim". Ben her gün futbolun içinde olmadığım o günlerde başkana bir teklifte bulundum. Futbolu bilenler futbolu yönetmeli dedim. Futbol, kulübün amiral gemisi, bütçenin çoğu burada dönüyor. Dolayısıyla Fatih Terim hocanın Sportif A.Ş yönetim kurulunda yetkisi olmasını ısrarla teklif ettim.
Bu ısrarımın sebeplerinin arkasından bir tanesi de buydu. Hala aynı fikirdeyim. Futbolu futbolun içinden gelen insanlar yönetmeli. Bence futbolun başındaki Fatih Terim idi. Fatih Terim'in yönetim kurulu masasının başında stratejik ve bütçe konularda söz sahibi olması gerekiyordu. Eğer öyle olsaydı bu son günlerde yaşadığımız kaosların hiçbir tanesi yaşanmazdı. Başkan ile aralarında problem var mıydı yok muydu bilemem ama ben yönetici olduğum süre içinde genelde Fatih hoca ile benim aramda problem varmış gibi lanse edildi. Ama aramızda hiçbir zaman hiçbir problem olmadı.
İkimizde Galatasaray'a yakışan şekilde davrandık. Aramızdaki iletişimimiz öyleydi. Hatta biraz iddialı bir laf edeceğim. "Kardelenler kavga etmez" diyeceğim. Galatasaray çok zorlu bir dağdır. Galatasaray'da kendi emekleriyle gelmiş insanlara ben kardelen gözüyle bakıyorum. Fatih Terim bu kulübün kardelenlerinin 1 numarasıdır."
"GALATASARAY'DA KURUMSALLAŞMANIN K'SI YOK"
"Sayın Aysal, kurumsallaşma adına önemli adımlar attığını ifade etti. Kulüp, şirket gibi mi, spor kulübü gibi mi yönetiliyor?"
Başkan kurumsallaşmaktan bahsediyor. Şimdi bakın kulübü şirket gibi yönetiyorsanız ve bunu iddia ediyorsanız ben şirket gözüyle performansa bakarım. Kulüp gibi yönetiyorum derseniz, rakamlara bakarım. Kartvizitlerin çok önemi yoktur. Camianın el birliği, gönül birliği ile bir şeyleri başarmasından bahsediyorum. Mevcut durumda bu 2 alternatife de bakıyorum ben bir şey anlayamıyorum, göremiyorum. Dolayısıyla ben o kurumsallaşma üzerinde durmak istemiyorum. Ama zaten yapmaya çalıştıkları kurumsallaşma falan değil ben bunu yüzlerine karşıda söyledim. Ayrıca benim kurumsallaşmayı kimseden öğrenmeye ihtiyacım yok. Dolayısıyla kurumsallaşmanın "K" sı ile ilgisi yok yaptıklarının.
"Son dönemde yaşanan olaylarla ilgili Ünal Aysal ile görüştünüz mü?"
Ünal Aysal'a mektup yazdım. Başkan çıksın mayıs 2014'de seçim kararı aldım güven tazeleyeceğim desin bunu canı gönülden istiyorum. Ben mektup yazmayı seviyorum. Ünal Aysal seçim kararı verdiği zaman kendisine mektup yazdım. O mektup tabi iki kişinin arasında gidip geldi. O mektubu İnan Kıraç'a da gönderdim. Devamında Eğitim Kurulu Vakfı yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettim. Bu olaylarla ilgili olarak bu sabah hem Aysal'a, hem Kıraç'a mektup yazdım.
Mektubumda, "Galatasaray camiasına kafanızda biçtiğiniz rollerle, o klişelerle bu kulübü yönetmeniz mümkün değil. Onun için bu günden çıkın, "Ben 2014 Mayıs ayında güven tazelemek istiyorum. Belki yapacaklarımı çok iyi anlatamadım. Belki detaylı anlatma şansım olur deyin." dedim. Eminim daha fazla oy alırsınız. Çünkü 1.400 oy ile seçildi Ünal Aysal. Bu az bir oy. O zaman yok yaz olduğu için katılım olmadı. Yok herkes teknesindeydi gibi şeyler söylendi.
Bakmayın siz öyle yaz günü, herkes teknesinde falan. Herkesin teknesi falan yok. Yaz günü falan da değildi ayrıca. Hem de dedim belki oylarınızı arttırma imkanınız olur. Camiayı fazla gerginliğe sürüklemeden kaosa da sürüklemeden seçime gidin çünkü gidişat hiç iyi değil.
"İNAN KIRAÇ UZAKTAN KUMANDA İLE YÖNETMESİN"
Galatasaray'da dünyada kurumsal hafızaya sahip ender kurumlardan bir tanesidir. Bu olanların hepsi Galatasaray'ın kurumsal hafızasına kaydedildi. Bu hafızalarda duruyor. Bunun çıkartmak lazım. Bunu çıkartmak için daha fazla ortalığı germeden, bu mantaliteyle zaten bir yere gidilmeyeceğini başkanın kendisi de biliyor. Fazla politika yapmaya gerek yok. Kurumları, kişileri yıpratmaya gerek yok. Dolayısıyla Ünal Aysal şimdiden çıksın Mayıs 2014' de seçim kararı aldım güven tazeleyeceğim desin. Bunu canı gönülden istiyorum Bunu talep ediyorum Galatasaray Spor Kulübü üyesi olarak. İnan Kıraç da aday olsun bence. Yönetime girsin uzaktan kumanda ile çalışmasın. O da yönetimin içine girsin. Ya da yönetime koyduğu adamlarla çalışmasın. Net bir şekilde çıksınlar projelerini anlatsınlar. Diğer adaylar da çıkar anlatır umarım oylarını attırır. Açık bir davet. Bence muhakkak ve muhakkak aday olsun. Bu yapmak istediklerini bir daha anlatsın. Çünkü önümüzdeki günlerin neler getireceği konusunda ne yazık ki iyimser olamıyorum.
"2014 Mayıs ayında seçim yapılacak mı? Yoksa yeni yönetimin görev süresi 3 yıl mı çok tartışıldı? Başkan Aysal 3 yıl daha görevimim başındayım dedi. Siz seçim yapılması gerektiğini söylüyorsunuz."
Aysal ve yönetiminin görevi 2014 Mayıs'ta biter Ünal Aysal, apar topar yaptıkları seçimle birlikte görev sürelerinin 3 yıl olduğuna dair açıklamalar yapılıyor. Bakın sizle arası iyi olan avukatlara gidip görüş almakla olmuyor bu işler. Ben avukat değilim ama çok avukat dostumuz arkadaşımız var. Allah'a şükür Türkçemiz fena değil. Tüzüğü açıp okuduğum zaman çok net yazıyor.
3 yılda bir Mayıs ayında seçimli genel kurul yapılır diyor. Başkan zaten seçim kararını kendisi istifa ederek aldı. Yönetim kurulu falan istifa etmedi. Şunu hesaplayamadılar başkan istifa edince, yönetim kurulu da istifa eder zannettiler ama hayır yönetim kurulu istifa etmedi başkan istifa etti. Olağanüstü seçim kararı aldı bunu lütfen kimse yanlış anlamasın sağa sola çekiştirmeye gerek duyarlarsa ben de sağa sola çekiştirmeye kalkarım. Onun altından da onların hoşuna gitmeyecek şeyler çıkar. Onun için avukatlardı mahkemelerdi bunlara hiç gerek yok.
"ŞAMPİYON OLDUK SEVİNÇ YAŞATMADILAR"
Olağanüstü seçim kararı alındı. Saygı duyuyoruz dedik. Galatasaray başkanı 24 saat telefonumuz açıktı. Galatasaray'ın 24 saat emrindeyiz dedik. Ama kişilerin değil Galatasaray'ın 24 saat emrindeyiz dedik. Gelinen nokta belli. Mayıs ayı dün bir bugün iki şampiyonluğu bile yaşayamadık. Ama bu jargonları, bu yaklaşımları Galatasaray ananeleri kaldırmaz.
Şu anda bir teknik direktör ile anlaşmaya çalışıyorlar. Normaldir tabi anlaşmaları lazım ama tabi gidip onunla mayısı geçen bir kontrat imzalarlarsa buradan da bir arıza çıkar. Buradan ikaz ediyorum. Yani şunun çok ciddi bilincinde olmaları lazım görev süreleri Mayıs 2014' de öyle ya da böyle biter. Öyle ya da böyleyi bilerek kullandım. Öyle ya da böyle biter ona göre davranmalarında fayda var. Teknik direktör ile imzalarlarsa da Mayısa kadar imzalasınlar.
"Başkanlığa adaylığınızı koyacak mısınız?"
Başkanlığa aday olabilirim. Ben her zaman şunu söylüyorum Galatasaray'ın her konumunda her türlü görevini alırım. Bundan hiçbir sıkıntım da olmaz hiçbir çekincem de olmaz. Ama hiç kimsenin ismi ne olursa olsun camiayı şu son bir haftadır yaşadığımız şekle düşürmeye hakkı yoktur. Geçen sefer seçim kararını alırken ki davranışları da yapmaya hakları yoktu. O zaman sustuk.
Ali Dürüst, Refik Arkan, ben sanki problemli insanlar, kurumsallaşmaya karşı insanlar, yorgun insanlar gibi gösterildik. Onlara sesimiz çıkmadı.
- Fatih Terim'in apar topar takımdan gönderilmesi çok tartışıldı. Siz yaşananlar için ne söylemek istersiniz?
Ünal Aysal seçime gidince, İnan Kıraç'ta aday olsun. Öyle uzaktan kumanda ile yönetmek olmaz. Ben 38 senedir bu camianın içindeyim 12 yaşından beri, Fatih hoca ile dün akşam uzun uzun konuştuk. O da 40 senedir bu camianın içerisinde.
Fatih hoca benden daha kıdemli bir üyedir. Divan kurulu üyesidir, genel kurul üyesidir. Ben de divan kurulu üyesi değilim daha. Dolayısıyla camiamıza ait insanlara karşı her türlü eyleminizde ve söyleminizde Galatasaray nezaketi ile davranmak zorundasınız. İsminiz ne olursa olsun. Nezaketli davranmazsanız bunlar sürat ile kurumsal hafızasına atılır. Ve kısa sürede önünüze çıkar.
Fatih Hocanın Milli takıma konsantre olması gerekiyor Fatih Terim artık rahat bırakılmalı. Dün akşam telefonda da söyledim kendisine. Önünde çok ciddi 2 tane milli maçı var. Milli maçımız var. Şimdi hocanın derhal bu maçlara konsantre olması lazım.
Ünal Aysal ile Fatih Terim arasında bir problem varsa o Galatasaray'ın problemidir. Fatih Terim'in savrulmaya hiç ihtiyacı yoktur. Hele Galatasaray'da savrulmaya hiç ihtiyacı yoktur. Öyle bir ihtiyaç olursa bir savurmanın alasını biliriz.
"Fatih hocanın morali nasıl?"
Türk sporundaki herkesin şu anda Fatih hocaya moral vermesi lazım. Şimdi milli takımın maçları çok önemli. Ülkenin bu morale ihtiyacı var. Morali verecek olan takıma o morali aşılayacak olan da hoca. Dolayısıyla Türk sporundaki herkesin şu anda hocaya moral vermesi, destek olması gerekiyor. Öyle olsun ki hoca da oyunculara moral versin. Bu spekülasyonların dışına çıkartılması lazım. Ben kendi adıma bir Türk çocuğu olarak Milli Takımın başarısı için Milli takımın teknik direktörü için elimden geleni yaptım. Bunu da herkesin yapması gerektiğini düşünüyorum.
DEMİRÖREN KİMSEYE LAF SOKMAYA KALKMASIN
"Yıldırım Demirören, hoca için "Bizim elemanımız değil, benim yol arkadaşım" ifadesini kullandı. Burada ince bir mesaj verilmeye mi çalışıldı?"
Demirören kimseye laf sokmasın. Yani şimdi sevgili Yıldırım Demirören çok sempatik bir insan. Böyle samimi söylüyorum ama böyle kelime oyunlarına, laf sokmalara falan girerse o işin cambazlığını biliyoruz hiç tavsiye etmiyorum. Yani elemanımız, yani onun problemi değil bunlar. Federasyon başkanlığının bir saygınlığı vardır. Onun işi özellikle Türk futboludur. Türk futbolunun ne halde olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben kendisinden Türk futbolunu düzelmek için neler yapacağını duymak istiyorum. Ben kendisinden önümüzdeki milli maç için oyuncularından, teknik direktöre nasıl moral vereceğini duymak istiyorum.
"Fatih hoca milli takımı çalıştırmaya başlamasaydı Galatasaray ile yol ayrımına girilir miydi?"
Şimdi TFF Başkanı bir strateji yapmış olabilir ekibiyle milli takımın durumunu milli takımın şansını hesaplamış olabilir ki yapmışlardır. Bu konu ile ilgili bir çıkış yolu aramışlardır ve çıkış yolu olarak ta sevgili Fatih hocaya belli bir dönem için milli takıma yardım etmesini istemiş olabilir ki istemiş. Saygı duyuyorum. Burada hiçbir problemim yok.
Ve bunun için de yapması gerekeni yapmış Galatasaray gibi çok ciddi bir kurumu yöneten başkanı aramış ve görüşmek için izin istemiş. Bakın siz bu izni verdiğiniz andan itibaren bununla ilgili gelişen her türlü olayın sorumluluğu size aittir. Fatih Terim eğer başkan ve yönetim kurulunun haberi olmadan bu görüşmeyi yapsaydı o zaman hocayı eleştirirdim. Fakat kurumun başındaki insan izin verdikten sonra ki destek veren mesajlarda verdikten sonra ki vermemiz gerekir sonuçta 4 maç için hocaya bir izin verilmiş bu kimse kimseye zorla verdirmedi. Bu bizim görevimizdir dedik ki hoca da bu ekstra yük ve sorumluluğu almış reddetme şansı yok bundan sonra gelişen olayların hepsinin sorumlusu kurumun başkanıdır.
Şimdi dönerseniz bunun altını kendiniz oyup bunun altından malzeme çıkartıp hocanızı yıpratmaya çalışırsanız bu yakışık almaz. Şimdi kurumsallıkta ciddiyette bu yok. Diğer taraftan da TFF başkanının elinde kontrat kopyaları, mektup kopyaları, hoca eleman değil bizim yol arkadaşımız sözleri bunlar da ona yakışmıyor. Dolayısıyla bunların hepsini bir kenara bırakacağız. Bu güne kadar gelişen bütün olayların sorumlusu kurumun başındakidir.
"AYSAL TFF'NİN TEKLİFİNİ REDDEDEBİLİRDİ"
Ben kurumun başındakini tanırım. Kurumun başındaki ile iletişimde, Federasyon başkanı da gereği gibi davranmıştır. Fatih hoca zaten gereği gibi davranmıştır. Çünkü izin verildiği andan itibaren hoca kabul etmeme gibi bir şansı yok. Çok basit ben o yönetim kuruluna oturuyor olsaydım söyleyeceğim çok basitti.
Sevgili başkan evet doğrudur bir çıkış yolu bulmuşsun, bunun için Galatasaraylı Fatih Terim'i düşünmüş olmanız bizim için onur verir ama samimi söylüyorum benim de temsilde Şampiyonlar Ligi'nde üst seviyede temsil ediyorum. Kusura bakmazsanız ben şuanda hocamın ve oyuncularımın konsantrasyonun bozamam teşekkür ederim der telefonu kapatırdı. Bunların hiçbir tanesi olmazdı.
Bunu yapmak bu kadar basit zaten kurumsallıkta bunu gösterir. Bunu yapmadıysanız ve devamında bunlar olduysa sorumlusu sizsiniz.
"TARAFTAR GRUPLARI YÖNETİME BASKI YAPAMAZ"
Taraftar gruplarına yönelik bir operasyon düzenlendi. Şimdi bir kere kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz. Bu söylemi kabul etmiyorum. Biz ilk seçildiğimizde Ünal Aysal, "Adnan bu stat işleri karışık işler direk sen ilgilenir misin" dedi. Tabi ilgilenirim dedim.
Bütün arkadaşlarımız ile toplantımız yaptık. Tahammül edemeyeceğim bir şey vardır. Ben dahil Ünal Aysal dahil bu stada bedava giremez bir kere bunu bilin dedim. Bir daha da bu konu hiçbir şekilde masaya gelmedi. Bizde öyle davrandık. Beni hiç kimse, taraftar grubu tehdit etmedi telefon da etmedi. Ben 10 yaşındaki kızım dahil kendi biletimizle girdik her zaman. Biz de para verdik bilet aldık eşimiz dostumuz istediği zaman. Dolayısıyla kimse kimseye zorla bir şey yaptırmıyor. Orayı bir geçelim.
Türk futbolunun problemleri bellidir. Onların çözümleri de bellidir ama ne yazık ki problemler burada çözümler burada ama tüm yetkililer biz yöneticilerde dahil olmak üzere arada politika üretiyoruz. Şirin gözükmeye çalışıyoruz.İşte bu günü de böyle atlatalım diyoruz biraz hemase edebiyatlar yapıyoruz. Ama söylüyorum bir kurumu yönetim kurulu yönetir yönetim kurulu başkanı ile beraber onlar izin vermediği sürece zorla kimse kimseye bir şey yatıramaz.
"TERİM'İ APAR TOPAR GÖNDERDİĞİNE GÖRE..."
Takımın başına kimin geleceği bu saatten sonra kulübün tasarrufudur. Artık beni ilgilendirmez. Herhalde şimdi 2 sene üst üste şampiyon olmuş, şampiyonlar liginde çeğrek final yaşamış bir teknik adamın apar topar işine son veriyorlarsa ondan daha mükemmel birini getirecekler herhalde. Telefonlar çıkan sürekli telefonda konuşan, latife bir yana da teknik adamla ilgili o kendi tasarruflarıdır. Kendi sorumluluklarıdır. Yalnız burada tek bir konu beni ilgilendiriyor.
Mayıs 2014'ü geçecek hiçbir angajmana imza atmamaları Galatasaray etiği açısından çok ciddi ehemmiyet arz ediyor. Bir kez daha söylemiş olayım.
"STAT FATİH HOCA'NIN MEKANIDIR"
Fatih Terim milli takım teknik direktörü olsa da olmasa da stat onun mekanı kendi evi. İstediği zaman istediği şekilde gelir hepimiz için geçerli bu. Galatasaray nezaketine Galatasaray duruşuna yakışır şekilde fikirlerimizi beyan etmemiz lazım. Statımızda 3-4 yıldır can sıkıcı olaylar olmakla beraber genelde Galatasaraylı taraftarlar dikkatli davranıyorlar. Taraftarların Fatih Hocanın gidişini Rizespor maçında protesto edeceği konuşuluyor.
Herkes istediğini dile getirebilir. Özellikle sahada efor sarfeden mücadele eden kardeşlerimizin moralini bozmayacak şekilde tepkilerini dile getirirlerse bence çok iyi olur çünkü daha önce söyledim büyük gemiler yolda tamir edilir. Büyük gemileri iskeleye çekip tamir edemezsiniz.
Bir yandan sportif yarışmalarımız devam ediyor o sportif yarışlarımızda takıma geri düşürecek eylem ve söylemlerden kaçınmamız lazım.