12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Babel: Beşiktaş'ın oyun tarzını çok beğeniyorum

Kasımpaşa'nın gol silahı Ryan Babel, Beşiktaş'ın oyun tarzını çok beğendiğini açıkladı.

1 Ocak 2015 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Babel: Beşiktaş'ın oyun tarzını çok beğeniyorum

Kasımpaşa'nın Hollandalı forveti Ryan Babel, geçmişte Avrupa futbolunun önemli yıldızları arasına ismini yazdıranlardan birisi. Ajax'ta başlayan kariyerini Liverpool ve Hoffenheim'de sürdürdükten sonra geçtiğimiz sezon ligimize Kasımpaşa formasıyla giriş yaptı. Tecrübeli yıldız kariyerinden Türk futbolunun durumuna, Kasımpaşa'daki rolünden EURO 2016 elemelerindeki Türkiye'nin rakibi olan Hollanda'ya uzanan bir yelpazede açıklamalarda bulundu.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) TamSaha dergisinden Aydın Güvenir'in yapmış olduğu röportaj şu şekilde:

AJAX'IN AVRUPA FUTBOLUNA KAZANDIRDIĞI ÖNEMLİ YILDIZLARDAN BİRİSİN. BU EKİBİN ALTYAPISINDAN YETİŞMİŞ BİR OYUNCU OLARAK, AJAX'IN ALTYAPI SİSTEMİNİ VE BU SİSTEMDEN DEVAMLI BAŞARILI GENÇ OYUNCULARIN ÇIKMASININ SIRRINI BİZLERLE PAYLAŞABİLİR MİSİN?

"Ajax, oyuncularını çok küçük yaştan itibaren programlı bir şekilde yetiştirmeye başlar. Oyuncularına küçük yaştan itibaren disiplinin ne olduğunu öğretir. Kulübün hem saha içinde hem de saha dışında değişmez belirli kuralları vardır ve oyuncu ne kadar başarılı olursa olsun muhakkak o kurallara uymak durumundadır. Bu nedenle Ajax'ta yetişen oyuncular küçük yaştan itibaren disiplinli olmaya kolay bir şekilde adapte olur. İşte Ajax'tan yetişen oyuncuların futbol arenasında önemli yerlere gelmesinin asıl nedeni budur. Mesela şu anda takımın teknik direktörü Frank De Boer; her yıl, her yaş kategorisinde yer alan takımları A takım da dâhil olmak üzere bir araya getiriyor. Ayrıca da genellikle küçük yaş gruplarını çalıştıracak antrenörleri eski futbolculardan genç yaşta olanlar arasından seçmeye de özen gösteriyorlar. Bence Ajax'ın altyapı başarısının sırrı bu temellere dayanıyor."

"PEKİ, SENİN AJAX'TA GEÇİRDİĞİN SÜREÇTE GEREK ALT YAŞ KATEGORİLERİNDE GEREKSE DE A TAKIMDA GELİŞİMİNE EN ÇOK KATKIDA BULUNAN İSİMLER KİMLERDİ?"

Ajax'ta geçirdiğim 9 senede birçok farklı antrenörle çalıştım. Şu isim şöyle yaptı ya da bu isim bunları kazandırdı demek hiçbir şey ifade etmez. İsimler önemli değil, benim gelişimime en çok katkıyı veren kulübün sistemiydi. İsim olarak ise altyapıda Danny Blind, Marco Van Basten gibi eski oyuncular antrenörlüğümü yaptı diyebilirim. Ancak tüm hocalardan sistematik bir şekilde farklı kazanımlar elde ettim. Bu da benim gelişimime toplu bir şekilde katkıda bulundu.

AJAX'TA BAŞARILI SEZONLAR GEÇİRİP, AVRUPA FUTBOLUNDA TANINDIKTAN SONRA 2007'DE LİVERPOOL'A TRANSFER OLDUN. İNGİLTERE'DE PREMİER LİG'DE FORMA GİYMEK SANA NELER KAZANDIRDI?

"Bana göre Premier Lig son derece tutku içinde oynanan ve birçok yıldızın yer aldığı, dünyanın en başarılı ve en zorlu ligi. O ligde ancak belirli bir seviyeye ulaşmış, yüksek kalitedeki futbolcular forma giyebilir. Aynı zamanda İngiltere'de oynamak, çok yoğun bir maç temposuna da ayak uydurmak anlamına gelir. Bu tempodan dolayı dinlenmek ya da tatil yapmak için fazla vakit bulamazsınız. Bildiğiniz gibi yılbaşında bile lig maçları oynanmakta orada. Bana göre bir oyuncunun İngiltere'de forma giyebilmesi için kendini orada oynamaya tamamen hazır hissetmesi gerekli. Ben Premier Lig'e genç yaşta gittim. Aslında gittiğimde bu ligde devamlı oynayabilmek için tam anlamıyla hazır değildim. Ancak zamanla oynanan futbola adapte oldum. Liverpool'da bulunduğum 4 senenin büyük bir kısmında teknik direktörümüz RafaelBenitez'di. İngiltere'de Liverpool formasıyla iyi bir kariyer geçirdiğimi ve önemli maçlarda güzel işler yaptığımı düşünüyorum.Dolayısıyla İngiltere'de geçirdiğim yıllar benim için iyi bir dönemdi."

LİVERPOOL'DAKİ İLK SEZONUNDA UEFA ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE YARI FİNALE YÜKSELDİNİZ. BU SONUÇ SENİN KARİYERİNDE BU KUPADA YÜKSELDİĞİN EN ÜST SEVİYEYDİ. O SEZONDAN BİRAZ BAHSEDER MİSİN?

"Bahsettiğiniz 2007-2008 sezonunda çok iyi bir performans göstermiştik. İyi bir takımdık ancak yarı finalde Chelsea'ye uzatmalar sonunda kaybetmiştik. Hatta yarı finalin Londra'da oynanan ikinci maçında uzatmalara giden mücadelede bir gol de kaydetmiştim ancak kalemizde iki gol gördüğümüz için finale yükselememiştik. O sezon Şampiyonlar Ligi'nde toplam 5 gole imza attım. Kariyerimdeki önemli sezonlardan biriydi."

LİVERPOOL'DAN SONRA 2010-11 SEZONUNUN DEVRE ARASINDA HOFFENHEİM'A TRANSFER OLDUN VE 1.5 SEZON FORMA GİYDİN. PREMİER LİG'LE BUNDESLİGAARASINDA BİR KIYASLAMA YAPABİLİR MİSİN?

"Bundesliga da oldukça zorlu bir lig ancak Premier Lig'e oranla buraya daha çabuk adapte olunduğunu söyleyebilirim. Bundesliga'da yer alan takımların çoğu savunma ağırlıklı oynamak yerine topu kontrol etmeye yani futbol oynamaya çalışıyor. Ancak bu da tempoyu düşürüyor. Bana göre Premier Lig'in Bundesliga'dan daha zor olmasının en önemli nedeni oyunun ağırlıklı olarak uzun toplara dayalı olması. Oyun içinde daha çok uzun pasyapıldığı için tempo daha yüksek oluyor ve bu da ligi daha zor hale getiriyor. İki ligin arasındaki fark da buna dayanıyor. Ancak Bundesliga da son dönemlerde oldukça ivme kaydetti ve bana göre şu an Premier Lig'den sonra dünyanın en iyi ligi konumunda."

BUNDESLİGA GÜNLERİNDEN SONRA AJAX'A GERİ DÖNDÜN. TEKRAR EVDE OLMAK NASIL BİR DUYGUYDU?

"Ajax'a geri dönmek benim için çok özeldi gerçekten. Eskisine göre daha farklı ve tecrübeli bir oyuncuydum oraya geri döndüğümde. Bildiğiniz gibi Ajax genelde kadrosunu genç oyunculardan oluşturur ancak o sezon kadroda bana da yer vermeyi uygun buldular. Ajax'ın sistemi içinde genç yeteneklerle bir arada oynamak benim için oldukça anlamlıydı. Ben de bu fırsatı iyi değerlendirerek ve ligi şampiyon bitiren ekibin bir parçası olarak güzel bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum. Ayrıca kariyerimdeki ilk şampiyonluğumu da yaşamış oldum. Ajax'ta ilk profesyonel olduğum 2003-04 sezonunda da takım ligi şampiyon bitirmişti ancak ben o dönemde ligde sadece 1 maçta forma giymiştim. Aslında altyapının oyuncusuydum. Dolayısıyla 2012-13 sezonunda kazandığımız şampiyonluk, benim kariyerimdeki ilk lig kupası oldu diyebilirim."

KARİYERİNDE EN BAŞARILI OLDUĞUN SEZON HANGİSİYDİ SANA GÖRE?

"Kariyerimdeki en başarılı sezon, Liverpool'a transfer olmadan önce Ajax'ta geçirdiğim 2006-07 sezonuydu. Çünkü kariyerimde en istikrarlı şekilde oynadığım ve düzenli olarak maçlara çıktığım dönem bu sezondu. Çok iyi bir performans sergilemiştim."

KASIMPAŞA'YA TRANSFER OLMADAN TÜRK FUTBOLU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİN NELERDİ?

"Açıkçası Kasımpaşa'ya transfer olmadan önce Türkiye'deki futbolun seviyesi hakkında fazla bilgiye sahip değildim. Ancak Türkiye'de oynamakta olan dünyaca ünlü oyuncuları biliyordum tabiî. Bu isimlerden vatandaşlarım olan Kuyt ve Sneijder, Türkiye'ye gelmem konusundaki karar sürecinde bana çok yardımcı oldu. Kasımpaşa'ya transfer olduktan sonra ise burada oynanan futbolun kalitesi hakkında çok pozitif düşüncelere sahip oldum. Ayrıca stadyumların ve zeminlerin kalitesinin de iyi olduğunu gördüm. Türkiye'ye transfer olmadan önce bu alanlardaki şartların iyi olabileceğini beklemiyordum açıkçası."

SANA GÖRE SPOR TOTO SÜPER LİG'İN KALİTE BAKIMINDAN ARTI VE EKSİ YÖNLERİ NELER?

"Eksi yönlerden en önemlisi, stadyumların boş kalması. Stadyumların boş kalmasının ligde oynanan futbolun kalitesini düşürdüğü görüşündeyim. Türk futbolunun dünyanın en üst düzeydeki ligleriyle rekabet edebilmek için önemli bir potansiyeli var. Ancak bunun için stadyumların dolması dışında da bir takım değişikliklere ihtiyaç var. Örneğin; ligde daha fazla yabancı oyuncunun oynamasından yanayım. Kulüplerin önemli yabancı isimleri alabilecek bütçesi var, bu yüzden de daha fazla yabancı transfere izin verilmesi gerekiyor. Bu durum oluşursa, ligin daha üst seviyeye ulaşacağı düşüncesindeyim. Diğer taraftan; bazen hakem hataları da skora etki edebiliyor. Tabiî ki dünyanın en iyi ligi diye adlandırdığım İngiltere'de bile birçok hakem hatası oluyor sezon içinde. Bu da futbolun bir parçası.Nasıl bizler hata yapıyorsak, hakemler de hata yapabilir.Ancak bu hataların biraz daha aza inmesi Türk futbolunu daha iyiye götürür diye düşünüyorum. Bunun dışında Spor Toto Süper Lig'de oynanan futbolun fiziğe dayalı olduğunu söyleyebilirim. Ancak fiziğe dayalı futbol had safhada olsa da taktiksel anlamda eksiklikleri var takımların. Bu durum da takımların oyun disiplininden kolay kopabilmesine ve farklı mağlubiyetler almalarına yol açabiliyor."

KASIMPAŞA'DAKİ ROLÜNÜ TANIMLAR MISIN? ŞOTA ARVELADZE'NİN SENDEN BEKLEDİKLERİ NELER?

"Tecrübelerimi aktararak takımın önceden bulunduğu konumdan daha üst seviyelere ulaşmasına katkıda bulunmak için buradayım. Bu yüzden geldiğim günden beri elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bir Messi ya da Ronaldo değilim. Bu isimler takımlarının yüklerini önemli ölçüde çeken isimler. Bense takımıma katkıda bulunabilirim.Kariyerim boyunca da amacım bu olmuştur. Bahsettiğim gibi, şu an takım kadrosundaki en tecrübeli oyunculardan biriyim. Dolayısıyla takımın daha başarılı olabilmesi için bu tecrübelerimi aktarmaya çalışıyorum."

"BİR MESSİ YA DA RONALDO DEĞİLİM" DEDİN ANCAK ÖZELLİKLE GENÇ YAŞLARINDA AVRUPA FUTBOLUNUN ÖNEMLİ YILDIZLARINDAN VE HERKESİN BAŞARILAR BEKLEDİĞİ OYUNCULARDAN BİRİYDİN. GERİ DÖNÜP BAKTIĞINDA KARİYERİNDE KENDİNCE BELİRLEMİŞ OLDUĞUN HEDEFLERE ULAŞABİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

"Genç yaşlarda önemli bir yetenek olduğumu ve insanların benden çok şey beklediğini biliyordum. Ancak ben her zaman "var olabilmek" için mücadele ettim. Bu yüzden "Şunu yapacağım ya da şuraya gideceğim" gibi belirli bir hedefim olmadı hiç. Kariyerimde zorlu ve kaliteli liglerdeki önemli takımlarda forma giydiğimi düşünüyorum. Ancak zamanında yeteneğimin ortaya çıkması ve Avrupa futbolunda tanınmam, beklediğimden bir süre daha sonra gerçekleşti diyebilirim."

KASIMPAŞA GEÇEN SEZON AVRUPA KUPALARINA KATILMA ŞANSI KAZANSA DA KULÜP UEFA LİSANSI'NI ALAMADIĞI İÇİN ULUSLARARASI ARENADA BOY GÖSTEREMEMİŞTİ. BU SEZONKİ HEDEFİNİZ DE AVRUPA KUPASI VİZESİ ALMAK MI? BUNUN İÇİN TAKIM OLARAK NELER YAPMANIZ GEREKLİ SANA GÖRE?

"Evet, hedefimiz geçen sezon olduğu gibi bu sezonu da Avrupa kupaları potasının içerisinde bitirmek. Ancak bunun için istikrarlı bir şekilde ilerlemek gerekiyor. Bu da takım olarak bizim için önemli bir test; aynı zamanda da zorlu bir mücadele. Bu nedenle, hedefimize ulaşmak için yüksek mücadele sergilememiz gerekli."

SPOR TOTO SÜPER LİG'DE EN ÇOK BEĞENDİĞİN OYUNCULAR KİMLER?

"En çok şu ismi beğeniyorum gibi bir düşüncem yok. Ancak bazı takımların oyun stilleri hoşuma gidiyor. Örneğin Beşiktaş'ın oyun tarzını ve mücadelesini çok beğeniyorum. Hani her şeyden biraz vardır ya bazı ekiplerde. İşte Beşiktaş da Spor Toto Süper Lig'de o takımlardan biri bana göre. Forvette DembaBa gibi bir yıldızları var. Ancak takımın geri kalanı çalışmasa, o da başarılı olamaz. Ba'nın arkasında çok çalışan ve ona pozisyon hazırlayan bir topluluk var. Bu da onun golleri daha rahat atmasını sağlıyor. Diğer taraftan da takımlarda Ba gibi golcüler olmasa, verilen mücadele skorlara bu kadar yansır mıydı, onu da düşünmek lâzım."

TÜRKİYE İLE HOLLANDA, 2010 DÜNYA KUPASI ELEMELERİNDE SONRA EURO 2016 ELEMELERİNDE DE AYNI GRUPTA YER ALIYOR. ŞU AN İKİ TAKIM ARZULADIKLARI KONUMDA DEĞİL. BU SONUÇLARI NEYE BAĞLIYORSUN?

"Türkiye'de gördüğüm sıkıntı şu... Ligde başarılı olan takımlar, Avrupa kupalarında aynı sonuçları elde edemiyor. Millî Takım için de aynısı geçerli bence. Millî Takım'ı oluşturan isimlerin çoğu ligdeki üst düzey oyunculardan oluşsa da aynı başarıyı uluslararası arenada gösteremiyor. Bu durum bence ligdeki yabancı oyuncu azlığından kaynaklanıyor. Ligde şu an daha fazla yabancı olsaydı, yani yabancı sınırı olmasaydı, gelecek yeni yabancı oyuncular kadroya girme konusunda Türk oyuncuların üzerinde daha fazla baskı oluşturabilirdi. Bunun üzerine de Türk futbolcular formayı kaptırmamak için şimdi gösterdiklerinden daha fazla performans göstermek durumunda kalırdı. Bu da rekabeti, dolayısıyla da ligin kalitesini arttırırdı. Çünkü şu anda yabancı sınırından ötürü Türk oyuncular, kötü oynasalar bile bir sonraki hafta yine kadroda yer alma ihtimallerinin yüksek olduğunu biliyor. Aksi bir durumda ise oyuncunun daha çok çalışması, antrenmanlarda daha fazla gayret göstermesi gerekir. Çünkü bahsettiğim gibi, oyuncu bu tarz durumlarda üzerinde baskı hisseder. Bu da rekabeti arttırır. Rekabetin artması, kaliteyi beraberinde getirir. Dolayısıyla ligdeki Türk oyuncular yüksek performans gösteremese bile düzenli olarak oynayabiliyor. Düzenli oynayan oyuncular da Millî Takım'a seçiliyor doğal olarak. Ancak bu durum o oyuncuların performans olarak uluslararası arenada başarılı olabileceğinin kanıtı olmuyor. Türk Millî Takımı'nın da şu anda potansiyeline göre arzu ettiği konumda olamaması bu temellere dayanıyor bana göre. Hollanda ise teknik direktör değişikliğinin dışında Dünya Kupası'ndan sonra EURO 2016 elemelerinde de hemen hemen aynı kadroyla mücadele ediyor. Bu durum teknik direktör değişikliğinden mi kaynaklanıyor bilemiyorum ancak şunu ifade edebilirim ki takımlar artık Hollanda'nın oyun stilini çözmüş gibi. Dolayısıyla Hollanda bir değişikliğe gitmezse ya da oyununu geliştirmezse, başarısız sonuçlar devam edebilir. Artık takımlar uyumuyor, rakiplerini çok iyi gözlemliyorlar. Hollanda da herkesin mağlup etmek istediği bir takım. Rakipler de dolayısıyla bize karşı daha motive olarak çıkıyor sahaya. Ancak Hollanda'nın bazı değişiklikler yaptığı takdirde, grubu lider tamamlayacak potansiyele sahip olduğuna inanıyorum."

HOLLANDA 70'LERDE TOTAL FUTBOL KAVRAMINI OLUŞTURURKEN DE GULLİT, RİJKAARD, VAN BASTEN'LE O GELENEĞİ DEVAM ETTİRİRKEN DE DÜNYA KUPASI'NI KAZANAMAMIŞTI. ANCAK DAHA KONTROLLÜ, SAVUNMA AĞIRLIKLI OYNADIĞI VE TÂBİRİ CAİZSE GÖZE HOŞ GELEN BİR FUTBOL SERGİLEMEDİĞİ 2010 DÜNYA KUPASI'NI İKİNCİ, 2014 DÜNYA KUPASI'NI İSE ÜÇÜNCÜ OLARAK BİTİRDİ. BU DURUMU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?

"Zaman ilerliyor ve düzen değişiyor. Artık dünya futbolunda çok aşağı seviyede takım yok. Takımların arasındaki güç farkı eskiye oranla oldukça azaldı. Bu yüzden artık takımlar daha gerçekçi olmalı ve ona göre oyun tarzlarını belirlemeli. Artık bir takımın 90 dakikaya yakın bir süre boyunca topu kontrol etmesi mümkün değil. Aynı zamanda defans yapmak da gerekiyor. Dolayısıyla günümüz futbolunda savunma yapmak daha önemli hale geldi ve savunmayı iyi kurgulayıp, oyunu tuttuktan sonra yakaladıkları ani gol fırsatlarını sonuca çevirebilen takımlar başarılı olmaya başladı. Hollanda'nın son iki Dünya Kupası'nda bu sonuçları almasını da bu sebeplere bağlıyorum."

2010'DA GÜNEY AFRİKA'DA DÜZENLENEN DÜNYA KUPASI'NDA HOLLANDA, İLK DÜNYA KUPASI ŞAMPİYONLUĞUNA SENELER SONRA BİR KERE DAHA ÇOK YAKLAŞMIŞTI ANCAK FİNALDE UZATMALARDA İSPANYA'YA KAYBEDEREK ZİRVEYE ULAŞAMAMIŞTI. SEN DE O DÜNYA KUPASI'NDA KADRODA YER ALAN OYUNCULARDAN BİRİYDİN. O TURNUVADAKİ ANILARINDAN BAHSEDER MİSİN BİRAZ BİZE?

"Kariyerlerimiz için hem çok önemli bir tecrübe hem de büyük bir başarıydı Dünya Kupası finaline yükselmek. Finaldeki rakibimiz İspanya, o dönem dünyanın en iyi millî takımı konumundaydı. Aslında, bize kupayı getirecek pozisyonlar da bulmuştuk finalde ama Robben'in o gün şans yanında değildi. Daha sonra İspanya bize göre sakin kalan takım oldu ve yakaladığı fırsatı gole çevirince kupaya uzandı. Tabiî ki çok üzülmüştük ancak dediğim gibi finale çıkmak aynı zamanda bizim için başarıydı. Turnuva sonunda da ülkede alkışlarla karşılandık."

YAKLAŞIK 3 YILDIR HOLLANDA MİLLÎ TAKIMI'NDA KENDİNE YER BULAMIYORSUN. TAKIMA TEKRAR ÇAĞRILMAYI BEKLİYOR MUSUN?

"Açıkçası beklemiyorum çünkü benim oynadığım pozisyonda takım içinde biraz politika dönüyor diyebilirim. Kariyerim boyunca medyadan hiçbir zaman tam anlamıyla destek göremedim. Bu da otomatik olarak taraftarlar tarafından tam olarak benimsenememek demek. Çünkü genelde taraftarların algısı medyanın yazdıklarına ya da gösterdiklerine göre şekillenir. Eğer medya da sizin hakkınızda fazla bir şey yazmaz ya da göstermezse, taraftarlar da hakkınızda fazla bir şey bilemeyebilir.Bahsettiğim gibi bu kariyerim boyunca maruz kaldığım bir durumdu ve şu dönem millî takıma yeniden çağrılmamın tek yolu her oynadığım maçta 3 gol atmaktan geçiyor! O zaman beni çağırmak durumunda kalırlar kesinlikle işte! Ancak iyi performans sergilesem bile; her maç gol atamazsam ya da asist yapamazsam, bu performansımı görmeleri mümkün değil! Ne zaman bir sezonda 40 gol atarım, o zaman beni kadroya almaktan başka çareleri kalmaz! Ancak bu durumlar gerçekleşmediği sürece kadroya çağırılacağımı hiç sanmıyorum!"