27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Galatasaray itirafı! İlkay Gündoğan: Almanya için oynamam, benim Türklüğümü değiştirmez

İngiltere Premier Lig'de Manchester City forması giyen Türk asıllı Alman futbolcu İlkay Gündoğan kariyeri hakkında yazı kaleme aldı. Ailesinin tamamının Galatasaraylı olduğunu söyleyen İlkay, 'Almanya için oynamam, benim Türklüğümü değiştirmez.' dedi.

26 Nisan 2021 Pazartesi 18:59 - Güncelleme:
Galatasaray itirafı! İlkay Gündoğan: Almanya için oynamam, benim Türklüğümü değiştirmez

Manchester City'nin Türk asıllı Alman yıldızı İlkay Gündoğan, The Players Tribune'e bir makale yazdı ve kariyeriyle ilgili birçok konuda samimi ifadeler kullandı.

Gündoğan, kendisinin Türk mü Alman mı olduğuyla ilgili yapılan eleştirilere tepki göstererek, "Özellikle Türkiye'de ne kadar Türk olduğumu sorguluyorlar. Bu gerçekten sinir bozucu. Almanya için oynamam, benim Türklüğümü değiştirmez. Ancak bunu bazılarının anlaması zor görünüyor" dedi.

İşte İlkay Gündoğan'ın açıklamaları;

Bu yazıya, Şampiyonlar Ligi'ni ne kadar çok sevdiğimi söyleyerek başlamak istiyorum. Gerçekten, hepimiz öyleyiz değil mi?

Benim için her zaman dünyanın en büyük turnuvası olmuştur. Kupanın büyüklüğü ve marşın güzelliğinin haricinde, çocukluğuma uzanan bir şey var. 2000'lerin başında Şampiyonlar Ligi gecelerinin, özellikle benim gibi göçmen ailelerden gelen çocuklar için çok özel olduğunu söylediğimde, kendi jenerasyonumdan birçok insan adına konuştuğumu düşünüyorum.

Demek istediğim; Gelsenkirchen'de yaşadığımız dönemde ne zaman bir Türk takımı Avrupa'da oynasa, ailem tüm işlerini bırakırdı. Takım için, hayatları oynanan maça bağlıymışcasına tezahürat yaparlardı.

"AMCAM İLHAN GÖZYAŞLARINI TUTAMADI"

Galatasaray'ın 2000 yılında UEFA Kupası'nı kazandığı dönemi asla unutmayacağım. Dokuz yaşındaydım. Fenerbahçeli annem dışında, tüm ailem Galatasaray taraftarıydı. Her neyse, hepimiz finali izliyorduk ve Arsenal'i penaltılarla yendiğimizde, benden 6 yaş büyük amcam İlhan gözyaşlarını tutamadı. Bebek gibi ağlıyordu. Bu, benim için en iyi çocukluk anılarımdan biriydi.

Ve kazanılan UEFA kupasıydı. Kimse kusura bakmasın ama o halde, Şampiyonlar Ligi'nin ne anlama geldiğini hayal edebiliyor musunuz? Daha sonra profesyonel futbola başladığımda bunun benim için ne anlam ifade ettiğini ve kupayı kazanmanın benim için nasıl bir his olduğunu düşünebiliyor musunuz?

"2013 ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİNİ UNUTAMIYORUM"

Kariyerimde hala çok düşündüğüm ve aklımdan çıkmayan bir maç var. 2013'te Borussia Dortmund'la Bayern Münih'e karşı oynadığımız finali hatırlarsınız. Kendimizi çok iyi hissediyorduk. O zamana kadarki en iyi sezonlarımdan birini yaşıyordum. Hatta finalde gol bile attım ama maçı 2-1 kaybettik. Benim için kabus gibiydi. Maçtan sonra bile anlayamadım neler olduğunu. Nasıl, neden? "Bir daha ne zaman böyle bir şansım olacak?" diye sordum kendime. Dürüst olmak gerekirse o final hala rahatsız ediyor beni. O kupayı çok istiyorum.

"KARİYERİM BOYUNCA YALNIZLIK HİSSETTİM"

Pek çok insan, biz futbolcuların mükemmel hayatlar yaşadığını düşünüyor. Sanki hiç rahatsız edilmeyen, bir tür mutluluk balonunun içindeymişiz gibi. Aslında bu durum öyle değil. Annemi, babamı ve erkek kardeşimi 8 aydan fazla bir süredir görmüyorum. Bir yıldan fazladır da ailemin geri kalanını görmüyorum. En iyi arkadaşlarım da uzakta. Bunun bir kısmı elbette pandemiye bağlı ve birçok insanın benzer durumlarda olduğunu biliyorum ama tamamen dürüst olmak gerekirse, kariyerim boyunca bir yalnızlık hissettim. 18 yaşındayken evden ayrıldığımdan beri durum böyle. Bir futbolcu olarak bu duygunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

Açıkçası bu durumdan şikayet edemem. Zengin ve ünlüyüz ve sevdiğimiz şeyi yapıyoruz. Asla bundan başka bir şey istemezdim. Geç profesyonel oldum ve uzun süre bunun olup olmayacağını bilmiyordum. Ve sonrasında hayatım tamamen değişti. Aslında komik bir durum. Gençken, tüm kariyerinizin peri masalı olacağını düşünürsünüz.

"GENÇLİĞİMİ FEDA ETTİĞİMİ HİSSEDİYORUM"

Açıkçası, ailem beni ve erkek kardeşim İlker'i büyütmek için harika şeyler yaptı ancak o kadar çok çalışıyordum ki, başka hiçbir şey için neredeyse hiç zamanım olmadı. Hayatım sadece okul ve eğitimdi. Arkadaşlarım bir cuma gecesi dışarı çıktıklarında, ertesi gün maçım olduğu için evde kalırdım. Ben çok şey kaçırdım. Gençliğimi feda ettiğimi hissediyorum. Ve çılgınca olan şey, bunları yaparken profesyonel olup olmayacağımı bile bilmiyordum.

"AİLEM TÜRK, BEN DE KENDİMİ TÜRK GÖRÜYORUM"

Dürüst olmak gerekirse Almancamın ne kadar iyi olduğuna şaşırdığını söyleyenler oldu. Ben de onlara, "Ben Almanya'da büyüdüm. Dilini konuşamasaydım bu utanç verici olurdu" dedim. Aynı şey başka durumlarda da oldu. Ailem Türk, ben de kendimi Türk görüyorum ancak bazı Türkler, "Ah, sen Türk müsün?" diye şaşırıyorlardı. Bu gerçekten kötü bir duygu. Ben her iki ülkeye de aitim ancak bazen aralarında sıkışmış gibi hissediyorum. Tamamen Alman olmadığımı söylüyorlar, aynı şekilde Türk olmadığımı da. Peki o zaman ben neyim?

"ALMANYA İÇİN OYNAMAM, BENİM TÜRKLÜĞÜMÜ DEĞİŞTİRMEZ"

Bu durumun en kötü yanı, Almanya için mi yoksa Türkiye için mi oynayacağıma karar vermemdi. Hala ergenlik çağlarımın sonundaydım, bu yüzden bir gün büyük bir futbolcu olup olmayacağımı bilmiyordum. Kararımın yol açacağı tepkileri asla hayal edemezdim.

Özellikle Türkiye'de ne kadar Türk olduğumu sorguluyorlar. Bu gerçekten sinir bozucu. Almanya için oynamam, benim Türklüğümü değiştirmez. Ancak bunu bazılarının anlaması zor görünüyor. Neyse ki gelen eleştirilerin çoğu sosyal medyadan. Türkiye'ye gittiğimde tanıştığım insanlar, özellikle büyükbabamın memleketinde yaptıklarımdan her zaman gurur duyuyor. Ayrıca böylesine büyük iki kültürü anlayıp özümsediğim için kendimi daha zengin hissediyorum.