Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Liverpool maçı öncesi The Athletic'ten Nick Miller'a konuştu. İşte The Athletic'te yer alan Okan Buruk röportajı ve yazısının çevirisi...
"BİRAZ ABARTTIM"
Galatasaray teknik direktörü, yetkililerle tokalaşmış ve takımının taraftarlarının yanına doğru ilerlemeye başlamıştı ki, en azından sürpriz denilebilecek bir şekilde burnu çekildi. Victor Osimhen'in iki golüyle büyük rakibinin evi Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda 2-1 galip gelen takımın, tribünlerden hakaretler alması bekleniyordu. Ama bu değildi. Bunun sorumlusu kimdi? O gece Okan Buruk'un rakibi olan Jose Mourinho. Okan Buruk, sanki ağır bir darbe almış gibi yüzünü tutarak çimlere yığıldı. Okan Buruk'un kendi itirafına göre, bu biraz abartılı bir tepkiydi.
"Bir oyuncu gibiydim, yere düştüm!" Okan Buruk şimdi gülüyor. "Biraz abarttım. Ondan böyle bir şey beklemiyordum. Hakemlerle el sıkışıyordum, diğer tarafa gidiyordum ve galibiyetimizi kutluyordum, o da bana geldi. Normalde maçtan sonra birbirimizi görür ve el sıkışırdık."
"MOURINHO İLE İKİ MAÇ DAHA OYNAMAYI BEKLİYORDUK"
En iyi zamanlarında bile kaotik bir yer olan Türk futbolunda bile bu olay şaşkınlık yarattı. Ama belki de bu kadar büyük bir şok olmamalıydı: Mourinho'yu dünya futbolunun en ateşli derbilerinden birine sokarsanız, havai fişekler patlayacaktır. Bu, Okan Buruk'un bu sezon başında Fenerbahçe'den ayrılan Portekizli teknik adamla üçüncü ve son maçı olacaktı. Mourinho eskisi gibi bir teknik direktör olmasa da, hala zorlu bir karakter ve Okan Buruk için bu, son 25 yılın en büyük teknik direktörlerinden birine karşı kendini sınama şansı anlamına geliyordu.
Okan Buruk, Mourinho ile karşılaşması sorulduğunda The Athletic'e "Çok zordu" dedi. "Fenerbahçe'ye geldiğinde çok konuşmaya başladı. Onun tarzını biliyoruz. Sadece sahada oynamıyor. Saha dışında da oynamak istiyor. Birçok şey denedi ama sonunda biz ondan daha iyiydik. Ben ondan daha iyiydim. Ona karşı şampiyonluğu kazandık. Onların stadyumunda iki kez yendik. Bu yıl maalesef burada olmayacak. Onunla iki maç daha oynamayı bekliyorduk."
"BANE'İN BATMAN'A DEDİĞİ GİBİ"
Galatasaray'ın Türkiye'de dominant olduğu bir haber değil, ancak Okan Buruk yönetiminde dominant olmanın ötesine geçtiler. Bu üç sezonda da ligi kazandılar, 285 puan topladılar ve 110 maçta sadece yedi mağlubiyet aldılar. 2023-24 sezonunda Galatasaray, 102 puan ve 33 galibiyetle Türkiye rekoru kırdı. O sezon, bir başka Türkiye rekoru olan 17 maçlık galibiyet serisi yakaladılar, ancak bu seri Okan Buruk'un görev süresindeki birkaç hayal kırıklığından birine yol açtı: 18. maç, Fenerbahçe ile evlerinde oynadıkları maçtı ve bir puan almaları halinde şampiyonluğu garantileyeceklerdi, ancak Çağlar Söyüncü'nün golüyle gergin geçen maçı kaybettiler.
Bazen oyuncuların, antrenörlerin ve takımların böyle bir başarının ardından kendilerini nasıl motive ettiklerini merak edersiniz. Hırs azalır mı? Avantajınızı kaybeder misiniz? Galibiyetleri sevinçten çok bir rahatlama olarak mı görmeye başlarsınız? Bane'in Batman'e "Zafer seni yendi" dediğinde kastettiği tam olarak bu değildi, ancak Okan Buruk'un biraz geriye yaslanıp yaptığı işi hayranlıkla izlemesini suçlayamazsınız.
"GALATASARAY ASLA 'YETER' DEMEZ"
"Biz Galatasaray'ız: tüm maçları kazanmak zorundayız." dedi Okan Buruk. "Geçen yıl, iki maç kala şampiyon olduk, ama o iki maçı da final maçıymış gibi oynadık. Galatasaray asla 'yeter' demez."
Onlar aynı zamanda kendi tarihlerinden motivasyon alan takımlardan biridir. Okan Buruk, takımı üç kez üst üste şampiyonluğa taşıdı ama üç kez üst üste şampiyonluktan daha iyi ne olabilir biliyor musunuz? Doğru: dört kez üst üste şampiyonluk. Okan Buruk, 1996 ile 2000 yılları arasında Fatih Terim yönetiminde dört kez üst üste şampiyon olan Galatasaray takımının bir parçasıydı, bu yüzden bu rekoru egale etmek ve hatta daha da iyileştirmek (hiçbir Türk takımı daha fazla üst üste Süper Lig şampiyonluğu kazanmamıştır) sabahları yataktan kalkmak için yeterli bir motivasyon.
"BU YILKİ BÜYÜK HEDEFİMİZ BU!"
Fatih Terim'in takımının bir başka başarısı da itici bir faktör: 2000 yılında UEFA Kupası'nı (Avrupa Ligi'nin öncülü) kazandılar, finalde Arsenal'i penaltılarda yendiler ve Avrupa kupasını kazanan tek Türk takımı olmaya devam ediyorlar. Bu sezon buna bir yenisini eklerlerse, Şampiyonlar Ligi tarihinin en büyük sürprizi olur, ancak Avrupa, motivasyonlarının büyük bir parçası. Şöyle söylemek gerekirse: Leroy Sane ve İlkay Gündoğan'ı transfer etmek ve Osimhen'in kiralanmasını kalıcı hale getirmek için 75 milyon euro yatırım yapmak için bu yaz yaptıkları gibi harcama yapmazsınız, "sadece" Süper Lig'i kazanmak için...
"O kupayı bir oyuncu olarak kazanmak çok önemliydi" dedi Okan Buruk "O yıllarda dört yıl üst üste Türkiye şampiyonluğu kazandık, sonra da UEFA Kupası'nı kazandık. Bu yıl da aynı senaryo var: dördüncü yılda, dördüncü kez üst üste şampiyonluğu kazanabiliriz ve umarım Avrupa'da da bir şeyler kazanabiliriz. Bunlar bizim hayallerimiz. Bu yılki büyük hedefimiz bu."
"EN ÇOK HAYRAN OLDUĞUM TEKNİK DİREKTÖR PEP"
Ancak önlerinde oldukça zor bir görev var. İlk maçları, Eintracht Frankfurt'a 3-1 yenildikleri deplasman maçı, bir ön izleme niteliğindeydi: Salı günü Liverpool'u ağırlayacaklar ve lig aşamasının ilerleyen dönemlerinde Diego Simeone'nin Atletico Madrid'i ve Pep Guardiola'nın Manchester City'siyle de karşılaşacaklar.
Her şeyden öte, bu Okan Buruk için futbol dünyasının en büyük teknik direktörlerinden bazılarına karşı kişisel bir sınav olacak. Okan Buruk'un en çok hayran olduğu teknik direktör olarak Pep Guardiola'yı göstermesi şaşırtıcı değil "Pep her zaman sorunları çözer" ve onunla karşılaşma fırsatını büyük bir heyecanla bekliyor.
"ÖZEL BİR ŞEYLER YAPABİLİRSEM..."
"Geçen yıl Türkiye'de Mourinho'ya karşı oynamak benim için büyük bir zorluktu. Genelde Galatasaray Fenerbahçe'ye ya da Galatasaray Manchester City'ye karşı oynar. Ama bir teknik direktör olarak, özel bir şeyler yapabilirsem, Pep'e karşı bir şey başardığımı söyleyebilirim."
Okan Buruk, asıl amacının bulunduğu yerde kalmak, Avrupa'da iz bırakmak, dördüncü, hatta belki de beşinci Türkiye Süper Lig şampiyonluğunu kazanmak olduğunu vurgulamakta zorlanıyor. Ancak o sadece 51 yaşında ve dışarıda daha büyük bir dünya var.
"TÜRKİYE DIŞINDA ÇALIŞMAK İSTİYORUM"
"Bu yıl Şampiyonlar Ligi, hem benim kariyerim hem de Galatasaray için çok önemli. Türkiye dışında çalışmak istiyorum. Premier Lig, antrenörler için çok önemli, büyük bir rekabet, antrenörler için büyük bir zorluk. Ama en önemli şey Galatasaray'ın teknik direktörü olmak, şampiyonluklar kazanmak. 11 yaşındayken Galatasaray akademisine katıldım ve şimdi 51 yaşındayım, Galatasaray'ı çalıştırıyorum. Burada olmak büyük bir onur. Bu benim takımım. Böyle devam edersem, daha fazla rekor kıracağımızı umuyorum."