15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Tek işleri 'hakemlik' değil

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) kokartı taşıyan hakemlerinin meslekleri, piyano öğretmeninden matbaacıya, komiser muavininden eczacıya, mikrobiyoloji uzmanından tiyatrocuya kadar çeşitlilik gösteriyor.

AA26 Ekim 2012 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Tek işleri 'hakemlik' değil
Uluslararası maçları yöneten hakemlerin birçoğu kendi mesleklerini de yapıyor. FIFA kokartlı hakemler arasında avukat, doktor, elektrikçi, öğretmen, mimar, mühendis, bankacı ve süpermarket sahibi de bulunuyor.

2012 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde maç yöneten hakemlerden Macar Viktor Kassai'nin asıl işi matbaacılık. Hollandalı Bjorn Kuipers, hakemlikten arta kalan vakitlerini, sahibi olduğu süpermarketin yönetimiyle geçiriyor. Fransız Stephane Lannoy, video oyunları distribütörlüğü yapıyor, Sloven hakem Damir Skomina ise emlakçılığın yanı sıra, turizm organizatörlüğüyle de uğraşıyor.

2005 yılından bu yana FIFA kokartı taşıyan İngiliz Howard Webb'in asıl mesleği ise Güney Yorkshire Polis Teşkilatı'nda komiser yardımcılığı. Portekizli Pedro Proenca bir şirkette finans müdürü, Alman Wolfgang Stark da bankacı. İtalyan Nicola Rizzoli mimar, İspanyol Carlos Velasco Carballo ve Çek Pavel Kralovec mühendis, İskoç Craig Thomson ve Felix Brych ise avukat.

Öğretmen hakemler arasında Norveçli Tom Harald Hagen, El Salvadorlu Joel Aguilar ve İskoç William Collum bulunuyor. Belçikalı Frank de Bleeckere halkla ilişkiler uzmanı olarak görev yaparken, Rumen Ovidiu Alin Hategan maç yönetmediği zaman hastalarını muayene ediyor. Avusturyalı Thomas Einwaller ile Fransız Fredy Fautrel ise maçları olmadığında bankada rakamlara gömülüyor.

Bir zamanlar Macaristan takımı Ferençvaroş'ta forvet mevkisinde oynayan Istvan Vad da dedesi gibi hakemliği seçmiş. Kız kardeşi de kendisi gibi hakem olan Macar Vad, bir yemek şirketinin de yöneticiliğini yapıyor. İzlandalı Kristinn Jakobsson'un da bir yemek şirketi var.

Londra Olimpiyatları'nda maç yöneten hakemlerden İngiliz Mark Clattenburg aslında elektrikçi. Kanadalı bayan hakem Carol Anne Chenard ise mikrobiyoloji uzmanlığı yapıyor. Afrika Uluslar Şampiyonası'nda düdük çalan hakemlerden Fildişi Sahilli Noumandiez Doue ise eczacı.

-Piyano öğretmeni, dilbilimci...-
Hakemliği bırakanlardan Konrad Plautz, futbolun yanı sıra tiyatro ile de ilgileniyor. Avusturyalı hakem, yerel bir tiyatroda yönetmenlik ve oyunculuk da yapıyor. Yunan Kyros Vassaras, döneminin en renkli hakemlerinden biriydi. Selanik'te turizm acentası sahibi olan Vassaras, aynı zamanda bir dilbilimci. Kyros Vassaras, Almanca, İngilizce ve İspanyolca da konuşuyor.

İtalyan Roberto Rosetti fizyoterapist idi. İngiltere'nin Wembley Stadı'nda oynanan ilk maçı yöneten hakem olan Hollandalı Pieter Vink de tıpkı Howard Webb gibi emniyet mensubu. Ancak Vink, hakemliğe daha çok vakit ayırmak için bu görevinden istifa etmişti.

Hakemler arasında sanatçı kişilikler de var. Bir müzik okulunda müdür olan Alman Herbert Fandel, müdürlüğün yanı sıra öğrencilerine piyano da öğretiyor.

Norveçli Tom Henning Ovrebo psikolog, İsviçreli Massimo Busacca ise işadamı...

-Hepsi de 'okumuş' çocuklar...-
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Üst Klasman ve FIFA kokartı taşıyan hakemler arasında, mühendis, öğretmen, diş hekimi gibi farklı mesleklerden isimler bulunuyor.

Ligde düdük çalan hakemlerin hepsi, hakemliğin yanı sıra kendi mesleklerini de icra ediyor. 30'u üst klasman, 7'si de FIFA kokartlı olmak üzere toplam 37 hakemin arasında 7 kişi mühendis olarak dikkati çekiyor. Hakemler arasında en fazla yapılan ikinci meslek ise 4 kişiyle öğretmenlik.

FIFA kokartlı hakemlerden Bülent Yıldırım yöneticilik, Cüneyt Çakır sigortacılık, Fırat Aydınus ve Hüseyin Göçek mühendislik, Halis Özkahya ve Yunus Yıldırım öğretmenlik, Tolga Özkalfa ise diş hekimliği yapıyor.

Üst klasman hakemlerinden ise Abdullah Yılmaz ve Deniz Çoban öğretmen, Ali Palabıyık memur, Aytekin Durmaz, Barış Şimşek, Mete Kalkavan, Tayfur Özkan ve Volkan Bayarslan mühendis, Çağatay Şahan akademisyen, Deniz Ateş Bitnel ve Mustafa Aydın yönetici, Ferdi Uludağ, Murat Türker, Özgür Yankaya ve Serkan Çınar eğitimci, Hakan Ceylan ve Kutluhan Bilgiç pazarlama, Hüseyin Sabancı, Koray Gençerler ve Suat Arslanboğa ticaret, İlker Meral eczacı, Mustafa Öğretmenoğlu muhasebecilik, Mustafa İlker Coşkun danışmanlık, Mustafa Kamil Abitoğlu turizm, Özgüç Türkalp gayri menkul proje yönetimi, Süleyman Abay grafiker, Taner Gizlenci spor, Mürvet Sezer serbest, Kuddusi Müftüoğlu müteahhit ve Yaşar Kemal Uğurlu da sigorta sektörlerinde mesleklerini sürdürüyor.

-Üst klasman hakemi Özgüç Türkalp-
TFF üst klasman hakemlerinden Özgüç Türkalp, futbolun altın bir anahtar olduğunu ve futbol camiası içinde yer alanların tanınır insanlar olduğunu belirterek, bunun iş hayatında avantajları olduğu kadar, dezavantajlarının da olduğunu söyledi.

Türkalp, meslek hayatı ve hakemlik yaşantısıyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunurken, ilk iş tecrübesine Futbol Federasyonunda atıldığını belirterek, 'Federasyonda geçen 5 yıllık süreçten sonra emlak işine girdim ve kendi işimi yapmaya başladım. Daha sonra işi büyüterek kendi şirketimi kurdum. Gayrımenkul proje yönetimi işiyle uğraşıyorum. Öncelikle herkes bizi hakem kimliğimizle tanıyor. Emlakçılığa başladığımda çok zorlandım çünkü herkes beni hakem Özgüç olarak tanıyordu. Zaman içinde ortaya koyduğumuz çalışmalarla ismimizi bir yere getirdik ve emlakçı Özgüç olarak bilinmeye başladım' dedi.

Hakemliğin getirdiği tanınırlığın iş yaşantısında bazı dezavantajlar yarattığını ifade eden Türkalp, 'Futbol altın bir anahtar ve futbol camiası içinde yer alanlar tanınır insanlar. Bunun, iş hayatında avantajları olduğu kadar, dezavantajları da oluyor. Örneğin herkesle muhatap olamıyorsunuz ve çalışacağınız kişilere ayrıca dikkat etmeniz gerekiyor. Çünkü belli konulara dikkat etmelisiniz ki, dedikodulardan uzak kalasınız. İsminizin biliniyor olması, tanınıyor olmanız mutlaka avantaj sağlıyor. Siz istemeseniz de tanınıyor olmanız karşınıza çıkıyor. Bu futbolcu için de, antrenör için de, yönetici için de aynı' diye konuştu.

'Hakemler ve futbolcular, iş hayatlarında birbirlerinden yardım alırlarsa, bu spor kamuoyu tarafından nasıl karşılanır' şeklindeki bir soru üzerine ise Türkalp, şunları söyledi:

'İşler kötü giderken kamuoyunun veya camiaların hazır olunmadığını herkes anlıyor. Bu işler iyi günde çok sorgulanmıyor. Olayların altında bir şeyler aramayı bırakmalıyız. Yine de ben elimden geldiğince 'bir şey olmaz' demeden kendimi korumaya çalıştım. Hakemler kendilerini hep korumak zorundalar. İyi ilişkiler kurmak da, insanların birbirini tanıması da karşılıklı güvenle başlıyor. Daha sonra önyargılar da kendiliğinden kırılıyor. Hakemlik hep bazı şeyleri önlemek üzerine kurulmuş. Özel hayatınızda da bu böyle oluyor. Herkes her şeyden nem kaptığı için dikkat etmekte fayda var.'

Türkalp, hakemliğin yanı sıra Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Ankara Şube Başkanlığı'nı yürüttüğünü ve kendi mesleğini yaptığını hatırlatarak, 'Çok yoğun bir süreç yaşıyorum. Dernek başkanlığım Şubat ayında başladı. Kendi mesleğimle ilgili şirketi ise 2011 yılının Aralık ayında kurdum. Açıkçası hepsi arka arkaya geldi. Şu anda maçlar, dernek ve iş hayatı bana gerçekten yorucu bir dönem yaşatıyor. Kendi işim de oturarak yapabildiğim bir iş olmadığı için hepsi birleşince iyi bir zaman alıyor ve zorluyor ama çalışmak gerekiyor' diyerek sözlerini tamamladı.