20 Ekim 2025 Pazartesi / 28 RebiülAhir 1447

Bakan Kacır: 23 yıl önce iki olan teknopark sayısını bugün 113'e yükselttik

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, üniversitelerdeki teknopark sayısının 23 yıl önce yalnızca iki olduğunu, bugün bunu 113'e yükselttiklerini belirterek, 'Akademisyenlerin teknoparklarda hayata geçirdiği 2 bin 200 girişim, bugüne kadar 2 milyar dolardan fazla ürün ya da hizmet satışı gerçekleştirdi.' dedi.

AA20 Ekim 2025 Pazartesi 12:43 - Güncelleme:
Bakan Kacır: 23 yıl önce iki olan teknopark sayısını bugün 113'e yükselttik

İstanbul Kent Üniversitesi Üretim, AR-GE ve Dikey Tarım Merkezi açılışında konuşan Kacır, toplumların ilk çağlardan bu yana hakikati kavramak, hayatı kolaylaştırmak ve geleceği emniyete almak için bilimi bir araç olarak gördüğünü, insanlığın, bilimin rehberliğinde gökyüzünü haritaladığını, denizleri aştığını, hastalıkların pençesini kırdığını, üretimi dönüştürdüğünü ve şehirleri imar ettiğini anlattı.

Son 50 yılda katlanarak artan bilimsel bilgi birikiminin ise imkan ve kabiliyetleri bambaşka bir düzeye taşıyarak, insanlığın önünde yeni ufuklar açtığını ifade eden Kacır, atılan adımların ufku genişletirken, beraberinde yeni soruları, çetin problemleri ve ağır sınamaları da getirdiğini belirterek, "Bu meydan okumalar karşısında çözümü insanlık değerleriyle, adaletle, merhametle bilimin buluştuğu bir perspektifte arıyoruz. Diğer yandan gün geçtikçe artan imkan ve kabiliyetleriyle bilimin aynı zamanda toplumsal dönüşümün, ekonomik sıçramanın ve stratejik bağımsızlığın asli dayanağı haline geldiği bir çağdayız." diye konuştu.

"23 YIL ÖNCE İKİ OLAN TEKNOPARK SAYISINI BUGÜN 113'E YÜKSELTTİK"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, yapay zekadan biyoteknolojiye, uzaydan temiz enerjiye bilimin farklı sahalarında kapasite ve yetkinlik inşa eden ülkelerin sadece bugünü değil geleceğin dünyasını da şekillendirme gücüne sahip olduğuna dikkati çekti.

Kacır, "Bu doğrultuda, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, son 23 yılda 'daha müreffeh ve tam bağımsız Türkiye' için bilimi ve teknolojiyi kalkınma stratejimizin omurgasına yerleştirdik. Altyapıdan insan kaynağına, AR-GE'den ticarileşmeye uzanan her halkada güçlü atılımlar gerçekleştirdik. Üniversitelerimizle sanayimiz arasındaki sinerjiyi güçlendiren önemli adımlar attık." ifadelerini kullandı.

Üniversitelerdeki teknopark sayısının 23 yıl önce yalnızca iki olduğunu, bugün bu rakamın 113'e yükseldiğini aktaran Kacır, şunları kaydetti:

"Akademisyenlerin teknoparklarda hayata geçirdiği 2 bin 200 girişim, bugüne kadar 2 milyar dolardan fazla ürün ya da hizmet satışı gerçekleştirdi. Eklemeli imalat, yerli ilaç ve aşı, sürdürülebilir tarım, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi, kuantum gibi stratejik alanlarda kurduğumuz 20 yüksek teknoloji platformu, AR-GE faaliyetlerinin ticarileşmesine öncülük ediyor. 6550 sayılı Kanun kapsamında faaliyet gösteren 12 ulusal araştırma altyapımız, kritik alanlarda yürüttüğü çalışmalarla, sanayimizin ihtiyaç duyduğu alanlarda üst düzeyde AR-GE çalışmalarını sürdürüyor. Sektör profesyonellerinden öğrencilerimizin ders alma imkanı sunan 'Sektör Kampüste' programıyla üniversitelerimizde verilen eğitimi sahadaki tecrübeyle buluşturuyoruz."

"YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM KABİLİYETİMİZİ GÜÇLENDİRMEK ÖNCELİK"

Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Kent Üniversitesinde, araştırma, girişimcilik ve üretimi aynı çatı altında buluşturan üç önemli birimin yer aldığı entegre tesisin açılışını gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Bunlardan ilkinin kozmetik ve takviye edici gıda üretiminin gerçekleştirildiği UniKentPharma olduğunu bildiren Kacır, şöyle devam etti:

"Sağlıklı yaşam arayışının güçlendiği, kişisel bakım ve iyi oluş bilincinin yaygınlaştığı günümüz dünyasında kozmetik ve takviye edici gıda ürünlerine talep gün geçtikçe yükseliyor. Yapılan araştırmalar, her iki sahanın toplam pazar büyüklüğünün 2030'a gelindiğinde 1 trilyon doları aşacağını gösteriyor. Özellikle tarımsal üretimimizi katma değere dönüştürecek yatırımlarla, bu alanda yerli ve milli üretim kabiliyetimizi güçlendirmek bizler için öncelik. Nitekim, Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programıyla, 14 ilde yerel bitkisel ürünlerin katma değerini artırmaya yönelik yatırımlara ayrıcalıklı destekler sunma kararı aldık. Programın ilk çağrısında, illerimizin yerel bitkisel ürünlerini, kozmetik, gıda takviyesi, ilaç etken maddesi ve kolajen gibi yüksek katma değerli ihracat ürünlerine dönüştürmeyi hedefleyen, toplam yatırım büyüklüğü 5,5 milyar lirayı bulan 24 proje başvurusu gerçekleşti. UniKentPharma da Anadolu'nun zengin botanik mirasını yüksek katma değere dönüştürmemize imkan tanıyacak, Türkiye'yi kişisel bakım ve takviye edici gıda alanında üretim ve inovasyon merkezi haline getirecek öncü adımlardan biri."

Kacır, burada geliştirilen her ürünün, raf ömrü ve güvenlik testlerinden geçerek kullanıcılara güvenle sunulacağını, girişimciler için pilot üretim ve ticarileşme köprüsü kuran bu yapının yerli markaların küresel pazardaki rekabet gücünü yükselteceğini belirtti.

"SAĞLIK SEKTÖRÜ ÇOK HIZLI VE KAPSAMLI BİR DÖNÜŞÜM YAŞADI"

Bakan Kacır, entegre tesis bünyesinde yer alan ikinci altyapının ResearchKent olduğunu, sağlık sektörünün, eşzamanlı teknolojik devrimlerle çok hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm yaşadığını bildirdi.

1990'larda başlayan İnsan Genom Projesi ile 13 yılda 2,7 milyar doları aşan bir maliyetle insan oğlunun gen haritasının çıkarıldığını hatırlatan Kacır, "Bugün ise aynı çözümlemeyi, 1000 doların altında bir maliyetle, çoğu zaman sadece bir gün içinde gerçekleştirme imkanı var. Bu gelişme, kişiselleştirilmiş tedavi yöntemlerinin önünü açarken, yapay zeka ve dijital dönüşümle desteklenen yenilikçi sağlık hizmetleri daha erişilebilir, etkili ve hasta odaklı çözümler sunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Sağlıkta yerli üretimi artırmak ve teknoloji kapasitesini güçlendirmenin "Milli Teknoloji Hamlesi"nin öncelikli hedeflerinden biri olduğunu vurgulayan Kacır, bu doğrultuda, gelecek dönemde biyoteknolojik ve genomik araştırmalara tahsis edilen destekleri önemli ölçüde artıracakları bilgisini paylaştı.

Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Etken madde, ilaç ve tıbbi cihazda yerli üretim kapasitemizde sıçrama sağlayacak, kritik alanlarda dışa bağımlılığı azaltacağız. Ayrıca Biyoteknoloji Üretim Programı ile TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığımız eşgüdümünde araştırma altyapılarını güçlendirecek, kamu alımlarını kaldıraç olarak kullanarak yerli biyoteknolojik ilaç üretimini kararlılıkla destekleyeceğiz. Nanoteknoloji, hücre kültürü, mikrobiyoloji, ilaç ve polimer sentezinde yüksek ticari potansiyele sahip ileri AR-GE'nin yürütüldüğü ResearchKent, sağlık teknolojilerinde özgün ve yüksek katma değerli ürünler geliştirilmesi için uygun laboratuvar altyapısını inanıyorum ki araştırmacılarımızla paylaşacak."

Merkezin bu anlamda sağlık alanında milli üretim ekosistemini güçlendireceğini anlatan Kacır, yenilikçi fikirlerin laboratuvardan sahaya taşınmasını hızlandıracağını söyledi.

Kacır, "Araştırmacılarımıza küresel ölçekte rekabet edebilir çözümler üretme fırsatı sunacak. İnanıyorum ki ResearchKent, bu vizyoner modeli, Türkiye'nin biyoteknoloji ve sağlık teknolojilerinde kendi kendine yeten, ihracat kabiliyeti yüksek bir ülke olma hedefine bizi bir adım daha yaklaştıracak." dedi.

"GIDAYA ERİŞİM TARİH BOYUNCA MEDENİYETLERİN KADERİNİ TAYİN EDEN BİR UNSUR OLDU"

Kacır, entegre tesis bünyesinde yer alan üçüncü ve son altyapının ise GreenKent olduğunu belirterek, gıdaya erişimin tarih boyunca medeniyetlerin kaderini tayin eden bir unsur olduğuna işaret etti.

İklim krizi, salgın, kitlesel göç ve bölgesel çatışmaların gölgesinde, gıda arz ve güvenliğinin bugün her ülke için ertelenemez bir milli güvenlik meselesi olmaya devam ettiğini anlatan Kacır, şöyle devam etti:

"Mevcut tabloyu idrak eden ülkeler, gıda krizlerine karşı dayanıklılıklarını artırmak için tarımsal AR-GE yatırımlarını artırıyor. Tarımsal üretim zincirinin her bir halkasını, bilimin ve teknolojinin ışığında yeniden kurguluyor. Son yıllarda tarım sektörümüzü inovasyonla buluşturmak üzere, Gıda İnovasyon Merkezi, Konya Akıllı Teknolojiler Tasarım, Geliştirme ve Prototipleme Merkezi, Mersin Agropark gibi pek çok adım attık. Önümüzdeki dönemde tarım ve gıda güvenliğimiz için AR-GE ve inovasyonda vitesi yükseltecek, milli teknolojilerle üretimi daha dayanıklı hale getireceğiz. Tabii, dikey tarım uygulamaları, su ve enerji verimliliği yüksek yapısıyla, iklim risklerine dayanıklılığı ve yıl boyu kesintisiz, izlenebilir üretimi mümkün kılmasıyla gıdaya sürdürülebilir erişim açısından önemli fırsatlar sunuyor. GreenKent, işte bu vizyonun sahadaki karşılığı. Dikey tarım altyapısıyla yılın 12 ayı, iklime meydan okuyan, suyu ve enerjiyi tasarrufla kullanan, tam izlenebilir üretimi mümkün kılan bir model sunuyor. Tohumdan fidana, hasattan ürüne her adımın kayıt altına alındığı bu merkez, güvenilir ve standardize biyokütle üretimiyle fonksiyonel botanik ekstraktlarda yerli tedarik sisteminin omurgasını oluşturacak. Girişimcilerimize, araştırmacılarımıza şehrin kalbinde yeni bir üretim ufku açacak."

Kacır, Bakanlık olarak, Türkiye ekonomisinin yüksek teknoloji ve katma değer odaklı dönüşümünü desteklemeyi, ülkenin nitelikli insan kaynağı havuzunu genişletmeyi sürdüreceklerini, alın ve akıl teriyle yeşeren fikirlerin girişimlere ve girişimlerin başarıya dönüşmesi için her türlü desteği sunmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Açılış töreninin ardından Kacır ve beraberindeki heyet, Üretim, AR-GE ve Dikey Tarım Merkezi'ni ziyaret ederek, merkez ve burada kullanılan son teknoloji ürünler hakkında bilgi aldı.

ÖNERİLEN VİDEO

SOLOTÜRK Kayseri semalarında nefes kesti

Kapat
Video yükleniyor...