9 Ağustos 2025 Cumartesi / 15 Safer 1447

Bilim insanları: '22 Eylül 1979 Güney Atlantik ışık patlaması' İsrail'in atmosferik bir nükleer denemesidir

22 Eylül 1979 tarihinde Hint Okyanusunun güneyindeki Prens Edward Adaları yakınlarında Vela uyduları tarafından sıradışı bir ışık parlaması görüntülendi. 40 yıldır gizemini koruyan hadise kayıtlara '22 Eylül 1979 Güney Atlantik ışık patlaması' olarak geçmişti. Yapılan son tarafsız bilimsel çalışmalar, olayın İsrail tarafından gerçekleştirilen büyük atmosferik bir nükleer deneme olduğunu kanıtladı.

Gökhan Ertaş / star.com.tr6 Ağustos 2018 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Bilim insanları: '22 Eylül 1979 Güney Atlantik ışık patlaması' İsrail'in atmosferik bir nükleer denemesidir
1959 yılında ABD tarafından başlatılan ve Vela adı verilen uydu projesinde toplamda 12 uydu fırlatıldı. Bu uydulardan altısının amacı uzaydaki nükleer patlamaları tespit etmek, diğer altısının görevi ise atmosferdeki nükleer patlamaları da tespit etmekti 22 Eylül 1979 tarihinde 'Vela Olayı' olarak terihe geçen bir hadise gerçekleşti. Uydular Hint Okyanusunun güneyindeki Prens Edward Adaları yakınlarında nükleer patlama sonrasında açığa çıkan ışık demetine benzeyen bir ışıma tespit etti. Işığın kaynağı aslında gayet açıktı. İsrail tarafından gerçekleştirilen büyük çaplı bir nükleer denemeydi. Ancak dönemin ABD başkanı Jimmy Carter tarafından özel seçilmiş bilimsel heyetin raporuyla olay örtbas edilmişti.
 
 
Heyet, parlamayı tespit eden uydunun 10 yaşından fazla olması ve 'tasarım ömrünü tamamlamış' olması, sensörlerinin bozuk olabileceği gibi ihtimaller üzerinde de durarak parlamanın 'hata' sonucu oluştuğunu iddia etti. Ancak olaya dair izlerin Porto Riko’daki Arecibo Radyo Teleskopu'nun İyonesfer taramasından da çıkması iddiayı bir nevi çürütüyordu. Fakat Olaydan sonra ABD'nin nükleer serpinti tespiti için bölgeye gönderdiği Boeing WC-135 tipinde uçaklar, olayın nükleer bir patlamadan gerçekleşmediğini tespit etti. Hatta ilerleyen dönemlerde, o zamanki ABD Başkanı Jimmy Carter hükumeti, resmi olarak olayın nükleer patlamadan kaynaklanmadığını açıkladı.
 
ABD tarafından Vela Projesi kapsamında geliştirilen bir yapay uydu: Vela
 
2004 yılında Sussex Üniversitesi’nden emekli profesör Norman Dombey’in Guardian gazetesine yazdığı mektupta bazı CIA dosyalarına dayanarak ABD’nin nükleer denemeleri takip için geliştirdiği Vela uydusu 22 Eylül 1979’da Atlantik’in güneyinde nükleer patlamanın alameti sayılan ‘çifte parlama’ tespit ettiği, deneme öncesi Güney Afrika’nın liman ve üslerinde alınan özel önlemlere değinilerek ‘Eylül 1979’da bazı özel güvenlik önlemleri devreye sokulduğu, 1969’da ‘nükleer belirsizlik’ programında uzlaşılırken  İsrail’in nükleer programını açığa vurmaması ve deneme yapmaması, buna karşılık ‘Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) muaf olmasında uzlaşıldığı, Sovyetler, 1977’de uydu fotoğraflarından hareketle Güney Afrika’nın Kalahari Çölü’nde bir nükleer testin hazırlığını görüp ABD’yi uyardığına dair bilgiler yer alıyordu. Özetle Vela Olayı’nın İsrail’in nükleer programı ile doğrudan bağlantısı olduğu kanıtlanıyordu. Ancak Uluslararası bir tepki gelmedi.
 
Uluslararası saygın bilim adamlarının son araştırmaları yine İsrail diyor
 
Avustralya Savunma Kuvvetleri Akademisi'nden Christopher Wright, İsveç Savunma Araştırmaları Dairesi'nden Lars-Eric De Geer ve Tennessee Üniversitesi'nden Profesör Lester Van Middlesworth tarafından yapılan son araştırmalar parlamanın nükleer bir patlama olduğu konusunda tüm şüpheleri ortadan kaldırıyor
 
Sunulan raporda, "Olayın nükleer bir deneme olduğuna dair hiçbir şüphemiz yok. Hangi ülkenin bu testi yaptığına gelince, 1979 yılında bilinen beş nükleer silah devleti (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin) bu türden (gizli) bir test yapma ihtiyacı hisstemiyorlardı. 1979’da Ne Hindistan, ne  Pakistan, ne de Güney Afrika'nın nükleer geliştirme ve lojistik yetenekleri, bu alanda bu tür bir nükleer denemeyi yapacak bir aşamada değildi. O dönemde İsrail, bazı kaynaklara göre, sonuncusu olan ve bulut örtüsünde ani bir değişiklik nedeniyle Vela uydusu tarafından tespit edilen böyle bir gizli testin gerçekleştirilmesi için teknik yetenek ve politika motivasyonuna sahip tek ülkedir" denildi.
 
"İsrail Kısmi Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması'nı çiğnedi cezalandırılmalı"
 
Kısmi Test Yasağı Anlaşması (PTBT) veya tam adı ile Atmosferde, Uzayda ve Su Altında Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması, yeraltı haricinde tüm nükleer denemeleri yasaklayan bir antlaşma.
 
Antlaşma, Sovyetler Birliği, Birleşik Krallık ve ABD hükümetleri tarafından 5 Ağustos 1963'te Moskova'da imzalandı ve diğer ülkeler tarafından imzaya açıldı. Antlaşma resmi olarak 10 Ekim 1963'te yürürlüğe girdi. O tarihten bu yana, 123 ülke antlaşmaya taraf oldu, İsrail anlaşmayı 1963'te imzaladı ve 1964'tede onayladı. İsrail'in nükleer testi 123 ülke tarafından imzalanan Kısmi Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması'nı resmen ihlal etti. ABD'de yasa olan Silah İhracatı Kontrol Yasası'nda yer alan, nükleer patlamaya yol açan herhangi bir ülkeye askeri yardımın kesilmesini gerektiren yasayı da ihlal etti. ABD'de bu konuyla yüzleşmek zorunda. Eğer yasanın gereğini yugulamazsa ABD'nin yasalardaki çifte standartı ortaya çıkacak.
 
Sınırlı Test Yasağı Anlaşması ihlalinin sonucu ne olmalıdır?
 
Amerika Birleşik Devletleri İran ve Kuzey Kore'ye bu yasayı ihlal ettiği için yıllarca ambargo uyguladı/uyguluyor. Ancak Amerika Birleşik Devletleri İsrail'in nükleer programında, özellikle önemli bir nükleer kuralın ihlali karşısında sessizliğini koruyor. 
 
Saygın bilim adamlarından oluşan, Küresel güvenlik va kamusal politkalarla ilgili Atomik Bilim Adamları Bülteni (Bulletin Of The Atomic Scientists) adlı grup yaptığı açıklamada, "ABD'nin İsrail'in nükleer programında, özellikle önemli bir nükleer kuralın ihlaline karşın sessizliğini koruması, ABD'nin İsrail'e izin veren bu mevcut çifte standardın sona ermesinin zamanı geldi" denildi.
 
 
 

ÖNERİLEN VİDEO

Jandarma dronla suçüstü yaptı! Kazarken yakalandılar

Kapat
Video yükleniyor...