Kapadokya bölgesi, barındırdığı kültürel tarihi ve doğal zenginlikleriyle turizm çeşitliliği yaratmada ülkemizin sahip olduğu en önemli değerlerden birisi. Nevşehir başta olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir. Jeomorfolojik yapısı ile benzeri olmayan bir doğa harikası. Peri bacalarına benzer oluşumlar bölgede oldukça sık görülmekte. Ancak bu tür oluşumların, böylesine geniş bir coğrafyada yarattığı, böylesine etkileyici bir peyzaj, dünyanın hiçbir yerinde yok. Ve, Kapadokya, olağanüstü etkileyici doğası ile birlikte insan yapısı değerleri ve özgün yerleşme dokularının sentezi ile dünyada eşi bulunmayan bir harikalar destinasyonu. Dünyanın 8. Harikası olarak kabul edilen Kapadokya, kültürel ve tarihi zenginlikleri nedeniyle UNESCO tarafından korunması gereken bölgeler arasındadır. Tarihi, doğal yapısı ve en önemlisi olan peribacalarıyla bölgeye uygun mimari yapısı ve yerleşim birimleriyle görülmesi gereken çok özel bir destinasyondur.
Açık hava müzesi
Romalılar zamanında Katpatuka ‘Güzel Atlar Ülkesi’ adı verilen bu yöre bugün 3916 metre yükseklikteki Erciyes ve 3268 metre yükseklikteki Hasan Dağı’nın oluşturduğu volkanik patlamalar ile lavlarla kaplanmış, yumuşak kaya kitlelerinin erozyonla aşınması sonucu, dünyada eşi bulunmayan jeomorfolojik bir oluşum ve gerçek bir doğa harikasına sahiptir. Sıcak kırmızı, sarı ve yeşil tonların hâkim olduğu yumuşak kaya formasyonları ve çok geniş alanlara yayılan, yerlilerin peri bacası dedikleri, koni biçimdeki kaya oluşumları gerçekten yeryüzünde benzeri olmayan gizemli bir peyzaj yaratmıştır. Göreme Milli Parkı bu oluşumların kalbidir. Yörede Ihlara Vadisi’nde de olduğu gibi bu oluşumlar çok yaygın bir alanı kaplar. Bölgede Uçhisar Kalesi zirvesine çıktığınızda geniş bir bakış açısı sizi bekler. Tepe noktasından bölgeyi izlemenin ayrı bir hazzına varırsınız. Biraz ilerleyince sizi volkanik tüflerin oluşturduğu dikkat çekici manzarasıyla Göreme Açık Hava Müzesi karşılar. Müze girişinin solunda yer alan 6-7 katlı kaya kütlesi ‘Rahibeler Manastırı’ olarak da bilinen önemli bir tarihi dokudur. Yemekhanesi, mutfağı, birkaç odası yanı sıra Kilisede, kaya üzerine yapılan İsa freskinin kırmızı bezemelerini görmek mümkündür. Ayrıca Göreme Milli Parkı ve Kapadokya 1985 yılından beri Unesco Dünya Mirası listesinde yer almaktadır. Ayrıca, müzenin girişinde yer alan İsa portresi, yanında Meryem ve çocuk İsa, Aziz Theodore, at üzerinde ejderle savaşan Aziz George tasvirleri bulunan St. Basil Şapelini görmek mümkündür. Peribacalarının en yoğun olduğu ve Hristiyanlar için önemli yerleşim merkezlerinden biri olan ve 9. ve 13. yüzyıllara tarihlenen Zelve örenyeri, bölgeye ayrı bir güzellik katmaktadır. Adını, ilçede yaşamış ünlü düşünür Hacı Bektaş-ı Veli’den alan, Friglerden Lidyalılara kadar birçok uygarlığın yaşadığı ve izlerini bırakmış olduğu Hacı Bektaş-ı Veli ilçesi yöreye ayrı bir güzellik katmakta olup ayrıca ilçede bir de Hacı Bektaş Veli Müzesi bulunmaktadır. İnsanlar M.Ö. 4000 yıllarından itibaren kayalıklar içindeki oyukları ev olarak kullanmışlardır. Özellikle Göreme vadisinde, Bizanslılar zamanında kaya içine oyulmuş duvarları fresklerle süslü şapel ve manastırlar, doğa ve tarihin olağanüstü bir sentezini ortaya çıkartmıştır. Tarih ve doğa zenginliğinin çarpıcı peyzajının süslediği bu tablo yanında bölge, Selçuklu ve Osmanlı dönemi mimarisinin de çok değerli örneklerine sahiptir. Bölgede el sanatları, oniks hatıra eşyaları üretimi, halıcılık, şarapçılık turistlerin ilgisini çeken ve yörenin iktisadi yaşamına katkıda bulunan üretim etkinlikleridir.
Kültür turlarının yıldızı
Kaya oyukları, uzun süre yiyecek muhafazası için soğuk depo olarak kullanılmıştır. İnsanların uzun süre yaşadıkları havalandırma kanalları, depoları ile tamamen toprak altına oyularak yapılmış yeraltı şehirleri, gerçekten turistler için şaşırtıcı bir sürpriz oluşturmaktadır. Tarihi adıyla Kapadokya denilen bu bölge yerli ve yabancı ziyaretçilerin anılarında unutulmaz izler bırakıyor. Yörede birbirine yakın mesafede çeşitli ilginç yerleşmeler ve kaçırılmaması gereken cazibe unsurları mevcut. Yerleşmelerin kayalıklar önünde ve etrafında bazen hâkim bir büyük kaya kitlesi ile iç içe bütünleşen özgün mimarisi ve dokusu çok değişik, güzel tablolar oluşturmakta. Bölgenin merkezi Nevşehir, zaten yörenin giriş kapısı, bunun yanında Ürgüp, Ortahisar, Uçhisar, Avanos yerleşmeleri, Saruhan Selçuklu Kervansarayı, Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirleri, yörenin el sanatları halıları, yöreye özgün hatıra eşyaları ve daha birçok yerleşme, vadi veya doğaya hayran olacağınız çekicilik unsurlarıdır. Bölgenin ayrıca simgesi haline gelen balon turu ile enfes vadileri, peri bacalarını gökyüzünden seyretmek ayrı bir güzellik katmaktadır. Kapadokya bölgesi zengin mutfağıyla ünlü bölge testi kebabı, mantı, saç tavaya kadar pekçok değişik lezzeti tatmanızı tavsiye ederiz. Bölgeye geldiğinizde Nevşehir kaya kiliselerini, Türk İslam eserlerinin sergilendiği Hacı Bektaş Veli müzesini, Avanos’ta çanakçömlek yapılan atölyelerini görmenizi, Yöreye özgü şaraplarını tatmanızı ve daha saymadığımız birçok tarihi doğal güzelliklerini görmenizi öneririm. Eğer kültür turları düşünüyorsanız yeryüzünün cenneti olarak kabul edilen Kapadokya’yı tatil programınıza eklemenizi kesinlikle tavsiye ederim.