25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Azmi ve pozitif bakışıyla lösemiyi atlattı

Gaziantep'te 8. sınıf öğrencisiyken futbol antrenörünün şüphesi üzerine hastaneye giden ve kan kanseri tanısı konulan Mustafa Alperen Çakır, doktorların önermemesine rağmen sporu bırakmadı, azmi ve hayata pozitif bakışıyla 5 yıllık tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Kimsenin hayattan ümidini kesmemesi gerektiğine dikkati çeken Çakır, 'Çünkü ümidinizi kestiğiniz zaman yaşamınızı yitiriyorsunuz. Ailem, arkadaşlarım hep yanımdaydı. Zaman zaman bunalıma girdiğim oldu. Sürekli dört duvar arasındasınız. Kimse olmuyor, acı çeken, ağlayanlar oluyor. Alıştıktan sonra duymamaya başladım. Ümidimi kesmedim ve kazandım.' dedi.

AA4 Kasım 2020 Çarşamba 11:58 - Güncelleme:
Azmi ve pozitif bakışıyla lösemiyi atlattı

Ortaokulda futbol oynarken hastalık belirtileri ortaya çıkan Çakır, babasıyla birlikte gittiği Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde lösemi olduğunu öğrendi.

İlk teşhisin ardından 3 ay onkoloji hastanesinde tedavi gören Alperen Mustafa Çakır, iki sene boyunca hastalığını yenmek için mücadele etti.

Doktorların önermemesine rağmen çok sevdiği spordan vazgeçmeyen Çakır, hastalığının ikinci senesinde muaythai, fitness gibi çeşitli sporlar yaptı.

Aldığı kemoterapiye rağmen spordan ve okuldan vazgeçmeyen Mustafa Alperen Çakır, hayata bağlılığı, pozitif bakış açısıyla 5 yıl içerisinde hastalığı yenmeyi başardı.

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde eğitimini sürdüren Mustafa Alperen Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, arkadaşları ve ailesinin hastalığı boyunca kendisine çok destek olduğunu, hayata her zaman pozitif baktığını anlattı.

- "SPOR BENİ KENDİME GETİRDİ"

Etrafında kendisine destek olan, kendisini seven insanlar olduğu için çok şanslı olduğunu dile getiren Çakır, doktorların izin vermemesine rağmen spor yapmayı bırakmadığını, bu sayede kendine geldiğini ifade etti.

Kemoterapiye başlamadan önce yaşayacağı fiziksel değişiklikleri araştırdığını, saçlarının, kirpiğinin, kaşının döküleceğini bildiğini dile getiren Çakır, şöyle konuştu:

"Saçlarım dökülmeden kestirdim. Koyu Fenerbahçeliyim. Kendimi De Souza'ya benzeyerek avuttum. 'Kökü bende, çıkar' dedim. Annem beni çok motive etti. Babam, ablalarım, abim her zaman yanımda oldu. Arkadaşlarım hiç hasta olduğumu hissettirmedi. Ölüm korkum olmadı. Her şey Allah'ın emri ve önüne geçemeyiz. Ben de hiç korkmadım.

Hastalığın ikinci yılında spor yapmaya başladım. Spor beni kendime getirdi. Antrenmanlarda ter döktüğüm zaman vücudumda kemoterapi dökülüyormuş gibi hissederdim, kanserli hücreler çıkacak ben de hastalığı atlatacağım, derdim. Şu anda çok istediğim antrenörlüğü yapıyorum. Burada çalıştırdığım, tanıyanlar kanser geçirdiğime inanmıyor. Ancak o zamanlardaki fotoğrafları görünce inanıyor. Hayata olan bakış açımdan dolayı çabuk kurtulanlardan biriyim. Beni tanıyanlar da kurtulacağımı söylerdi. Tedavi süreçleri çok daha uzun olanlar vardı. 6 ayda bir kontrollerime gidiyorum çok şükür hiçbir sıkıntı yok."

- "ÜMİDİMİ KESMEDİM VE KAZANDIM"

Kimsenin hayattan ümidini kesmemesi gerektiğine dikkati çeken Çakır, "Çünkü ümidinizi kestiğiniz zaman yaşamınızı yitiriyorsunuz. Ailem, arkadaşlarım hep yanımdaydı. Zaman zaman bunalıma girdiğim oldu. Sürekli dört duvar arasındasınız. Kimse olmuyor, acı çeken, ağlayanlar oluyor. Alıştıktan sonra duymamaya başladım. Ümidimi kesmedim ve kazandım." dedi.