23 Haziran 2025 Pazartesi / 27 ZilHicce 1446

Denize girmek orucu bozar mı

Denize girmek orucu bozar mı Ramazan’da yüzmek orucu bozar mı Diyanet açıklaması merak ediliyor. Ramazan ayının çok sıcak geçmesiyle birlikte vatandaşlar orucu bozan şeyleri her geçen gün daha da çok aramaya başlıyor. Sıcak günlerde denize girmeyi düşünen vatandaşlar için uyarılar gelmeye devam ediyor. Oruç tutmak yalnızca yemek yememek, su içmemek değildir. Oruç tutmak aynı zamanda nefis terbiyesidir. Oruçluyken ağızdan çıkacak kötü sözler, empati yoksunluğu oldukça sakıncalıdır.

16 Mayıs 2018 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Denize girmek orucu bozar mı

Denize girmek orucu bozar mı Ramazan’da yüzmek orucu bozar mı araştırılıyor. Vatandaşların merak ettiği soruların yanıtlarını haberimizde derledik. Ramazan'da denize girmek orucu bozar mı Diyanet bu konuda ne diyor? 11 ayın sultanı, mübarek Ramazan ayı 16 Mayıs çarşamba günü ilk oruç ile başlıyor. Şeytanın ayaklarının bağlandığı, meleklerin yer yüzüne indiği bu mübarek ayı ibadet ederek hakkıyla geçirmek isteyen müslümanların Diyanet İşleri Başkanlığı'na en çok sorduğu soruları ve cevaplarını sizler için derledik. Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir.

 

DENİZE GİRMEK ORUCU BOZAR MI?

Oruçluyken denize girmek ağızdan mideye veya burundan genze su kaçırmamak şartıyla denize girmek orucu bozmaz.

Banyo yapmak ve duş almak da orucu bozmayan şeylerdir. Denizde, havuzda ya da banyoda yıkanmak, boğaza su kaçmadığı sürece orucu bozmaz.

Burundan genze ya da ağızdan mideye su kaçması ise orucu bozar.

Bu durumda genze veya mideye su kaçmadan yüzmek mümkünse oruç için bir mahsur yoktur.

Denize giren kişi yüzerken veya başını suya daldırdığında genzine ya da boğazına su kaçarsa orucu bozulmuş olur.

 

Oruç İbadetinin Hikmet ve Faydaları

Allah'ın emir ve yasakları elbette ki kulların iyiliği içindir. İslâm bilginleri, bütün hükümlerin insanların yararlarını gerçekleştirme amacına yönelik olduğu konusunda görüş birliği içindedirler. Allah'ın yapılmasını istediği şeylerde kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar bulunduğu inkar edilemez bir gerçektir.

İslâmi öğretinin kendilerine yüklediği görev gereği İslâm âlimleri çeşitli ibadetlerin yarar ve hikmetleri konusunda öteden beri kafa yormuş, bunların kişisel pratik yararlarından çok, insan nefsinin arındırılması ve yükseltilmesi yolunda fonksiyonel hâle getirilmesine çalışmışlardır. Bu bağlamda kulların yapmakla yükümlü tutulduğu ibadetlerin sağladığı bazı faydalar ya da hikmetler tespit edilebildiği gibi, bu faydaların veya gerçekleştirilmek istenen amaçların tamamının tespit edilemediği de bir hakikattir. Oruç ibadetinin temel hedefi insanları takvaya eriştirmektir. Bu bizzat Kur'an-ı Kerim'de "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı…" (Bakara, 2,/183) şeklinde ifade edilmektedir.

Oruç ibadeti kanaatkarlığımızı güçlendirir. Açlık çeken insan yoksulun, muhtacın durumunu anlar ve kanaat etmenin önemini daha iyi kavrar. Artık israf edemez olur. Allah Resulü'nün "Kanaat bitmeyen bir hazinedir (Beyhakî, "Zühd", 2/88)" sözü, müminin kulaklarında yankılanır. Nimetin eskisinden daha çok kadrini bilen insan, Allah'a olan şükrünü artırır. Hırsın mahrumiyete, kanaatin rahmete vesile olduğunu anlar. Allah Resulü'nün "iktisat eden geçim sıkıntısı çekmez" (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 5/331) müjdesi hayatında tezahür etmeye başlar.

Oruç ibadeti, insana iftar ve sahur ile, kılınan teravih namazlarıyla, diğer ibadetlerle hayata çekidüzen verme imkânı tanır. Oruç ayı olan Ramazan Ayı, kulun Rabbine iltica ederek, günahlarının bağışlanması için hayat yoluna yerleştirilmiş fırsat ve hazinelerle doludur. Kişi, Kur'an üzerinde daha fazla düşünme imkânı yakalar. Ramazanın getirdiği bereketle insan, Kur'an'dan daha çok haz alır, onu daha derinden ve bilinçle dinleyip anlama imkânını elde eder.

Oruç bedenin zekâtı olarak, vücutta birikmiş zararlı unsurların def'i için metabolizmaya büyük bir imkân sağlar. İnsanın, vücudunu diğer canlılardan daha farklı olarak madde ve mananın sırlı ve ahenkli bir birleşimi olarak görmeye başladığı bu ayda vücutlar yenilenir, dimağlar parlar… Allah Resulü'nün "oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız" sözünü teyit edercesine bedenlerimiz sağlık bulur. (Taberani, Mu'cemu'l-Evsat, VIII, 174)