13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Kalp kırıklığı kalp krizine benziyor

Alman bilim insanları, duygusal çöküşlerin yol açtığı kırık kalp sendromu ile kalp krizi arasındaki benzerliği ortaya çıkardı. Kalp kırıklığı da hayati tehlike oluşturabilecek belirtiler veriyor.

23 Eylül 2013 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Kalp kırıklığı kalp krizine benziyor
Hannover Tıp Fakültesi'nden bilim insanları, "Kırık Kalp" sendromunun teşhis edilebileceği bir yöntem geliştirdi. Bilim insanları, kalp krizi şüphesiyle hastaneye gelen hastaların yaklaşık yüzde 2,5'nin, kırık kalp sendromundan muzdarip olduğunu açıkladı.

Kalp krizi ile kırık kalp sendromunun benzer belirtileri olduğunu açıklayan bilim insanları, her iki durumda da hastaların göğüs ağrısı, nefes darlığı çektiği ve hastaların elektrokardiyografilerinin (EKG) aynı sonuçları gösterdiğini açıkladı. Bu nedenle acil servis doktorlarının hastalara ilk müdahalelerinde, hayati tehlikeye yol açan her iki hastalığı ayırt etmekte zorluk çektiklerine dikkat çekildi.

Kadınlar daha çok etkileniyor

Kırıp kalp sendromu, kalp kaslarındaki bir işlev bozukluğuyla meydana geliyor. Kasların işlev bozukluğu, yaşanan son derece yoğun duygusal çöküntüler üzerine aniden baş gösteriyor. Örneğin, çok yakın bir kişiyi kaybetmek, iş yerinde mobbinge uğramak ya da mali bir çöküş sonrası yaşanabilecek ani ve yoğun duygusal süreçler, kırık kalp sendromlarına yol açabiliyor. Kalp krizi riski, yüzde 70'lik bir oranla erkekler arasında daha yaygınken, kırık kalp sendromunun yüzde 90 oranında kadınlarda ortaya çıktığı belirtiliyor.

Her iki hastalık da ilk saatlerinde hayati tehlikeye yol açan komplikasyonlara sahip. İki hastalığın farkı ise akut durum atlatıldıktan sonra ortaya çıkıyor. Kırık kalp sendromunda, kalbe kan pompalama işlevi düzeliyor ve bir iki hafta içinde tam anlamıyla düzene giriyor. Kalp krizi ise kalıcı hasara yol açıyor ve pompalama işlevi tam olarak düzene girmiyor.

Kırıp kalp sendromu şimdiye kadar ancak anjiyo ile teşhis edilebiliyordu. Hannover Tıp Fakültesi’nden ve Zürih Üniversitesi’nden araştırmacılar, sendromun artık ribo nükleit asit molekülleri RNA analizi sayesinde ortaya çıkarılabileceğini ortaya koydu. Bu sayede hastanın kan partikülleri üzerinde sendromu teşhis etmek mümkün hale geldi. Araştırmanın sonuçları, “European Heart Journal” isimli dergide yayımlandı.

DW Türkçe