Amerika'da 'modern bir kabile kralı' var, biliyorsunuz. Bir gün Panama'yı ister, bir gün Grönland... Bir gün de Kanada...
Sonra Nijerya'da Hristiyanların öldürülmekte olduğu gibi iddialarla, Amerikan güçlerini orta-batı Afrika sahillerine göndereceğini söylüyor; onunla yetinmeyip, Sûdan'daki iç-savaş'a Amerika olarak müdahale edeceklerini ilân ediyor.
Hele, 10 ay kadar öncelerde Ukrayna Başkanı Zelenski'yi nasıl azarladığı, daha bir unutulmaz sahnelerdi...
Dünyadaki bütün liderleri hizaya getirebileceğini sanıyor. Kimilerini azarlıyor, kimilerini alkışlıyor. Kimilerine hayranlığını da belirtiyor. Ama bugün saldırdıklarını yarın dost, övdüklerini ise yarın yere vurmaya çalışan birisi olabileceği, yığınla örneklerle ortada...
İkinci dönem Başkanlık için, geçen seneki propaganda konuşmalarında, Amerika'nın sırtındaki büyük iç ve dış borç yükünü hafifletmek için, 'Arap ülkelerindeki iktidar sahiplerine, 'Biz olmasak, siz oralarda bir hafta bile oturamazsınız!' dediğimizde onlardan istediğimizi alırız.' şeklindeki sözleri sanki şaka gibi gelmişti bazılarına. Ama bunun basit bir iddia olmadığını, aynen dediği gibi çıktığını, Körfez Ülkeleri'ne yaptığı 2-3 günlük bir gezide görmüştük.
Kezâ, (babası öldüğünde onun yerine Suûdî meliki olacağı kanunen belirlenmiş olan) Suûdî rejimi Veliahdi Muhammed b. Selman'ın geçen hafta Washington'a yaptığı ve Trump tarafından görkemli törenlerle karşılandığı resmî ziyarette, ekranlardan da yayınlanan bir müzakere sırasında Selman Efendi, tam 1 (bir) trilyon Dolar'ı, Amerika'ya kredi ve yatırım olarak vereceğini açıklayarak Trump'ı mest etmedi mi?
İşte bu Trump, savaşları durdurma adına, Rusya- Ukrayna Savaşı'nı bitirmek için geçen hafta 28 maddelik bir program açıkladı. Bu 28 maddenin özeti kısaca, 'Rusya'nın Ukrayna topraklarında işgal ettiği yerlerin Rusya'ya bırakılması' idi.
Ukrayna Başkanı Zelenski, 'Ya, şerefimizi bir kenara bırakacağız, ya da en büyük müttefikimiz olan Amerika'yı...' diyerek içinde bulunulan durumu çok net şekilde ortaya koydu.
*
Avrupa Birliği ve Amerika, Rusya'nın Ukrayna'da bir üstünlük elde edememesi için Ukrayna'ya en gelişmiş her türlü silahı ve yüz milyarlarca dolarlık malî yardımları vermişlerdi. Ama Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasını görmüş ve o tablo karşısında, zayıf oldukları için yutkunmakla yetindiklerini açıklamış olan Putin, 'Avrupa ve Amerika'nın, kendi bağrına -NATO ve AB üyesi olarak- saplamak istedikleri Ukrayna'yı kabul etmeyeceklerini' açıklayarak, sonunda askerî saldırısını başlatmıştı 24 Şubat 2022 gecesinde... Saldırıyı başlatmadan önce, 'Çarlık Rusya dönemindeki büyük coğrafyaların ellerinden çıkışı'nın acısını yansıtan bir TV. konuşması da yaparak...
Tamam, o zaman, Amerika'da Joe Biden vardı. O türlü yardımlar o zaman verilmişti. Ama 'Ben Başkan olsaydım, o savaş başlamazdı ve Başkan olursam, o savaşı da bir haftada da bitiririm!' diyen Trump, istediği gibi 4 yıllık bir aradan sonra tekrar seçildi ve aradan 1 yıl geçtiği halde, savaş durmadı. Ve 'Putin'in kendisini hayal kırıklığına uğrattığını' açıkça ifade etti.
Ve Trump yönetimi de Ukrayna'ya, Rusya'nın her tarafını vurabilecek 2.500 km. menzilli 'Tomahawk' füzelerini de verdi geçen ay... Ama bunun karşılında; Putin de Amerika'yı vurabilecek ve önlenmesi mümkün olmayan 'Poseidon' füzelerini gösterdi dünyaya.
Şimdiii... Trump, ne pahasına olursa olsun, kaybetmemesi ve kazanması için her entrikayı devreye sokan kurnaz tâcirler gibi Venezuela'ya saldırı planlarını açıkladı ve asıl kendisi başka bir şeymiş gibi Venezuela lideri Nicolás Maduro'yu bir terör örgütü lideri olarak ilan edip başına da 50 milyon dolar koyduğunu dünyaya duyurdu; Amerikan Kongresi'ni de bir 'kabile kralı' edasıyla devre dışı bırakan bir yöntem icat ederek.
Trump şimdi Putin'e demek istiyor ki, 'Ben sana Ukrayna konusunda karışmayacağım askerinin girdiği yerler senin, sen de bana Venezuela konusunda karışma.'
Asıl denklem, bu satranç oyununun sonuna göre belirlenecek gibi...
**
Bir-kaç NOT:
1- Geçen hafta Amerikan Kralı'nın kendisine, J. Epstein isimli (ve hapisteyken intihar ettiği açıklanan veya öldürülen) bir Yahudi milyarderinin Amerika'yı derinden sarsan bir cinsî sapıklık dosyası içinde olduğunun yığınla belgeleri ortaya çıkmış olan konuda, bir gazeteci kızın sorusu karşısında, itidalini tamamen yitirerek, 'Sus... Defol... Domuzcuk...' diye tepki vermesine dair 21 Kasım günü yayınlanan Trump'ın o sözlerinin İngilizce asıllarını da başlığa çekerek ve makale içinde de, Trump'ın o sözleri üzerine, ona rakip olarak hazırlandığı anlaşılan ...... 'un, bürosu tarafından hazırlanan veya paylaşılan ve Trump'ın o 'peggy /domuzcuk' sözü etrafında hemen medyada devreye sokulan karikatürleri de ekleyerek) makalemi gazeteye gönderdikten hemen 1-2 dakika sonra bilgisayarıma bir not geldi... 'İletinizde bir sorun oluştu...' gibi bir ifadeyle...
Gönderdiğim yazım ulaşmış mıydı, ulaşmamış mıydı, anlamamıştım.
Yazıyı tekrar göndermek istediğimde ise, 'hesabınız kapatıldı' notuyla karşılaştım.
Yeniden bir internet hesabı açıncaya kadar saatlerce uğraştım... Ve nihayet, 'secakirgil@yahoo.com' hesabım kapatıldığı için, 'selahaddincakirgil@gmail.com' üzerinden yeni bir hesap açabildim ve 25 yıla yakın zamandır kullandığım irtibat adresim buharlaşmış oldu.
Bu nasıl ve niçin oldu, bilmiyorum. Sadece, bütün bu bağlantılar Amerika üzerinden geçtiğinden, yazımın başlığında, Trump'ın kendi sözlerinin İngilizcesini aynen manşete çektiğim için, 'Birilerinin işgüzarlığıyla olsa gerek' demekten başka bir izah bulamadım.
Bu vesileyle yeni 'e-mail' adresimi de bildirmiş oluyorum.
2- 50 yıl öncelerde, Millî Gazete'de yazdığım günlerden beri tanıdığım ve gazetenin Ankara'daki bürosunda ve daha sonraki yıllarda da yurt dışında ve yurt içinde, zaman zaman karşılaşıp kendisine özgü anlatım tarzıyla, sınırlı katılımlı dost sohbetlerine ayrı bir renk ve neşe katan Abdulkadir Özkan kardeşimin 'ebediyet yolculuğu'na çıktığı ve dün Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedildiği haberini aldım. Ailesine, yakınlarına ve dostlarına başsağlığı dileklerimi sunuyor ve merhûm'a da, Allah'u Teâlâ'nın rahmetinin yoldaşlık etmesini niyaz ediyorum.
3- Bugün, Bursa'da olup, 40 yıllık dostum tarihçi Dr. Selâmi Saygın'ın tertip ettiği bir programda buluşacak ve bu fırsattan istifade ederek, Bursa'daki diğer dostlarla da sohbet imkânı bulacağım, inşallah...
*