Bilmiyorum Gazze'den gelen o görüntüyü gördünüz mü?

Küçücük bir çocuk neredeyse kendisi kadar ağır bir un çuvalını kucaklamış, eve getirmiş...
Nasıl büyük bir iş başardığını annesine duyurmak isterken sesine yansıyan sevinç, "anne un getirdim hemen pişir" nidası, çuvalın üstünde gördüğümüz Türk Bayrağı...
İzlerken ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Yaşadığımız dünya ne zalim, ne kadar acı yüklü.
Hangi birine yetişelim şaşırıyoruz.
Gücümüz nispetinde yangınları söndürmeye çalışıyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonra İran-İsrail savaşını da durdurmak için barış diplomasisi yürütüyor.
Net olarak söylemem gerekirse normal bir millet, normal bir ülke hem kuzeyimizde hem de güneyimizdeki bu istikrarsızlık için ülkelerin birbirinin enerjisini emmesini, birbirini zayıflatmasını ister.
İşte bizim farkımız tam da burada ortaya çıkıyor.
Türk milleti burada iktidarları değil, ezilen halkları düşünüyor.
Ağlayan çocukları, yetim öksüz, eşsiz kalanları, gözyaşlarını akan kanı düşünüyor. Bu yüzden Türk Bayraklı un çuvalını kucaklayan çocuk aslında bizim evladımızdır.
Dini, dili, ırkı fark etmeksizin bizim evladımızdır.
Zulme karşı duran milletin adıdır Türk Milleti bunu da herhangi bir etnik ayrım yapmadan söylüyorum.
Bana göre zalime karşı mazlumla saf tutandır Türk...
Kim ne derse desin ben 86 milyonluk bu ülkeyle, milletimle gurur duyuyorum... Dünyada üretim gücüne göre en çok yardım yapan ülke Türkiye'dir ve değil mi ki o küçücük çocuğun yüzünü bir an bile olsa güldürebiliyoruz; değil mi ki, dünyaya kan, gözyaşı ve istikrarsızlık pompalayanlara inat yaşadığımız coğrafyada ateşleri söndürmeye çalışıyoruz.
Bu gurur hepimize yeter.
Yarın bir gün tarih yazıldığında evlatlarımıza bırakacağımız en önemli miras da bu olacaktır.

FİNALDE TÜRKİYE VAR
Utanmaz adam İsrail televizyonuna çıkmış.
"Çeyrek finalde Hamas'ı eledik, yarı finalde İran'ı yok ediyoruz. Finalde Türkiye var" diye konuşuyor.
İsrail'de bir özgüven patlaması var.
Eskiden gizli ajandalarında yazanları artık ağızlarına geldiği gibi söylüyorlar. Tabii bunlar bizim bilmediğimiz meseleler değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmişte yaptığı açıklamaları bir hatırlayın, ABD'ye soruyordu. "Türkiye'nin güneyinde 200 bin tır dolusu silah mühimmatla kimi hedef almayı planlıyorsunuz?" Aslında büyük resme baktığımızda her şey kabak gibi ortada görünüyor.
Siyonizm "Büyük İsrail" hezeyanı ile ABD'yi Trump'a kadar parmağına takmış oynatıyordu. Trump'ın da ne kadar direnebileceği şüpheli...
Ama biz yaşadıklarımızdan, tarihimizden net dersler çıkardık.
Çeyrek asırdır hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Bir asır önce geldikleri gibi gidenler şimdilerde yeniden gelmenin hesabını yapıyor. O dönem Yunanı üstümüze salanlar belki hesaplarını bu kez İsrail, terör örgütü PKK/PYD üstünden görmeye çalışıyor.
CNN Netanyahu'nun 90'lardan itibaren komşularını istikrarsızlaştırmak için yaptığı açıklamaları derlemiş. Irak'ı kitle imha silahı yalanıyla işgal edenler şimdi İran'ı hedef tahtasına koydu. Saldırıyor.
Bu yüzden hepimizin uyanık olması gerekiyor.
Yukarıda paylaştığım haritada Türkiye'nin nasıl bir ateş çemberinin ortasında olduğu ve çeyrek asırdır Erdoğan'ın vizyonu ile neden bu kadar sıkı bir hazırlık içinde olduğumuz daha iyi anlaşılıyor.
Ben kendi adıma "bizi mazlumların duaları koruyor" diye inanıyorum. Zira bunca savaş, çatışma, kumpas, tuzak, terör saldırısı, ekonomik kuşatma, ambargo ve kısıtlamaya rağmen bizi yıkamadılar.
Öldürmeyen güçlendirir misali, inşallah güzel günler göreceğiz. Yeter ki bir on yıl daha istikrarımızı, birliğimizi, dirliğimiz korumayı başaralım. Ondan sonra Erdoğan'ın deyimiyle "Bize kimse efelenemeyecek"
Ben inanıyorum, siz de inanın...
Hele ki Selahaddin Eyyübi'nin torunları Türkiye'ye, yaşadığımız coğrafyaya Emperyalist, Siyonist tuzaklara düşmeden sahip çıkabilirse... Tel Aviv'den bugünlerde yansıyan görüntülerde atlamamanız gereken bir detay var... Kendisi dışındaki insanları yaban hizmet hayvanı, Goyim olarak gören İsrailliler sığınaklara köpekleri alıyor. Ama İsrailli olmayanları almıyor. Yabancı uyruklu kadınlar ağlayarak sığınağa bizi almadılar sokakta bombaların altındayız diye ağlayan videolar paylaşıyor.
Yani özetlemem gerekirse paylaştığım 30-40 yıllık savaşlar haritasına lütfen dikkatle bakın ve uyumayın. Uyursanız ölürsünüz...

"ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLAN"
Savaş gündeminden siyaset gündemine pek fırsat kalmıyor bugünlerde ama bir savaş da CHP'nin içinde sürüyor...
30 Haziran yaklaştıkça taraflar hançerlerini bilemeye devam ediyor.
İmamoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesi sonrası CHP Genel Başkanı Özel, bir açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu'nun "Şaibeli Kurultay" için "Tertemiz" dediğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu'nun Avukatı Celal Çelik, bu açıklamayı hemen yalanladı. Yani Kılıçdaroğlu, mahkemenin butlan kararını bekliyor.
Bu durumda CHP yönetiminin kendisini genel merkeze kilitleyip, Kılıçdaroğlu'nu içeri sokmayacağı, Kılıçdaroğlu'nun alternatif bir merkez belirlediği dahi konuşuluyor. Bu arada Ankara'da suya yine zam geldi. İstanbul'da maaşları ödeyemeyen belediyeler var. Kanalizasyon Marmara'ya akıyor. İzmir'de yine ilçelerde grevler var. Ama kime ne?
Erdoğan, CHP'nin içine düştüğü çıkmazı değerlendirdi.
"Biri çıkıp diğerine 'çaldın' diyor, diğeri 'sen daha büyük çaldın' diyor. Yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş tetikçilere kasetler el altından servis ediliyor. Şaibe iddialarına bizzat kendi arkadaşları tarafından her gün yenileri ekleniyor. Ya, Allah aşkına, böyle bir siyasi parti olur mu?" diye sordu.
Neyse bizden anlatması... Sizden takdir etmesi... Yazıyı Erdoğan'ın CHP Genel Başkanı Özel'e yaptığı çağrı ile bitirelim...
"'Sayın Özel ve CHP yönetiminin, yanlışta ısrar etmekten bir an önce vazgeçip 'etkin pişmanlıktan'" faydalanması gerektiğine inanıyoruz.