Amerikan Başkanı D. Trump, yeni milâdî yılın ilk medya toplantısında ilginç laflar etmiş..
‘Suriye’den çekilme plânına karşı çıktığı için, istifa ettiği’ açıklanan USA Sav. Bakanı James Mattis'in ‘istifa etmediğini, onu, Obama tarafından kovulduğu için onurlandırmak niyetiyle Bakan yaptığını amma, bir işe yaramadığını, Afganistan'da da iyi olmadığını görünce kendisinin de kovduğunu’ söylüyor ve‘Afganistan'da generallerimize istedikleri parayı verdik, ancak, 19 yıl savaştıkları halde, iyi iş çıkaramadılar!’ diye de ekliyor.
‘Afganistan'da ilerisi için ne düşündüğü’ne ilişkin soruya da cevabı ilginç,Trump’ın: (Geçmişte Amerikan operasyonlarıyla devrilen)‘Tâlibân'la, başkalarıyla da konuşuyoruz. Hindistan orada, Pakistan ve diğerleri orada.. Onlar da savaşmalı.. Rusya da orada.. Rusya, Sovyetler Birliğiidi, Afganistan onları Rusya yaptı, çünkü Afganistan'da savaşırken iflâs ettiler.’
Böylece Trump, bir savaşta Amerikan süper gücünün de eriyebileceğinin endişesini taşıyor.. Esasen, o da, eski USA başkanlarından ve ‘Üçkağıtçı Dick’ lâkablı Nixon’ın,‘Savaşsız veya küçük savaşlarla büyük zaferler elde etmeliyiz’ görüşünde..
***
Ve, ilginç bir örnek veriyor Trump: ‘Tâlibân bizim düşmanımız, DEAŞ da düşmanımız. Orada şimdi, Tâlibân ile DEAŞ çatışıyor. Biz o çatışmayı engelliyoruz.. Geçen hafta generallere, 'Onların birbiriyle savaşmasına neden izin vermiyorsunuz? Biz neden araya giriyoruz? Bu gördüğüm en çılgınca şey.. Onlar bizim düşmanlarımız, bırakın savaşsınlar.’ dedim.’ diyor ve son noktayı koyuyor: ‘Kim bilir, general olsaydım çok iyi bir general olurdum.’
Görülüyor ki, Amerikan Başkanı, nice savaş entrikaları planlarken, ‘Biz değil, başkaları savaşsın..’ deyip çıkıyor işin içinden.. Trump, Suriye’de de aynı mantıkla hareket ediyor: ‘Niye biz savaşalım, başkaları savaşsın..’
Sanırsınız ki, USA Başkanı değil de, bilgisayarda savaş oyunları oynayan çocukların zekâ seviyesinde birisi..
***
İlginçtir, Trump’ın bu sözleri sarf ettiği saatlerde, -20 sene öncelerde Mezar-ı Şerif’deki İran Konsolosluğu’nu basıp 15 diplomatı öldürdükleri için Tâlibân’la savaşın eşiğine gelen- İran makamları da Afganistan’da Tâlibân’la görüşüyordu..
Trump mantığı icap ettiriyor ki, ‘Türkiye de bölgede Amerika’nın istediği şekilde ve onun kurduğu tuzak ve planlara uygun olarak savaştırılmalı..’
Binlerce TIR dolusu en gelişmiş silahları PKK/YPG güçlerine niye verdi ki?
USA, sadece diplomasisinin değil, sanayi ve ticaretinin de can damarı olan savaşlardan nasıl vazgeçsin.. Hele de Trump gibi ‘çılgın general ruhlu’ bir Başkan’a sahip iken..
***
Bu arada, hatırlayalım ki, Suriye’den çıkan Amerikan güçleri nereye gitti?
Irak’a..
Halbuki, USA emperyalizmi, askerlerini güyâ çekmişti Irak’tan.. Ki, onlardan binlercesinin bulunduğu bir askerî kışlaya Trump ve hanımının, Noel gecesi gizlice gelip döndükleri, sonra açıklandı. Ve dahası, Trump,‘Irak’da duracak ve Suriye’de yapmak istediklerimizi Irak üzerinden yapacağız ve Irak’tan hiçbir zaman ve asla çekilmeyeceğiz!’ demeyi de ihmal etmiyor.
***
Irak’ın son 15 senesindeki başbakanları Mâlikî, İbâdî gibi, yeni Başbakan Abdulmehdi, de ‘Irak’ın bağımsız bir devlet olduğunu, toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini’ söylüyor. Hele de, Irak coğrafyası içinden Türkiye’ye saldırılar gerçekleştiren PKK’ya karşı Türkiye Irak içinde bir takım askerî tedbirler aldığında..
Bu arada, İbadî, ‘Irak’ta başbakanlığa tekrar getirilmesini İran’ın engellediği’nden yakınıp, böylece Irak içindeki iktidar oyunlarında İran’ın ne kadar etkili olduğunu da belirtmiş oluyor.
Ama, daha ilginç olan, Amerika’yla kıyasıya bir diplomatik ve psikolojik savaş içinde gözüken İran’ın, Irak coğrafyası üzerinde, aynı güç odaklarını ve etkinlik alanlarını Amerikan emperyalizmiyle nasıl paylaşabildikleri..