Bugün MHP’nin seçim beyannamesiyle ilgili bir yazıya başlamıştım ki Ankara’daki elim hadise düştü ekranlara.
Başkentin göbeğinde onlarca cana mala olan bombalı eylem eminim herkesi şaşırtmıştır.
Seçim öncesi bazı eylemler bekleniyordu ancak başkentin göbeğinde böylesi bir eylemi kimse beklemiyordu.
Tabii ki planlayanlar hariç.
***
Kim planlamış olabilir?
Bi defa bu eylemin arkasında insanlıktan nasibini almamış canavar ruhlu bir kafanın bulunduğu kesin. Nefret ve hırsın gözünü kararttığı o kafanın bu ülkeyi zerre kadar sevmediği de kesin. Bu ülke insanına en küçük bir saygısı bulunmadığında da şüphe yok.
Masum insanların canına mal olan bu eylemin bir terör eylemi olduğunda da şüphe yok.
Terör eylemlerinin mutlak surette bir siyasi hedefinin bulunduğu da tartışmasız bir gerçek.
***
Bu eylemin başkentin göbeğinde vuku bulması doğrudan Türk devletine verilen bir mesajdır kanaatimce.
Eylemi gerçekleştirenlere bakarak olayı küçük bir örgüte indirgemek fotoğrafın arka planını okumamak gibi bir basiretsizlik olur.
Terörist başı Karayılan’ın 12 gün önce “metropollerde bomba patlatırız” sözünü unutmadık ama böyle bir eylemi kendi kararıyla yapacak kadar bağımsız olduğunu zannetmiyorum.
Eylemi gerçekleştiren hangi örgüt olursa olsun arkasında büyük güçlerin bulunduğunu unutmamak gerekir.
Çevremizde sürekli tırmanan gelişmelerle de içimizdeki siyasi ortam ile de ilişkili olduğunu gözardı etmemek lazım.
***
Akla gelen ilk soru da bu kadar büyük patlayıcıların başkentin göbeğine kadar nasıl sokulduğudur. İstihbarat zaafı mı var yoksa istihbarata rağmen paralel yapı gibi emniyetin içinde hâlâ kendini saklamasını başaran örgüt mensupları mı var?
Yetkililerin bir an önce bu noktayı açıklığa kavuşturması lazım.
Peşinden de bu olayın arkasında hangi güç varsa devletin ilgili birimleri mukabil bir mesaj vermeli bunu da toplum oh çekerek iliğine kadar hissetmelidir.
Aksi takdirde halkın devlete olan güveni sarsılabilir.
Zaten bu güveni sarsmak için çalışan sivil toplum adı altında çok sayıda yapı, siyasi parti adı altında terör yanlısı örgütler ve medya kılıfıyla teröre destek veren vatanseverler (!) birbiriyle yarışıyor.
***
Eylemin 1 Kasım seçimleri öncesinde gerçekleşmesi de ayrı bir tartışma konusudur. Seçimleri etkileme amacının bulunduğu kesin.
Demirtaş’ın olayı Diyarbakır ve Suruç olaylarına benzetmesi ilginçtir!
Her iki olayda da zarar gören AK Parti dolayısıyla hükümet ve devlet olmuştur.
Diyarbakır olayından ise arkasını terör örgütüne dayamış olan HDP kârlı çıkmıştır.
Bu eylem sonrası Erdoğan ve AK Parti aleyhine atılan sloganlar da düşündürücüdür!
“Farklı toplum kesimlerini birbirine düşürmek” gibi kirli bir oyun tezgahlanmaktadır.
Dolayısıyla “duyarlı kesimlerin birlik beraberlik ve dayanışma içinde olmaları” bu tezgahı bozabilir/bozmalıdır.
***
Onlarca insan hayatını kaybetmişken ve iki yüze yakın yaralı varken siyaset konuşmak kan üzerinden oy devşirme kurnazlığıdır.
Bu eylemi siyasete alet etmek ve oradan oy devşirmeye çalışmak siyaset değildir.
Ahlaksızlıktır, alçaklıktır, şerefsizliktir.
Başta devlet yetkilileri olmak üzere herkesten beklenen bu olayın faillerini ve azmettiricilerini bulmak için mesai sarf etmeleridir.
Sorumlular behemehal bulunmalı ve adalete teslim edilmeli, arkasındaki güçlere de anlayacakları dilden çok güçlü mesajlar verilmelidir.
Tabii ki birilerine duyulan nefret adalet ölçüsüne zarar vermemelidir.