‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ (AİHM), Hz. Peygamber (S)’e hakaretin, ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ‘düşünce özgürlüğü ile ilgili 10. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği’ne oy birliği ile karar vermiş..
AİHM’den yapılan yazılı resmî ‘açıklama’dan anlaşıldığına göre, Avusturyalı bir kişiye ülkesinin mahkemelerinde bir mahkûmiyet kararı verilmiş, o da AİHM’ne müracaat etmiş.. AİHM ise, ‘Kullanılan tartışmalı ifadeler objektif tartışma sınırlarını aşmıştır. Kullanılan ifadeler İslam Peygamberi’ne hakaret içeren bir saldırı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, bu tür başka saldırılar, önyargıları körükler ve Avusturya'daki din özgürlüğünü tehdit eder’ diye noktayı koymuş.
***
Bu kararından dolayı AİHM’ni kutlamak gerek.. Ancak, aynı mahkemenin, kendi inanç ve ahlâkî değerlerimiz açısından kesinlikle kabul edemeyeceğimiz pek çok kararları vardır ve bundan sonra da olacaktır. Çünkü, -adı üstünde-, kendi dünya görüşlerinin vatanı kabul ettikleri Avrupa coğrafyasına hâkim olan anlayışın ölçüleri içinde karar veriyor. -Ki, o dünyanın temel ölçülerinin ‘Hristiyanlık olduğu’, o kültür ve medeniyetin ‘Kilise gölgesi’nde geliştiği; sadece, son 100 yıldaki, Winston Churcill, Helmut Kohl ve hattâ ‘ateist’ olduğunu da gizlemeyen eski Almanya Şansölyesi Helmut Schmidt gibi ‘en yetkili resmî ağızlar’dan defalarca ifade edilmiştir.
***
AİHM’nin bu kararı, aynı zamanda başka dinler ve müntesipleri hakkında ‘öngörülü olmayı körükleyeceği ve inanç özgürlüğünü tehdit edeceği’ korkusunu da yansıtıyor.
Hele de, B. Amerika’da 11 Eylûl 2001‘de meydana gelen ve komünizm bertaraf edildikten sonra kapitalist emperial güç odaklarınca, yeni bir ‘Soğuk Savaş’ odağı oluşturmak için çok şeytanca tezgâhlandığı anlaşılan dehşetli saldırılardan bu yana dünya genelinde yeşertilmeye çalışılan İslam karşıtlığı ve düşmanlığı’nın giderek, ‘İslamofobia/ İslam korkusu’ denilen ve tedavisinin ancak psikiatri kliniklerini ilgilendirdiği bir paranoia’ya dönüşmesinin acı sonuçları karşısında, AİHM’nin, ‘önyargıları körükleyeceği’ endişesini duyması hayırlı bir gelişmedir.
Unutulmaması gerekir ki, o ‘İslamofobia’ paranoyası, sadece Batı dünyasında değil, bütün dünyada, İslam yolunda mücadele vermek adına ortaya çıktıklarını ileri süren örgütlerin, dünyanın her tarafında, sivil kitleleri de hedef alan kanlı terör eylemlerini de filizlendiren etkenlerden birisi olmuştur. AİHM kararıyla o çılgınlığın yolunun tıkanması da umulur.
***
Bu konuda, ‘Biz onların peygamberlerine veya kutsallarına hakaret etmiyoruz, onlar da bizimkilere etmesin..’ şeklindeki basit mantık yürütmelerle yaklaşılması yanlışına düşülmemelidir. Çünkü, biz Müslümanlar, önceki bütün enbiyaullah’ı, / İlahî Peygamberleri de peygamberlerimiz olarak biliriz. Ayrıca, ‘başkalarının tanrılarına, kutsallarına kötü söz söylememek’le de emrolunmuşuzdur. İslam’ın tebliğ ve telkininde zorlama ve hakarete yer yoktur.
***
Ve bir alçaklığa işaret..
Bu vesileyle değinilmesi gereken bir alçaklığa da işaret edelim.
Evvelki akşam, ‘Youtube’da bir konuya bakacaktım, başka görüntü çıkıverdi karşıma..
Düzgün kesilmiş sakalıyla 50-55’inde bir Müslümanı çağrıştıran bir kişi Hz. Peygamber (S)’den başlangıçta saygıyla söz ediyor; ama, biraz sonra, en ağır hakaretleri ediyor. Ve giderek Kur’an-ı Kerim’e ve Allah’u Tealâ’ya da vardırıyor alçaklığını; eceline susamışçasına.. Yeni bir ‘Turan Dursun’ vak’ası, adetâ.. Şairin,‘Yerin altında öküz var mı dedi bir meczub, / Onu bilmem dedim, üstünde fakat pek çoktur!’ dediği cinsten birisi..
Bir (ölü) siyasî lidere biraz aykırı laflar edilen ‘youtube’ yayınlarına hemen mahkeme kararıyla sansür uygulanırken.. Milletin inancına hakaretler eden bu gibi pislikleri engelleyecek yetkili resmî dinleme ve takip kurumları ne yaparlar?
***
NOT: Hafta sonu, Akit yazarı Abdurrahman Dilipak ve Karar yazarı Yıldıray Oğur’la birlikte bir panele katılmak üzere iki gün Van’da idim. Van’la ilgili bazı izlenimleri önümüzdeki günlerde yazarım, inşaallah..