Dünyanın ta öteki ucunda, Arjantin'de yapılan ara seçim, dünyanın geri kalanı için sıradan bir demokratik süreç gibi görünebilir. Oysa bu seçim, Washington'daki finans otoritelerinin ve güvenlik bürokrasisinin takviminde kırmızıyla işaretliydi. Çünkü Javier Milei'nin iktidarda kalıp kalmaması, yalnızca Arjantin'in iç dengeleriyle değil, ABD'nin arka bahçesindeki çıkar koordinatlarıyla ve iktidarını tahkim etmesiyle ilgili.
Milei, klasik devlet adamı kalıbına sığmayan bir figür. Devleti, toplumsal adalet veya refah kurumlarının çatısı olarak değil, bir "yük" olarak gören; kamu harcamasını, ekonomik maliyet hesabından ibaret sayan bir yaklaşımın temsilcisi. Hani testereli şovunu hatırlarsınız... Elindeki motorlu testere sadece bir şov aracı değil aslında: Sosyal destekler budanıyor, kamu hizmetleri daralıyor, emeklilik sisteminin toplumsal güvence fonksiyonu giderek eriyor. Evet, böylece bazı makro göstergeler düzelebilir; ancak sokaktaki hayat daha pahalı, daha güvencesiz.
Bu noktada, Siyonist bir Yahudi olan Milei'nin bölgeye ve dünyaya verdiği siyasi sinyaller de dikkat çekiyor. İlk dış ziyaretlerinden birini İsrail'e yapması, Ağlama Duvarı'nda gözyaşı dökmesi, Gazze'deki soykırıma açık destek beyanları, "oyunun kurucularına" verilen mesaj gibiydi. Fakat iç siyasi dengeler sertleşince, seçim kampanyasında Netanyahu'ya "gelme" çıkışı yapmaktan da geri durmadı. Bu, tutarsızlık değil; uluslararası ilişkilerde mevcuda göre pozisyon ayarlama refleksidir. Milei'nin dış politikası, ilkeli değil; maliyet-getiri analizine endeksli.
İşte tam burada Washington devreye giriyor. Trump yönetimi, ara seçim öncesinde Milei'ye 40 milyar dolarlık kurtarma paketi sözü verdi. Metinlerde "ekonomik destek" yazabilir; ancak gerçek sebep daha somut: ABD'nin "arka bahçesi" Latin Amerika'da, Brezilya'nın Çin'le derinleşen ilişkilerine karşı güvenilir bir pozisyon üretmek. Milei, ABD için ekonomik değil, jeopolitik sigorta.
Destek paketinin üç temel başlığı var:
- ABD'li tahvil yatırımcılarının zararını engellemek
- Arjantin'in lityum gibi stratejik minerallerine erişimi garantiye almak
- Bölgesel güç rekabetinde inisiyatifi kaybetmemek
Bu çerçevede Milei, içerde radikal dönüşüm hamleleri yaparken, dışarıya tam uyumlu bir ortak profili veriyor.
Neoliberal reçetenin keskin uygulanışı ile ABD çıkarlarının kesiştiği yerde duruyor.
Şimdi manzara net:
Bu ara seçimin sonucu, Trump için Milei'nin değil, kendi yatırımcılarının kazanımıdır. Finansal akışların devamlılığı sağlanırsa, Milei'nin iç politikada hangi kesimleri zorladığı ikincil bir mesele haline gelir. Çünkü küresel siyasette maharet, toplumsal refah üretmekten çok, risk dağıtımını yönetmektir.
Peki Arjantin toplumu ne kazanıyor?
Şimdilik: Tasarruf adı altında yaşam standardında düşüş; enflasyonla mücadele adına satın alma gücünde erime. İleriye dönük: Borçlanma üzerinden sürdürülen bir ekonomi düzeni.
Bu tablo, günümüz siyasetinin yeni denklemine işaret ediyor:
İçeride "eski düzeni yıkma" iddiası,
Dışarıda "mevcut düzene uyum" zorunluluğu.
Milei'yi güçlü kılan tam da bu paradoks:
ABD için öngörülebilir, Arjantin toplumu için öngörülemez...
Ve finalde gerçek soru şu:
Arjantin, kendi kaderini mi yazıyor, yoksa başkalarının risk hesabının parçası mı?
"Arka bahçe" yeniden dizayn ediliyor.
Testerenin sesi güçlü, Arjantin halkının kafası karışık.
Kazanan yine ABD'ye bağımlı finansal elit; kaybeden ise her zamanki gibi hayatın ta kendisi.