Türkiye'nin kültürel diplomasi alanındaki çalışmaları gerek kendi coğrafyamızda gerekse dünyada önemli bir yer edinmemizi sağlıyor. Özellikle 2000'li yıllarda başlayan kurumsallaşma faaliyetleri uluslararası etkimizi artıracak boyuta ulaştı.
Erdoğan'ın kültürel diplomasiyi önemsediğini ve bu alana uzun vadeli yatırımlar yaptığını biliyorum.
Yunus Emre Enstitüsü'nün Bosna-Hersek'te yürüttüğü Tercihim Türkçe projesi kapsamında her yıl yaklaşık 6000 öğrenci yabancı dil olarak Türkçeyi tercih ediyor. Zenica'da büyük bir salon tıklım tıklım dolu. Çocuklar heyecanlı. Büyük bir gösteriye hazırlanıyorlar.
Yunus Emre Enstitüsü, siyasi, ekonomik nedenlerle ülkemize artan ilginin bir göstergesi. 61 ülkede faaliyet gösteren Enstitü, açılan merkezlerde yüz yüze ve online ortamlarda Türkçemizi öğretiyor. Geçmişte fetöcülerin ve yağmacıların sızdığı bu kurum ülkemizin gözbebeği niteliğinde. Enstitü ne yazık ki başka ülkelere ve başka hesaplara çalışan asalakların daima hedefinde oldu. Hazreti Yunus'un ismi verilen Yunus Emre Vakfı'na kötü niyetle yaklaşanların bugüne dek akıbeti hiç iyi olmadı. Bir yandan vakıf statüsünde olması, bir yandan Yunus Emre gibi bu milletin baş tacının adını taşıması uğursuzları ve hırsızları er geç fena çarpıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özel ilgi gösterdiği TİKA, YTB ve Yunus Emre Enstitüsü birçok kıtada stratejik faaliyetler yürütmekte ve ülkemizin yumuşak gücünü temsil etmekte. Bu kurumları korumak, kollamak ve dünyaya açmak hepimizin görevi.
Yunus Emre Enstitüsü yaklaşık bir senedir Prof.Dr. Abdurrahman Aliy'e emanet. Birçok doğu ve batı diline hâkim bir felsefe hocası ve düşünce tarihçisi. Başında bulunduğu enstitüyü rakipleri olan Konfüçyus, Goethe, Cervantes gibi köklü kurumlarla rekabet edecek seviyeye çıkarmaya çalışıyor.
Yunus Emre Enstitüsü, dünyanın her yerinde dilimize olan talepleri karşılamak için çalışıyor. Bir taraftan ihtiyaç duyulan ülkelerde Türk Kültür Merkezlerini devreye sokarken öte yandan devlet okullarında Türkçenin seçmeli yabancı dil olarak okutulması çalışmalarına katkı sağlıyor.
Zenica Doboj Kantonu Başbakanı Nezir Pivic ile salonda sohbet etme fırsatı buldum. Çocukların Türkçe öğrenmesini desteklediklerini ve iki ülkenin geleceğini gençlerin inşa edeceğini vurguladı. Türkçe şenliğinin gerçekleştiği salonda mülakat yaptığım Zenica-Doboj Kantonu Ekonomi Bakanı Samir Sibonjić ise zaten Türkiye mezunu. Türkiye'deki öğrencilik yıllarından Bosna-Hersek'in geleceğine dair uzun bir sohbet yaptık. Türk iş adamı ve yönetici Selami Yakar da iki ülkenin ticaret hacminin artacağından ümitli. 17 yıldır yöneticilik yapan Oğlu Kerem'le salona gelen Selami Bey çocuğunun Türkçeyi okullarda öğrenmesinden memnun.
Tercihim Türkçe Şenliğinde Milli Eğitim Bakan Yardımcımız Dr. Ömer Faruk Yelkenci ve İstanbul Milli Eğitim Müdürümüz Doç.Dr. Mücahit Yentür de vardı. Kardeş okullar projesini yıllardır yürütmekten memnun olduğunu söyleyen Yelkenci, Balkanlardaki bütün çalışmalara bakanlık olarak destek vermekte olduklarını vurguladı. Konya Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca'nın Bosna-Hersek'te yaptığı hizmetleri bizzat gördüğüm için bu sayfada kendisine ve Karatay halkına teşekkür etmesem olmazdı.
Bosna-Hersek, Aliya İzzetbegoviç'in Erdoğan'a emaneti. Türkiye bu sorumluluğun farkında. Elbette Yunus Emre Enstitüsü'nün yerelde çalışan alperenleri var. Dr.Mehmet Akif Yaman, Yunus Emre Enstitüsü'nü uzun yıllardır Bosna-Herkes Koordinatörü ve sahada dokunduğu yürekler iki ülkenin geleceği için çok kıymetli. Enstitüyü hizmetleriyle ve vizyoner çalışmalarıyla gündeme taşıyan Enstitüsü Başkanı Prof.Dr. Abdurrahman Aliy'i ve azimle çalışan yüzlerce personelini tebrik ediyorum.