Hatırlıyor muyuz, birkaç ay önce.. ‘Kâbe İmamı’ olarak nitelenen ve ‘kapıkulu ulemâsı’na mükemmel bir örnek oluşturan Şeyh Sudeysî isimli birisi, ‘Bugün elhamdulillah, dünyayı iki büyük güç, Suûdî Arabistan ve B. Amerika birlikte yönetiyorlar’ diyordu..
Suûdî rejimi gözünde büyük âlim olduğu için Kâbe İmamlığı vazifesi- makamı ile taltif edilen bu kişi, Trump denilen çılgın kişinin, Amerikan Başkanlığı’na adaylığını açıkladığı günlerinde İslam ve müslümanları aşağılayan laflar ettiğinden ve de kendisine sorulan ‘Seçildiğinizde, devletin 18-19 trilyon olan dolar borcunu nasıl kapatacaksınız?’ şeklindeki soruya da, Trump’ın ‘Gaayet kolay.. Körfez ülkelerinden.. Onlar bizim sâyemizde ayakta duruyorlar ve biz desteğimiz çeksek, bir hafta bile ayakta duramazlar.. Onlardan alacağız..’ şeklindeki laflarından da habersizdi. Adam güyâ ‘ulemâ’nın önde gelenlerinden, ama yaşadığı dünyayı anlamaktan, okumaktan, değerlendirmekten âciz..
Bir video izledim, arabça.. Bir genç müslüman, Mescid-ul’Haraam’ çıkışında işbu Şeyh Sudeysî Efendi’ye itiraz ediyor; ‘Şeytan’la işbirliği yapıyorsunuz.. Mısır’da yapılan askerî darbeleri desteklediniz. Kezâ, Türkiye’deki darbeyi de desteklediniz.. Yemen ve diğer yerlerde de fitnenin bir tarafında da siz varsınız..’ diye feryad ediyor ve bazıları da bu genci susturmaya çalışıyordu.
***
Trump, çılgın- mılgın.. Ama, işini biliyor ki, seçilir seçilmez, ilk ziyaretini Suûdî rejimine yaptı.. B. Amerika’nın daha önce ‘11 Eylûl 2001 Saldırıları’ndan sorumlu tutup aleyhinde 100 milyarlarca dolar tutan tazminat davâları açmakla tehdid ettikleri Suûd Hükûmeti’ni o korkulardan kurtardı.
Çünkü, artık orada onu, kural dışı yöntemlerleVeliahd ilân edilmiş olan Muhammed bin Selman bekliyordu ve Trump, bir çırpıda tam 110 milyar dolarlık silah satıyordu, Suûdî rejimine.. Arkasından, diğer Körfez ülkelerine de 100 milyar doları aşan silah satışları yapıyordu. Onların da Trump’ın dayatmalarını kabullenmekten başka bir çareleri yok.. Kendilerinin parça-bölüklüğü ve her bir arab rejiminin diğeriyle sürtüşmeli oluşu bir tarafa; bir de Trump’ın bir ‘azgın boğa’ gibi her yere saldırmaya hazır tutumu ve diplomasiyi miladî-19. asrı yansıtan kovboy fimlerindeki mantıkla yürütmeye kalkışması.. Trump Amerikası’nı daha bir iştahlandırıyordu.
***
Ve… Geçen hafta Trump, Suriye’deki iç düzenlemeyle ilgili olarak bütçeden ayrılan 230 milyon doları, ‘Böyle bir saçmalığa para vermeyi sürdürmeyecekleri’ni söyleyerek geri çekti ve bu paranın Suûd rejimi başta olmak üzere Körfez ülkelerince temin edileceğini açıklayıverdi. Yani, ‘saçmalık’ dediği o harcamaları uşaklarına yükleyiverdi. Bu söz ne demek, anlıyor musun Şeyh Sudeysî?
***
Ama, şimdi Trump’ın entrikalarla ve Rusya’nın oyunlarıyla Amerikan Başkanı seçildiğine dair iddialarla daha güçlü.. Koroya, eski avukatı da ‘itirafçı’ olarak katılınca.. Trump, materyalist ahlâk ve mantığına hiç de aykırı gelmeyen bir şekilde, ‘Beni yargılar ve azlime yol açarsanız, ekonomimiz çöker..’ diye kendi halkını da tehdit etmeye yelteniyor.
Trump,Kongre’ninTemsilciler Meclisi’nin yüzde 51’inin oyuyla yargıya gönderilir veSenato’nun yüzde 67’sinin oyuyla da azledilişirse, Amerikan ekonomisinin zarar göreceği hakkındaki iddiası çok da yanlış sayılmayabilir. Çünkü, mafiatik yağma, talan ve dayatma yöntemleriyle biraz dirilen USA ekonomisi gerçekten de zaafiyet yaşayabilir. Onun için de, ‘Benim yaptığımı kimse yapamaz, kafamın üstünde düzmece bir bulut var, onun gücüyle yapıyorum. Bu kadar harika işler çıkaran birisi nasıl azledilebilir?’ diyor Trump..
***
Trump azledilirse hele de arab dünyasındaki kuklaları n’apacaklardır?