CHP ile DEM Parti ilişkileri zemininde 4 ilginç gelişme oldu.
Dünkü iki gelişmeden başlayalım.
Almanya Büyükelçisi Jürgen Schulz, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'ı partinin genel merkezinde ziyaret etti.
Bu ziyaretten birkaç saat sonra DEM Parti, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve eski İzmir Milletvekili Murat Çepni olduğunu açıkladı.
İlginç değil mi?
Bir yabancı ülkenin büyükelçisi tam da DEM'in aday açıklayacağı sırada devreye giriyor.
Konu Almanya olunca şaşılacak bir şey yok.
Aşağıda hatırlatacağım.
Bundan önceki iki gelişme neydi?
Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, İstanbul için adaylığını ortaya koydu.
DEM yönetimi buna şaşırdıklarını ifade ettiler.
Bir anda CHP'de moraller bozuldu. Başak Demirtaş isminin, İmamoğlu'nun seçilmesini olumsuz etkileyeceği yazılıp söylenmeye başlandı.
CHP'li/fondaş medya panikledi.
Tam bu sırada Kandil'den, Başak Demirtaş hamlesini yapanlara bir tehdit geldi.
PKK elebaşlarından Mustafa Karasu, DEM Parti ile CHP'nin yerel seçimlerde ittifak yapmaları gerektiğini parmak sallayarak söyledi. CHP'nin kendileri için can simidi olduğunun altını çizdi:
"Kürt halkı açısından, Türkiye demokrasi güçleri ile ittifak içinde olmak, onlarla birlikte hareket etmek çok önemli. Var olan ittifaklara sahiplenerek, bu mücadeleyi yürütmek gerekiyor."
Bunun üzerine Başak Demirtaş'ın, aday olmayacağı açıklandı.
DEM yöneticileri ortak karar almış da, Selahattin Demirtaş da böyle düşünüyormuş da...
Zırva tevil götürmez.
Kandil devreye girdi böyle oldu.
Büyükelçinin ziyaretinden anlıyoruz ki, Kandil için de Almanya devreye girdi.
ABD'nin de devrede olduğunu kesin.
Çünkü bölücü Kürt siyasetini desteklen asıl şer güç Amerika'dır.
Bölücü Kürtler, iradelerini ABD'ye teslim ettiler.
İlginç değil mi gerçekten?
Türkiye'de yerel bir seçim oluyor.
İstanbul'daki seçim, neredeyse en kritik seçim. CHP kaybederse muhalefet 31 Mart'ta darmadağın olacak.
Bunu hazmedemeyecek olan ABD, Almanya, İsrail, Avrupa Birliği, Fransa ellerini bizim iç siyasetimizin içine sokuyorlar.
CHP'deki, DEM'deki, CHP ile DEM arasındaki pürüzleri onlar gideriyor, anlaşmazlıkları bir şekilde(!) onlar çözüyorlar...
Bunun da adı CHP'ye ve DEM'e göre demokratik siyaset oluyor..
CHP'nin yaşadığı ne büyük zillettir.
Biz bu olan biteni yadırgıyor, bu konuyu bir milli güvenlik meselesi olarak görüyoruz ama CHP yönetimleri hiç oralı değil.
Yıllardır bağımsızlık, demokrasi, hukukun üstünlüğü dendi mi mangalda kül bırakmayanlar, laik kesimin kodamanları da sessiz...
Çünkü emperyalist dayatmalara alıştılar, Erdoğan karşıtı bir kitleyi de alıştırdılar.
Yakın geçmişten de hatırlatalım.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, 30 Temmuz 2022'de Ankara'da HDP ve CHP yöneticileriyle görüştü.
Medyaya yansıyan haberlere göre HDP Genel Merkezinde; HDP'ye yönelik kapatma davası, Kobani davası, cezaevinde bulunan HDP'li siyasetçilerin durumu, TSK'nın Kuzey Irak'taki operasyonları görüşüldü. Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik askerî operasyon ihtimaline dair görüş alışverişinde bulunuldu.
Alman Bakanın CHP yöneticileriyle görüşmesi sonrasında CHP'den yapılan açıklamada ise, "Görüşmede, Türkiye'nin seçime doğru gitmekte olduğu önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmelerimiz Sayın Bakana aktarılmış, bu çerçevede CHP'nin ve altılı masanın görüşleri sayın bakanla paylaşılmıştır" dendi.
Biz o denemde de çok söyledik; 6'lı masa da işin içinde...