İmamoğlu, Özgür Özel ile bir olup Kılıçdaroğlu'nu genel  başkanlıktan devirdikten (hançerledikten) sonra 31 Mart yerel seçimlerinden CHP  birinci parti çıkınca ana muhalefet partisinde birden umutlar yeşeriverdi.
Öyle ki, "artık 1. Parti CHP'dir" algısına kapılıverdiler.  PKK'nın partisi DEM'in, CHP ile kol kola girmesini de "Türkiye İttifakı" diye  yutturmaya kalkarak...
Seçim başarısından dolayı İmamoğlu ile Özel arasında ibre,  Özel'e dönmeye başladı. Kendisini Cumhurbaşkanlığına hazırlayan, Özel'i de bu  yolda nakliye vasıtası gören İmamoğlu, ikinci plana düştü.
Tam da bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özel ile iki defa  görüşünce İmamoğlu iyice gölgede kaldı.
Kemal Kılıçdaroğlu da fırsatı değerlendirdi, devreye giriverdi.
Şu anda CHP içinde alelacele şaşkınlıkla yapılan peş peşe  hamleler bu yüzden.
CHP sahnesinde ışıklar, bir anda malum dörtlüye tutuldu.
İmamoğlu, Özel, Kılıçdaroğlu ve Yavaş...
İmamoğlu'nun, Kılıçdaroğlu ile görüşeceği söylentisi  yayıldı.
Kılıçdaroğlu ters köşe yaparak Ankara Büyükşehir Belediye  Başkanı Mansur Yavaş ile görüştü.
Üstelik kendisine, "İmamoğlu'nun randevu aldığı söylendi,  yarın görüşmeniz bekleniyor?" denilince, "Onların hepsi asparagas. Böyle  bir şey yok. Böyle bir olay olduğunda Sayın Başkan arar geleceği günü belirtir.  Ona göre önceden konuşuruz. Benim programımın/onun programının uygun olması  lazım." dedi.
İmamoğlu, böyle azarlardan, istiskalden alınmaz elbet...
CHP'yi karıştıran temel sıkıntı; Kılıçdaroğlu'nun,  Cumhurbaşkanlığı adaylığında kendinden geçerek, Akşener'i aldatması, Zafer  Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a,  6'lı  masadakileri uyutarak devletin önemli bakanlıklarını, MİT başkanlığını vermeye  kalkması oldu. Bu siyasî gözü dönmüşlük ve ardından seçimi kaybetmesi,  İmamoğlu'nu harekete geçirdi. "Değişim" numarası ile Kılıçdaroğlu'nu  indirdiler, ondan daha hırslı İmamoğlu'nu sahneye sürdüler.
İyi de Kılıçdaroğlu geri dönmek istiyor, hem de yanıp  tutuşuyor.
Mansur Yavaş'ın da Cumhurbaşkanlığı adaylığı için planları  olduğu yazılıp konuşuluyor.
CHP'de; Özgür Özel, İmamoğlu, Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş  hareket ve planları ile bir şeyler olurken, bir de Yılmaz Özdil diş ağrısı  başladı.
Özgür Özel, Yılmaz Özdil'e hiç hesapta olmayan saldırı  başlatınca Özdil, iki video ile Özel'e saydırdı.
Özdil, bir gazeteci ama kendini Kemalist kesimin, CHP'nin  akil bir yazarı olarak görüyor. Özel'in, yıllardır kendisine "abi" deyip  durduğunu da hatırlatıp duruyor. Şu sırada CHP seçmeninin de Özel'e değil,  kendisine destek verdiğini söylüyor.
İkinci videoda Uğur Dündar abisine, Müjdat Gezen abisine  atıflarda bulunarak destek çağrıları yapıyor ama İsmail Saymaz dışında kendini  sayan olmadı...
Ben yine de yazıyı, CHP'de olan şeylere bir not düşme adına  Yılmaz Özdil'in pazartesi günkü videoda söyledikleri ile bitireyim:
CHP, bir gazeteciye muhalefette iken haddini bil diye parmak  sallıyorsa, iktidara gelirse acaba neler yapacak?
Kendisini eleştiren gazeteciyi hedef gösteren, iftira  attıran, linç ettiren, haddini bil diye parmak sallayan bu yönetim, bundan  sonra hangi yüzle basın hürriyetinden söz edebilir?
Basın özgürlüğü; size yıkama yağlama yapan gazetecilerin  özgürlüğü müdür?
Gelelim Özgür Özel'e;
Niye benim linç edilmemi sağladı?
Genel Başkan olduğundan beri şu kadar kısacık sürede  inanılmaz bir kibre kapıldığı için... Egosu maalesef aklının önüne geçtiği için...  Yanlış üstüne yanlış yaptığı için... Hem CHP seçmenlerin nazarında hem de parti  içinde çok ciddi eleştiriler aldığı için... Bütün siyasî kariyerini borçlu olduğu  Kılıçdaroğlu'nu en önce o sattığı için... Muhtemelen CHP tarihinin en kısa süreli  Genel Başkanı olacağı için... Bunu hissettiği için..."
Bu yazıyı bir çerçeve gibi görünüz.
Bundan sonra CHP içinde olacaklara dair izahlarınız  kolaylaşacak.