Ülkemiz, tarih boyunca bulunduğu coğrafi konumu sayesinde merkezî bir rol üstlenmiştir. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında yer alan; Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizlerini birbirine bağlayan bir ülke olarak, eşsiz bir jeopolitik avantaja sahibiz. Bu avantaj, güçlü bir vizyon ve kararlı bir liderlikle, her geçen gün milletimizin ve hatta dünya halklarının yararına dönüşüyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliği ve AK Parti vizyonuyla Türkiye; coğrafi konumunun sağladığı imkanları en iyi şekilde değerlendiren, enerji koridorlarıyla, ulaştırma ağlarıyla, ticaret hatlarıyla ve savunma iş birlikleriyle küresel ölçekte söz sahibi bir aktördür. Attığımız bu adımlarla, pasif bir transit ülke olmaktan çıkıp, masada sözü geçen, iradesiyle yön veren bir Türkiye inşa edilmiştir.
Bu yükseliş, dünyadaki adaletsizlikleri daha görünür kılmaktadır. Dar kalıplara sıkıştırılmış, çifte standartlara kurban edilmiş küresel organizasyonlar, artık adil bir işleyiş için Türkiye'nin sesine ihtiyaç duymaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın yıllardır dile getirdiği "Dünya beşten büyüktür" ifadesi, bu bağlamda küresel vicdanın ortak sesi olmuştur. Zira Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin çıkarları üzerine kurulu sistem, çözüm üretememektedir.
Bugün Filistin'de yaşanan soykırım başta olmak üzere, dünyada devam eden savaş ve zulümlere karşı Türkiye'nin sesi, adaletin ve vicdanın sesi olarak öne çıkıyor. Şerefli tarihimizin milletimizin omuzlarına yüklediği bu sorumluluk, güçlü liderlikle birlikte, Türkiye'yi hem bölgesinde hem dünyada vazgeçilmez bir aktör haline getirmiştir.
Daha adil bir dünya, Türkiye Yüzyılı ile mümkündür. Birleşmiş Milletler Konseyi gibi küresel ölçekli organizasyonlardaki etkenliğimiz, mazlum coğrafyalar için bir umut olmuştur. Söz konusu etkenliğimizi artırmak için; coğrafi konumumuzun bize sunduğu fırsatları planlı yatırımlarla avantaja çevirmeye devam ediyoruz.
Bugün enerji hatlarının, lojistik koridorların ve ticaret yollarının tam merkezindeyiz. TANAP ve TürkAkım projeleriyle enerji güvenliğine katkı sağlıyoruz. Marmaray, Kuzey Marmara otoyolu, 1915 Çanakkale Köprüsü, Ankara-Niğde otoyolu, Zigana Tüneli, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Orta Koridor gibi pek çok yatırımla küresel ticaretin ana rotasını şekillendiriyoruz. İstanbul Havalimanı, dünyanın en yoğun havalimanlarından biri olarak ülkemizi üç kıtanın buluşma noktası haline getirmiştir. Bunlar, Türkiye'nin jeopolitik gücünü, ekonomik ve siyasi kazanca dönüştüren stratejik hamlelerdir.
Bütün bu adımların milletimize yansıması açıktır. Güçlü liderlik ve her alanda yerli ve milliliği önceleyen kalkınma planlarımız sayesinde krizlere rağmen istikrarımızı koruyoruz. Küresel gıda güvenliği tehlikeye düştüğünde, Türk diplomasisi devreye girmiş ve Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasıyla milyonlarca insana umut olmuştur. Enerji arz güvenliği tehdit altında olduğunda, Türkiye hem kendi rezervlerini devreye almış hem de bölgenin güvenilir ortağı olmuştur. Uluslararası krizlerde Türkiye'nin ağırlığının hissedilmesi, vatandaşımızın ve dünya milletlerinin güvenlik kaygılarını azaltmakta, refahını pekiştirmektedir.
Barışın, güvenin ve huzurun egemen olduğu daha adil bir dünya için, güçlü bir Türkiye inşa etmeliydik. İşte son 23 yıldır güçlü liderimizin başkanlığında, istikrarlı hükümetlerimiz sayesinde Türkiye bu hedefine ulaşmıştır.
Türkiye artık sadece sınırları içinde yaşayan 85 milyonun değil gönül coğrafyamızdaki yüz milyonların umudu haline gelmiştir. Keşmir'den Somali'ye, Myanmar'dan Gazze'ye kadar tüm mazlum coğrafyalar, ülkemizin sesini adaletin sembolü olarak duymaktadır.
Cumhurbaşkanımızın BM kürsüsünde dile getirdiği her cümle, necip milletimizin vicdanının küresel sahnedeki yansımasıdır. Bu onurlu duruşun gelecek nesillere aktarılabilmesi için Güçlü Türkiye vizyonumuzu her alanda sürdürmeye devam etmek tarihten gelen sorumluluğumuzdur.