BM Genel Kurulu’nun bu yılki toplantısı hayli ilginçti. Amerikan Başkanı Trump’ın ‘Benim yönetimim geçmişteki USA yönetimlerinin yapamadıklarını yaptı’ demesinin Genel Kurul’da gülüşmelerle karşılanması ve ayrıca, İran C. Başkanı Hasan Ruhânî’ninistemesi halinde görüşeceğini açıklamasına, Ruhânî’nin itibar etmemesi de yeterli bir cevap idi.
***
Başkan Erdoğan’ın gerek BM Genel Kurulu’nda ve gerekse New York’taki TC vatandaşlarına ve diğer Müslümanlara hitaben dile getirdiği görüşlerini de burada özetlemeye çalışmakta fayda var.
Erdoğan özetle diyordu ki: ‘…BM insanlığın beklentilerini karşılamaktan uzaklaşmış ve sadece Veto hakkına sahip 5 ülkenin çıkarlarına hizmet eden bir yapıya bürünmüştür. (…) Geçmişte Afganistan’da, Bosna’da, Ruanda'da, Miyanmar’da, Somali'de ve Filistin'de hâlâ da yapılan katliâmlar Güvenlik Konseyi’nin gözü önünde gerçekleştirilmiştir. Geliniz, Suriye, Irak, Yemen, Afganistan, Ukrayna, Libya gibi fiilî, Balkanlar, Kafkasya, Doğu Akdeniz gibi potansiyel sorun alanları için daha samimî çabalar ortaya koyalım.. Geliniz, gelecek nesillere umut aşılayacak bir küresel yönetim şekli kuralım. (…) Dünya, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki dünya değil.. BM'nin yapısında bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyor, ‘Dünya 5'ten büyüktür’ diyoruz.. Niçin sadece 5 üye daimî de diğerleri geçici.. 194 ülkenin hiçbir inisiyatifi yok. (…) Dünyanın kurtuluşunu sağlayacak olan, adalettir.
Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, toplam nüfusun yarısına denk ise burada bir sorun var demektir. Dünyada 821 milyon insan her gece aç bir şekilde uyurken, 621 milyon kişiye ‘obez’lik teşhisi konuluyorsa burada bir sorun var demektir. 68 milyon kişi mülteci durumuna düşüyorsa, burada bir sorun var demektir.
***
15 Temmuz darbesine kalkışan FETÖ örgütünün başı nerededir? Amerika'da! Bu örgütün ABD'nin 27 eyaletindeki okulları aracılığıyla aldığı para 763 milyon dolardır. Kaynağı burada. (…)Bugün bazı ülkeler ısrarla kaos çıkarmaya çalışıyor. Umudun kaybolduğu dünya düzeni kadar büyük tehlike yoktur.’
***
Erdoğan’ın, New York’ta TC vatandaşları ve diğer Müslümanlara hitaben, "Gönül coğrafyamızın sınırları, fizikî sınırların çok ötesinde..’ diyerek dile getirdikleri de ilginçti:
‘Türkiye'yi anlatırken sadece 81 milyon vatandaşı değil, dünyanın dört bir yanında yüzmilyonlarca kardeşe sahip bir ülke olduğumuzu söylüyoruz. …Dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur varsa sıkıntısını sahipleniyor, sessiz yığınların sesi olmaya çalışıyoruz. (…) Şu anda BM bunu başarabiliyor mu? Hayır. Suriye sorunu 8 senedir devam ediyor çözebildi mi? Hayır! İsrail, her türlü zulmü yapıyor, verilen kararlara rağmen İsrail verilen bu kararlara uyuyor mu? Ama biz, (…) Kudüs'ü, işgalcilerin ve Filistinlilere devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz.
***
Az önce Kur'an-ı Kerim'den âyetler okundu. Rabb'imiz, 'Hepiniz toptan, Allah'ın ipine sarılınız, Allah'ın Kur'an'ına sarılınız, dağılmayınız, tefrikaya düşmeyiniz. Düşerseniz gücünüz gider, zayıf düşersiniz’ buyuruyor. Ne yazık ki, Kur'an-ı Kerim'in bu emrine Müslümanlar uymuyor. Ve bu parçalanmışlık bizi mahvediyor.
Bırakın küresel meseleleri, kendi dinlerini, kendi geleceklerini ilgilendiren konularda bile yeknesak bir duruş sergileyemiyor Müslüman dünyası... (…) Güvenlik Konseyi gibi kuruluşların acziyetini elbette kabul ediyoruz. Bu kuruluşların, yapıları gereği, belli güçlerin çıkarlarının korunmasına hizmet ettiklerini biliyoruz. Ancak, şunu kabul etmemiz gerekir ki sorunlarımızın çözümünü başkalarına bırakarak, asıl hatayı biz yapıyoruz. Biz, Müslümanların mesuliyet üstlenmediği meselelerde, diğer devletlerin yapıcı katkı sağlamalarını bekleyemeyiz.’
***
Evet, Erdoğan alışılmamış şekildeki açık konuşmalarıyla diplomasiye de mührünü vuruyor.