Haberleri takip ettiğim bir ajansta rastladım videoya ve altüst oldum. Video düğünde çekilmiş. Genç kızın düğün günü, özenerek gelinliğini giymiş, kolunda damat, o da kıyafetini özenle seçmiş belli, davetliler hazırlanıp gelmişler, takılar takılıyor, fotoğraflar çekiliyor. Derken gelinin yanına biraz da çekinerek ufak tefek bir kadın geliyor, tedirgin, geline ellerini sürmek istiyor, gelin kendini diğer tarafa doğru çekiyor. Sonra kıza sarılmak istiyor, sarılamıyor ama kızın duvağına doğru sevgiyle uzanınca, kız bir hışımla şiddetle duvağını yaşlı kadının elinden çekiveriyor, surat kırk karış... Yaşlı kadın biraz ürkek, biraz şaşkın, eriyerek oradan uzaklaşıyor. Video bu kadar...
Garip olan şu ki; gelin kızımız sosyal medyasına bu videoyu, "yılan babaannem, düğünüme geldi' anonsuyla veriyor. Takip ettiğim ajans magazin haberleri vermediği için genelde odaklandığım mevzular, Türkiye ve dünya hakkında politik meselelerdir. Lakin böyle bir haberin, magazinden çok, sosyolojik çürümeyle alakalı olduğunu düşünmüş olsalar gerek ki, karşıma çıkıverdi...
Birkaç ihtimal var; ya büyükanne gerçekten çok kötü birisi, ya da gelin kızın annesi kayın validesinden çok çekmiş ve kızını hep bu hikayelerle büyütmüş, iyice doldurmuş... Ama ne olursa olsun, insanın düğün günü videosunu "yılan' başlığıyla babaannesini itham ederek vermesi çok çirkin, ahlak ve adap dışı bir iş... Dışarıdan bakınca, tam aksi bir sonuç çıkıyor oysa, tedirgin, mesafeli hatta korkulu şekilde kıza yaklaşan kişi yaşlı kadın, demek ki yılan gibi sokacak olan diğeri, yani genç olan, yani babaannesine yılan yakıştırması yapan...
Çok açık söylemek gerekirse, bu durum bireysel bir patoloji değil, aksine toplumsal anlamda bizleri karamsarlığa kadar itebilecek bir çöküşün de habercisidir. Haberin altındaki yorumlarda da "kim bilir ne etti de yılan lafını hak etti' gibi tahammülfersa cümleler var. Demek ki "yılan'lı bir toplum olup çıkmışız biz!
Gelinine, torununa eziyet veren kayınvalide olmaz demiyorum burada, elbette vardır, kayınvalidesine eziyet eden gelinlerin de olduğu gibi... Lakin bunu yılan' ifadesiyle el aleme çarşaf çarşaf ilan etmek daha büyük bir facia. Hatayı toplumsallaştırıyor, hatta kanıksanmasına yol açıyor. Ayrıca paradokslarla yüklü bu durum; "yılan' dediği kişinin oğlu, aynı kızın babası çünkü. Burada büyük bir geleneksel kopuş var, burada dini anlamda büyük bir çözülüş var.
Evladın anne babasına öff bile demeden göğüs germesini emreden dinimiz, büyüklerimizi hoş tutmayı sosyal hayatımızın en değerli alameti farikası olarak gören geleneğimiz, işte bu kareyle berhava oluyor. Buharlaşıyor. Bu hiddet her şeyi silip yok ediyor. Hayır! Bunun adı ne özgüven ne de kadın hakları... Okun yaydan fırlayışı gibi hem dinden, hem gelenekten, hem seni sen kılan tüm o büyük hikayeden fırlayıp, kayboluyorsun.
Yaşlanan bir toplumuz. Yaşlılık önümüzdeki on yıllarda en önemli sosyal problemlerimizden olacak. Yaşlılığa dair yalnızlık, sağlık sorunları, barınma sorunları, şehir içinde kitle ulaşımda faydalanma sorunu, şehir mimarisinin yaşlılara uygunsuzluğu gibi pek çok konu var hazırlıklı olmadığımız. Ne yapacağız bizler, nerelere sığınacağız yaşlılığımızda...? Doğrusunu isterseniz o "yılan' ifadesi bir buz kütlesi gibi çarptı yüzüme, insanın evlatlarından bu şekilde laflar işitmesi ne acı bir şey, hele ki yaşlılığında, güçsüzlüğünde, çekingen olduğu günlerde...
Videodaki bir başka gariplikse, nenesine "yılan' diye seslenen kızın, nenesine olan aşırı benzerliğiydi. "Men dakka dukka' derler, yani çalma kapımı, çalarlar kapını... Bugün sen yılan dedin büyüklerine, yarın da sana 'yılan'ı layık gören çıkar elbet...
Yahu, bir de böyle insanlar evleniyorlar, ne evlenmeye ne evlat dünyaya getirmeye ehliyeti var oysa, Allah'ım encamımızı hayreyle, ne olur...