Suriye'nin yeni lideri Ahmed el-Şara, Fransa'ya gitti. Macron'la buluşması Suriye'nin dünya sistemine entegre olma sürecinde önemli bir fotoğraf.
Avrupa'ya ilk kez ziyaret gerçekleştiren Şara, Batılı ülkelerle ilişkilerini genişletme çabaları kapsamında temaslarını genişletiyor. Ahmed el-Şara, Suriye'nin yeniden inşası ve yaptırımların kaldırılması için dünya sistemine dahil olmak zorunda olduğunu iyi biliyor.
İsrail, geçen hafta Suriye'nin bazı bölgelerine hava saldırıları düzenleyerek, ülkedeki Dürzi topluluğu hükümet yanlısı silahlı grupların saldırılarından korumak amacıyla bu saldırıları gerçekleştirdiğini açıklamıştı. Oysa İsrail'in Suriye'yi dört parçaya bölmek istediğini biliyoruz.
Fransa'da konuşan Şara, "İsrail ile müzakereler konusunda, durumun kontrolden çıkmaması için arabulucular üzerinden dolaylı görüşmeler yapılıyor" derken bu süreçteki arabulucu aktörleri açıklamadı.
Macron, Suriye'nin ekonomisini canlandırmak için AB ve ABD'ye yaptırımları kaldırması için baskı yapacağını söyledi. Macron ayrıca, Orta Doğu ve Avrupa'nın güvenliğini tehdit eden terörist gruplarla mücadele etmek için ABD ve uluslararası güçlerin Suriye'deki varlığını sürdürmesi çağrısında bulundu.
Fransa'nın tutumunu Macron döneminde farklı meselelerde de görmüştük. Doğu Akdeniz'de etkin olmak Paris'te öne çıkıyor. Lazkiye limanının işletmesini alan Fransızlar limanın kapasitesini genişletmek için 230 milyon euro yatırım yapacak. Bölgede Beyrut limanının patlatıldığını düşündüğünüzde Lazkiye'nin önemi daha iyi anlaşılıyor.
Paris ziyareti, AB nezdinde Suriye'nin yeni yönetimiyle ilişki kurma isteğini test etmek için önemli. Suriye'nin petrol, gaz ve elektrik sektörlerini hedef alan yaptırımları ve havacılık, ulaştırma ve bankacılık kısıtlamalarını askıya alan yaptırımları hafiflettiğini biliyoruz. AB içinde bu konuda bir bütünlük olmasa da yine de BM sisteminin beşlisinde biri olan Fransa'nın tutumu Suriye'nin geleceği için kritik.
Macron, Suriye hapishanelerindeki 120 Fransız DEAŞ militanının ülkesine dönmesinden de endişeli. Hapishanedeki militanların dışında 1500 civarında Fransız vatandaşının da akıbeti belli değil.
Geçtiğimiz ay İngiltere, Suriye'nin birçok kuruluşuna ve resmi medya kuruluşlarına yönelik yaptırımları kaldırmıştı. Üstelik yeni Suriye yönetiminin Rusya ve Çin gibi aktörleri de yabana atmayacağı, diplomatik temasları diri tutacağı kanaati öne çıkıyor.
ABD yönetimi yeni Suriye liderliğini henüz resmen tanımadı ve HTS, ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanmaya devam ediyor. Esad yönetimine uygulanan yaptırımlar ise hâlâ yürürlükte. Ancak Vaşington geçtiğimiz aylarda bazı kısıtlamaları hafifletti. ABD Hazine Bakanlığı, Suriye hükümetiyle bazı enerji satışları ve ilgili transferler dahil olmak üzere belirli işlemleri altı ay süreyle izin veren genel bir lisans yayınlamıştı.
Suriye'de yeni düzenin tesisi ve istikrarın başat aktörü Türkiye. Bu gerçeği bütün aktörler gayet iyi biliyorlar. Ülkenin enerjiden sağlığa, telekomünikasyondan güvenliğe kadar çeşitli partnerlere ihtiyacı var ancak başat aktörün Ankara olduğu gayet net.
Esas hikâye Trump-Erdoğan görüşmesinde ortaya çıkacak. İsrail'in parçalamaya çalıştığı Suriye'yi Erdoğan ve Körfez ülkeleri tek parça tutmak istiyor. Trump, bu denklemi Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de olup bitenlerle tartmak zorunda.
Rusya, Çin ve İran'ı gündeminde tutan Trump'ın Ankara'nın bölgedeki hassasiyetlerini anlayacağını ve Erdoğan liderliğinin bölgede neye karşılık geldiğini gayet iyi bildiğini söyleyebiliriz.