Özgür Özel'i epeydir yazılarımda Özel Özgür olarak yazıyorum.
Bunun da sebebi Özgür Özel'in özel bir görevle partinin başına getirilmesi ve kendisinin de bu misyonu devam ettirmesidir.
Şimdi akıllara bu misyonda neyin nesi sorusu takılacaktır.
İlerleyen satırlarda açıklayacağım ama açıklamadan önce CHP'nin yakın geçmişini kısaca hatırlayalım.
Kendileri Çaldı Kendileri Oynadı...
Cumhuriyet Halk Partisinde Kemal Kılıçdaroğlu gidip yerine Özgür Özel geldiğinde adeta bayram havası estirildi.
Bu CHP içinde çok büyük bir değişim, çok büyük bir kırılmaymış gibi lanse edildi.
Böylesi düşünen ve davrananlara boşa sevinmeyin bu değişikliğin hiçbir anlamı yok, bu değişiklik hiçbir şey değiştirmeyecek diye tavsiyelerde bulunmuştum.
Neden diye soranlara da hep şu açıklamayı yaptım.
Sorun Liderde Değil...
Cumhuriyet Halk Partisinin ihtiyacı lider değişikliği değil, partinin ihtiyacı ideoloji değişikliği, fikir değişikliği.
Peki nereden çıktı bu ihtiyaç?
Malum, Cumhuriyet Halk Partisine Kemal Kılıçdaroğlu eli ile büyük bir operasyon yapılmıştır.
Parti Kılıçdaroğlu döneminde yeniden dizayn edilmiş, Atatürkçü kadrolar partiden bir bir uzaklaştırılmış, partinin halkçılıkla, milliyetçilikle en ufak ilgisi kalmamış, parti Atatürk ilkelerinden tamamen sapmış ve savrulmuştur.
Kılıçdaroğlu'nun gitmesi yerine Özel Özgür'ün gelmesi ile bu durumda herhangi bir değişiklik olmuş mudur?
Hayır...
Duyduk Duymadık Demeyin...
Anlamayanlara, anlamak istemeyenlere bir kez daha duyuralım.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerine Özel Özgür'ün gelmesi ile CHP içerisinde hiçbir şey değişmemiştir ve bu yönetimle de, bu kafayla da asla değişmeyecektir.
Son günlerde partide yaşananlar benim bu tespitimi destekleyen en önemli delillerdendir.
Örnekleyelim...
Amaç Aynı...
Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığı döneminde, Özel Özgür'ün oturduğu koltukta oturur iken halkı sokağa dökmek için birçok provokasyona imza atmış, kurumları basmaya kalkmış, adalet yürüyüşleri maskelemesiyle insanları sokağa dökmeye çalışmıştır.
Bugün onun yarım bıraktığı işleri Özel Özgür tamamlamaya çalışmaktadır.
Baktığınızda iki başkan kanlı bıçaklı bir mücadele içindedir. Görünen manzara budur. Ama ilginçtir aralarındaki kavga diz boyu iken iki başkanın aynı amaca hizmet ettiğini bu konuda aralarında görünmez bir eylem birliği olduğunu görürsünüz.
Riskli İşler...
Bu tür işler, sokağa davet, sokak eylemleri son derece riskli ve bir o kadar da tehlikeli işlerdir.
Bunu söyleyen, bu önemli tespiti yapan ben değilim.
Son derece doğru olan bu tespiti yapan Özel Özgür'ün ta kendisidir.
Yaptığı çağrının son derece riskli bir çağrı olduğunu kendisi kabul etti ve katıldığı bir televizyon programında da bunu itiraf etti.
İşin doğrusu da budur.
Türkiye gibi bir ülkede, geçilen bu kritik süreçte böylesi bir çağrı karşılık bulduğu takdirde ülkeyi ateşe atarsınız.
Kritik Soru...
O halde hep birlikte Özel Özgür ile ilgili şu kritik soruyu kendimize soralım.
Bir parti başkanı, ana muhalefet partisinin başkanı böylesi bir kumarı neden oynar?
Bir genel başkan ülkesini ve partisini gözünü kırpmadan neden riske atar?
Bu soruların doğru cevabı sizi başka bir aleme sürükler.
Bu arada neden yazıda Özel Özgür için sürekli "parti başkanı" kelimelerini kullandığımı, neden ısrarla "parti lideri" demediğimi merak etmişinizdir.
Hemen merakınızı gidereyim bunu bilerek yaptım çünkü liderlik bambaşka bir şey...