Aylardır "ihtiyatlı iyimserliğin" hakim olduğu Ankara'da havaya -PKK'nın sınır ötesine çekilme kararıyla beraber- bir tutam daha "memnuniyet" eklendi.
Dünya üzerindeki benzer etnik temelli ayrılıkçı terör örgütlerinin tasfiye süreçleri –ki çeşitli sebeplerle PKK hiç birine benzemiyor- büyük iniş çıkışlarla on yıllara yayılmışken Türkiye'de son süreç sene-i devriyesini yeni tamamlamışken pek çok kritik aşamayı aşmayı başardı.
Kervan yolda düzülmedi. Olayların sırası iyi planlamayla, oluş hızı "tarlanın çok önceden sürülmesiyle" alakalı.
BAHÇELİ'NİN ÇAĞRISI NEYİN HABERCİSİ?
Geçen yıl kimsenin beklemediği bir anda -15 Ekim'de- MHP lideri Bahçeli'nin Türkiye'deki en köklü Türk milliyetçilerinin karşısına çıkarak terörist başı Öcalan'a atıfla "Türkiye'ye getirilirken 'her türlü hizmete hazırım' diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin" demişti.
Bir hafta sonra 22 Ekim'de de Öcalan'ın gerekirse TBMM'ye gelerek "örgütün lağvedildiğini ilan etmesini" önermişti.
Büyük şok yaşandı. Siyaset çalkalandı, siyaset bilimciler yorumlamakta zorlandı.
Ben bu çıkışın "haberci" olduğunu düşünüyor "kontrollü planlı çok büyük bir şey geliyor" diyerek merakla bekliyordum.
SURİYE'DE DEVRİM, PKK TESLİM
Haber Suriye'den geldi. 8 Aralık'ta Esed rejimi yıkıldı, Suriye devrimi gerçekleşti.
27 Şubat'ta ise Öcalan, PKK'ya "silah bırak, örgütü feshet" talimatı verdi.
Devamı böylece geldi. 5-7 Mayıs'ta fesih kararı alındı; 11 Temmuzda silahlar yakıldı.
Tüm bunlar olurken Meclis görüşmeleri aklıselimle tamamlanan "Terörsüz Türkiye Komisyonu" hazır edilmişti. 5 ağustosta ilk kez toplanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yüzde 96'sını temsil eden Komisyon yaz boyu çalıştı. Siyasi elitizm sorununu aşacak şekilde toplumun her kesimiyle buluştu, nabız tuttu, talepleri dinledi.
Komisyonun rapor hazırlayarak önerilerini TBMM'ye ve kamuoyuna sunması bekleniyordu ama PKK cenahından bir adım atılması beklentisi daha yüksekti doğrusu.
Kaynaklarımız Irak'ta işlerin Türkiye'nin çizdiği rotada gittiğini doğruluyor. Bir süredir terör örgütünün Sincar bölgesinden çekildiğini, Mehmetçiğin ve MİT'in bölgedeki mağaralarda hakimiyeti sağladığını duyuyoruz.
Lakin Suriye'de beklenen entegrasyon gerçekleşmediği, YPG-SDG'nin İsrail'e güvenerek "federasyon" arayışını sürdürdüğünü ama Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra umudunu yitirerek uzlaşma arayışına girdiğini anlıyorduk.
Doğrusu ben de pek çokları gibi Suriye'den haber bekliyordum.
Ama haber PKK'dan geldi; Türkiye'den çekildiğini duyurdu.
50-60 TERÖRİSTİN ÇIKMASI DEĞİL ÇIKIŞ KARARI ÖNEMLİ
Operasyon yeteneği kalmamış, burnunu bulunduğu inden çıkaramayan 50-60 civarı PKK'lı olduğu söyleniyordu epeydir güvenlik kaynaklarınca. İlanın yapıldığı basın toplantısındaki teröristlerden 30'u Türkiye mahreçliymiş meğer. 15 kadın, 15 erkek terörist bu ilan için sınır ötesine çıkarak içerideki terörist sayısını yarı yarıya düşürmüş anlaşılan.
Öte yandan PKK açısından bu açıklama ilk değil. 1999 ve 2013 süreçlerinde sınır ötesine çıkacağını ilan etmiş ama sözünü tutmamıştı terör örgütü. 1999'da Öcalan'ın çağrısını güvenli bulmadıkları (tutukluluğunu bahane etmişlerdi) 2013 sürecinde ise Suriye'de bağımsız devlet kuracakları hayaliyle evdeki süreci bozmuşlardı.
Bugün durum çok farklı. Türkiye hiç olmadığı kadar güçlü, kararlı ve başarılı. Terörle ve teröristle mücadele kadar terörün kaynağını kurutma, terör finansörlerinin elini kolunu kırma, gözünü korkutma ve vatandaşıyla hemhal olmak konusunda da sonuç alıcı.
TÜRKİYE SORUNU KANSIZ ÇÖZMEK İSTEDİ
Tam da bu nedenle Türkiye sahaya ve masaya hakim olduğu için PKK açısından kendini feshetmenin, silah bırakmanın alternatifi yoktu. Alternatifi yok olmaktı.
Lakin yine de şu daha önemli: Türkiye sorunu kansız çözmek istedi.
O açıdan PKK'dan kalanların sınır ötesine çıkmasını hafife almak, tiyatro, şov vesaire demek süreci ve hedefi anlamamak demek. Olan şeyin Türkiye'nin çizdiği rotayı takip olduğunu görmek gerek.
Öte yandan feshedilmiş, kendi kendini kapattığını, anlam ve gerek yitimine uğradığını ilan etmiş, sembolik de olsa silahlarını yakmış bir terör örgütünden geriye kalan silahlı insanların arafta, boşlukta, askıda kaldığını da görmek gerek.
Sürecin sonraki aşamaları onlara yönelik olacak zaten.