Nedim Şener’in Hürriyet’teki yazısından öğrendim.
Meğer FETÖ ile mücadelenin simge isimlerinden Cihat Yaycı  Paşa hakkında inceleme/soruşturma açılmış...
Cihat Paşa adeta emekliliğe zorlanıyormuş...
Şayet bu iddia doğruysa durum vahim demektir.
Tanımayanlar var mıdır sanmıyorum.
Gene de hatırlatayım.
Cihat Yaycı Paşa Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı.
FETÖMETRE’nin mucidi.
Cumhurbaşkanımızın Libya Hükümeti ile yapılan deniz yetki alanlarının  sınırlandırılması antlaşması bahsinde bizzat adını anarak katkılarından dolayı  övdüğü bir komutanımız.
Aslında “Mavi Vatan” olarak adlandırdığı Akdeniz’deki bu  tarihi sürecin mimarı.
Bu yüzden Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından  her Allah’ın günü hedef tahtasına oturtulan biri.
Her gün ve her saat FETÖ’nün açık ve gizli hesapları  üzerinden ahlaksızca itibar suikastına tabi tutulan bu değerli komutanımız  Yüksek Askeri Şura’da terfi alamayınca FETÖ’cüler bayram etmişti.
FETÖ ile mücadelenin simge isimlerinden biri olan Cihat  Yaycı bu özelliği dolayısıyla milletimizin de yakından tanıyıp sevdiği biri.
Medyadaki FETÖ ve “Mavi Vatan” tartışmalarında haliyle  gündemde olan bir isim.
Bu kadar çok tanınıyor olması, dahası ve en önemlisi bizzat  Cumhurbaşkanımız tarafında tarihi önemde bir antlaşmada adının zikredilmiş  olması görünen o ki içerden birilerini de rahatsız etmişe benziyor.
Ordu geleneği, hiyerarşi ve disiplin gibi gerekçelerin bu  olayla irtibatlandırılmasına asla anlam veremem.
Ne yani Cihat Paşa’nın bu özellikleri dolayısıyla temayüz  edip millet tarafından sevilmesi veya FETÖ’cüler tarafından tam bir nefret  objesine dönüştürülmesi kendi kabahati midir?
FETÖ’cü trol ordusu tarafından her anlamda itibar suikastına  uğrayan bir komutanımıza bizim millet olarak sahip çıkmamız veya siyasal  iktidarımızın bu isme değer atfetmesi şayet birilerini rahatsız ediyorsa  bilinsin ki bu durum bizi ziyadesiyle rahatsız eder.
FETÖ’CÜLERİ SEVİNDİRENLERİ KENDİMİZDEN BİLMEYİZ
Soruyorum:
Cihat Yaycı Paşa’nın mecburiyet tahtında emekliye ayrılması  en çok kimi sevindirir?
Pek tabii başta FETÖ’cüleri...
Sonra Yunanistan ve Rum Yönetimi başta olmak üzere onlarla  ittifak halinde olan ülkeleri...
Peki soruyorum:
Cihat Yaycı Paşaya şayet emekli olmanın dışında bir seçenek  bırakılmazsa bundan sonra kim FETÖ ile ön cephede vuruşmaya cesaret edebilir.
“Cihat Paşa’nın başına bu geldiyse oturayım oturduğum yerde,  bana ne FETÖ’den!” diyenlerin sayısı çoğalmaz mı?
Üzülerek gördüğüm gerçek şu:
FETÖ ile mücadelede simgeleşen isimlere karşı FETÖ’nün trol  orduları tarafından kişilik katli yapılıyor.
Her türlü yalan ve iftira onların üzerine boca ediliyor.
Sonra içimizden birileri tarafından bu FETÖ menşeli iddialar  farklı yollarla içimizde tedavüle sokuluyor.
Ve bir dosya halinde siyasi iktidara sunuluyor.
Dolayısıyla FETÖ’cülerin yok etmek istedikleri isimler,  içimizden birileri marifetiyle ya etkisizleştiriliyor ya da itibar suikastıyla  imha ediliyor.
Sonuçta kazanan FETÖ oluyor.
FETÖ ile mücadele etmek isteyenlerin gözü korkutuluyor.
“Benim de başıma aynı şey gelir/getirilir!” düşüncesi FETÖ  ile mücadeleyi zaafa uğratıyor.
O yüzden Nedim Şener’in yazısını okuduğumda çok hayıflandım.
KAHRAMANLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM
İnşallah Cihat Paşa için iddia edilenlerin bir teki doğru  değildir.
Şayet doğruysa biz de kalemimizi kırıp evimize çekilelim...
Söylemek bile gereksiz: Mesele Cihat Paşa’nın şahsı  değildir. Mesele, onun şahsında FETÖ’cüleri sevindirecek bir duruş  sergilenmesidir.
FETÖ ile mücadele denildiğinde akla gelen az sayıdaki  isimlerin harcanmasına göz yumacaksak ve en kötüsü o isimleri harcamak  isteyenlere dur demeyeceksek kendi ipimizi kendimiz çekiyoruz demektir.
Yarın eyvah dediğimizde iş işten geçmiş olur, vesselam...