6 gün süren katliam  molasının ardından Gazze kasabı Netanyahu katliama kaldığı yerden devam etmeye  başladı. 
ABD'den gelen "insanı  aranın uzamasını destekliyoruz ama kalıcı ateşkesi desteklemiyoruz" açıklamasından  da aldığı cesaretle İsrail, kuzeydeki soykırımı güneyde de devam ettiriyor. 
Dünya kamuoyu ayakta.  Soykırımı destekleyen siyasilere tepki her geçen gün büyüyor. Dünya  başkentlerinde kitlesel protestolar yapılıyor ama tüm bunlara rağmen İsrail,  çocuk katliamına devam ediyor. 
"Ne kadar kısa sürede  ne kadar çok çocuk katledilebilir?" İsrail her gün kendi rekorunu egale ediyor.  Netanyahu ile yarışabilecek kimse yok. 
Netanyahu, 'Holokost'un  mucidi Hitler'le yarışıyor. 
*****    
Öyle korkunç şeylere  tanıklık ediyoruz ki Filistinli çocuklardan başka hiçbir şey için kalem  oynatmak gelmiyor insanın içinden. 
Gazze'de yaşanan  vahşetin görüntülerini izledikten sonra dönüp kendi çocuklarımıza sarılamıyoruz.  
Yüzümüz yok  evlatlarımızın yüzüne bakmaya. 
Bir şeker ambalajı  gibi kefenlenmiş bebekleri seyredip akşam yemeğine oturuyoruz ama. 
Bombalanan  hastanelerde kuvözlerde yeni doğan bebeklerin ölüme terkedilmiş ve çürümüş  bedenlerini bir filmde izlesek yönetmenin hayal dünyasına küfrederiz. Gerçek  hayatta olmayacak kötülükleri insanın zihnine taşıdığı için "psikopat, ruh  hastası, sapık" falan deriz. 
Çok muhtemelen  sakıncalı içerik olarak değerlendirilir ve sansürlenir. İsrail sayesinde  sansürsüz şekilde ne kadar vahşet varsa tanık olduk, izledik. 
Artık görmemiş,  izlememiş, tanık olmamış gibi yapamayız. 
Yaparsak kör oluruz, elimiz  kuruz, dilimiz tutulur. 
Şahidi olduğumuz bu  büyük katliam, İsrail ve ABD işbirliği ile işlenen bu insanlık suçu karşısında  hayatımıza eskisi gibi devam edersek şayet daha büyüğüne, daha korkuncuna, daha  yıkıcısına davetiye çıkarmış olacağız. Çünkü amansız katliamı durdurabilecek  tek şey vicdanlı insanların haykırışı. Filistin'in başka kimsesi yok!  
*******
Öncelikle gücümüzün  farkına varmalıyız. Asla kurmamamız gereken cümle; "Elimizden bir şey  gelmiyor." 
Hayır! Elimizden çok  şey geliyor. 
Gazze direnişi bir  milat, Gazze direnişi bir diriliş muştusu, buna yürekten inanalım. 
Evvela şunu bilelim;  Filistin'e destek adına kurduğumuz her cümle, attığımız her taş, almadığımız  her marka önce kendimiz için. Tarihin bu anında, dünya tarihi içinde belki  okyanusta damla olacak bir zaman diliminde durduğumuz yer bizi insan kılacak. 
Öyle bir an ki bu,  dünyadaki tüm vicdanlarını birbiriyle kaynaştırabilme imkânı sunuyor. 
Dindar ya da seküler  bir Yahudi ile Siyonist işgale ve katliama karşı aynı cümleleri kurabiliyoruz. 
*****
Kötülüğün bu kadar  çıplak olduğu zamanlar azdır. Kötülük çıplaklaştıkça iyiliği çoğaltır. Bugün dünyanın  vicdanlı insanları ile birlikte Filistin halkının haklı davasına omuz  veriyoruz. Siyonist işgal ve katliama karşı çıkarak esasen kendimiz için de bir  şey yapıyoruz. 
Çoğu zaman çoğu şey  için beyaz ve kara yoktur, gri alan çoktur. Ama bu öyle değil, iyilik ve  kötülüğün bu kadar net şekilde karşı karşıya geldiği az örnek vardır. İsrail'in  Filistin'de işgalci olduğu, işgalini sürdürebilmek için çocukları dahi dünyanın  gözü önünde katletmekten çekinmediği, tüm uluslararası sözleşmeleri ihlal  ettiği, tüm savaş suçlarını işlediği ve aleni biçimde soykırım uyguladığı  ortada. Bizim için gri alan yok. Ve bu öyle bir şey ki Filistin'e desteğimizi  alenileştirmediğimiz müddetçe İsrail'in katliamını desteklemiş oluyoruz. 
Hareketsiz kaldığımız  her an, yapabileceğimiz en küçük şeyi yapmaktan erindiğimiz her durumda  İsrail'i zulmüne destek oluyoruz. Çünkü işgal ve katliam devam ediyor. 
İsrail'i kimse  bombalamayacak. İsrail'i durduracak tek güç kamuoyu vicdanı. Sokağın sesi. Sen,  ben, biz yani. 
Ümitsizlik yok, ümitsizlik  haram! 
Filistin'deki çocuklar  bile ümitsiz değilken.