Gençliğimizde örnek aldığımız, yollarımızı aydınlatan öncülerimizden Dr. Gülsen Ataseven ablamızın hayatını, ilham alınacak başlıklarla yazmış Ayşe Pehlivan kardeşimiz. Her ikisine de sağlık sıhhat duaları ederim.
Gülsen Hanımı 80'lerin son yarısından itibaren tanıyorum, üniversiteli günlerimden. Her şeyden evvel başörtülü bir hekim olmasıyla Dr. Aişe Hümeyra Ökten'in devamı gibiydi... Yine başı örtülü bir eczacı olan rahmetli Fevziye Nuroğlu hanımla birlikte, genç kızlık hayallerimizi süsleyen iki idealist hanımdı onlar...
Arkadaşlarımdan bazıları kuruluşuna Gülsen Ablamızın öncülük ettiği Hanımlar İlim ve Kültür Derneği'nin kız yurdunda kalırlardı. Haseki'de, harika bir medreseydi burası, orta kısmındaki bahçede güllerin arasında yaptığımız kahvaltıları, Ramazan akşamlarında bizleri de davet ettikleri iftarları ve elbette dinlediğimiz bazen ilmi ve aktüel, bazense mesleki sohbetleri hiç unutamam...
Gülsen Hanım, sadece hekimliği ile değil, cemiyette öncülüğünü yaparak örnek olduğu gönüllülük faaliyetleriyle temayüz eder. İlk başlarda toplumsallık vasfını haiz çalışmaları, ardından ulusallık ve uluslararasılık vasıflarını da kazanır. Hayatını bir laboratuvar gibi inceleme imkanı veren bu kitabın her sayfası için Ayşe Pehlivan'a çok teşekkür ediyorum. Çünkü gerçekten ibret alınacak bir gayret ve irade modeli sunuyor bu kapsamlı portre çalışmasında.
Bu bağlamda kitabın '11T' başlıklı bölümünde, Gülsen Ataseven'in çalışma sistemi hakkında çok değerli bir şablon çıkartmış: Önce diyor Gülsen Hanım, tetkik, tespit, tasar ve tedbir düşünülür... Daha sonra diyor; tatbik ve takip gelir... Ardından; tamamlama, teşekkür, takdir, tekrarlama gelir... En sonunda ise muhakkak ki tevekkül kuşanılacaktır diyor. Bu kısa özet, aslında onun hayat nizamı, hayatı yaşama biçimi...
Hatta öyle ki; bir taziye için ziyaretine gittiğimizde, neler yaptığımızı sorduktan sonra, bu çalışmalarınızı hemen projelendirelim, zayi olmasın diye başlamış ve bir sürü başlık zikretmişti, yapılması gereken işler babında... O üzüntüsü arasında gözyaşlarını mendiliyle silip, biz gençlerin çalışmalarına yön ve ilham verme işine girişmişti. Bunu hiç unutamam... Ona dikkatle ve hayret ederek baktığımı görünce de; ''Sibel'ciğim, boş durursak hayat ve üzüntüler o kadar ağırdır ki bizi çökertirler, ye's bizde yasaktır, öyleyse her anımızda ümmet için, insanlık için, toplumumuzun hayrına ne varsa çalışmak ve çalışanları desteklemek en güzelidir, en doğrusudur...' Demişti. Çalışmak ve gayret halen onun hayat felsefesidir.
Gülsen Ataseven deyip de eşi Dr. Asaf Ataseven beyefendiyi zikretmemek de olmaz. Hayatında hep doğruyu söyleyen, muhtaçlardan hiçbir şeyi esirgemeyen, izin almadan tatile gitmeden hastalarına şefkatle bakan, ömrünü hizmete vakfeylemiş bir tıp cevheriydi hocamız. 1960 darbesi sonrasında ülkeyi sıkıyönetim esaslarına göre idare edenlerin gadrine uğramış, namaz kıldığı şikayet olunduğu için hastanedeki görevine son verilmiş, ama açtığı davalarla Cerrahpaşa'ya ancak 1970'te geri dönebilmiş bir profesör. Bezmialem Valide Sultan Vakfıyesini, Vakıf Gureba Hastanesini, Bezmialem Tıp Fakültesini nice bin bir emekle ortaya çıkartan bir ekol kurucusuydu Asaf Hocamız...
Onlar, karı-koca gönüllük işini severek üstlenmiş kişiler olarak adlandırılsalar da öyle zannederim ki onlar, yüce Allah'ın da seçtiği güzel kullardır...
Dr. Gülsen Ataseven'in bir diğer özelliği de her yaştan gönül eriyle amaçlarda, gayretlerde rahatlıkla buluşabilmesidir. 17 Ağustos deprem felaketinde örgütlediği yardım konvoylarına bizler de katılmıştık işittiğimiz gibi... 1992'de başlayan Bosna soykırımında aldığı büyük gönüllülük ve destek rolü de gıptayla anılacak cinstendir. Özellikle bu sayfaları, Gazze'deki soykırım faciası da gündemimizdeyken dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü burada en fazla dikkatimi çeken şey; Gülsen Hanım'ın hiçbir kompleks duygusu taşımadan farklı dünya görüşündeki yazarlar, akademisyenler, gazetecilerle kurduğu seviyeli diyaloglardır. Günümüzde 'karşı taraf'la bu kadar düzeyli bir ilişki kurmanın imkanı kalmamıştır nerdeyse veya bizler başarısız kaldık bu işlere, tam emin değilim ve bu bir başka yazının konusudur belki de...
Dr. Gülsen Ataseven ile ilgili kitapta 1960'tan günümüze mütedeyyin kesimin kadınlarının sosyal hayatta yer alış biçimleri, kurdukları sosyal gruplar, kadınlara dair sivil toplum çalışmalarının haritası da var...
Ayşecim, özlenen annesin sen, ellerine sağlık. Kitabı bana getiren Hemşire Fatma Erdoğan kardeşim iyi ki vesile oldunuz... Ve sevgili Gülsen Ataseven ablacığım, siz kalplerimizin de doktoru oldunuz hep, sağlık sıhhat dilerim...