Londra’da kanser tedavisi görürken evvelki gün hayata vedâ eden Begüm Gülsüm Nevaz hanım dün Pakistan- Lahor’da büyük kitlelerin katılımıyla defnedildi. O, Pakistan’ın son 25 yılının en etkili siyasetçilerden olan Muhammed Nevaz Şerif’in 45 yıllık refikasıydı.
Yargı gücüyle bir kez daha girdiği mücadele sonunda Yüksek Mahkeme tarafından geçen sene başbakanlıktan azledilen Nevaz Şerif hapiste; 46 yıllık hanımı da mezarda şimdi..
Siyaset, Pakistan’da da zor zanaat..
***
Pakistan’da üç ay kadar önce yapılan seçimden birinci çıkan ‘Pakistan Adâlet Hareketi’, Meclis’te de Pakistan Halk Partisi’nin de desteğiyle yeni hükûmeti kurdu ve İmran Khan da başbakan oldu. İmran Khan gibi, ‘çim hokeyi’ olarak da bilinen kriket oyununda dünya şampiyonu olmasından başka bir özelliği olmayan birinin, resmî adı Pakistan İslam Cumhuriyeti olan bir devletin yönetim mekanizmasının başına geçeceği beklenmezdi.
İmrân Khan’ın kitlelere verdiği tek mesaj ise yolsuzlukla mücadele.. Başarılı olması ise çok zor gözüküyor.. Çünkü, 200 milyonluk dev bir nüfusa sahip ülkede, vergi verenler nüfusun sadece yüzde 1’ini oluşturuyor.. Bu da sosyal düzenin ne kadar çarpık olduğunu göstermeye yeter..
***
Onmilyonlarca Müslüman, Hindistan’dan ayrılıp, -Osmanlı’nın tarihe karışmasından 30 sene sonralarda-, bir ‘İslam Devleti’ kurmak hayaliyle ne çetin mücadeleler vermişlerdi. Ama o mücadelenin lideri olan Muhammed Ali Jinnah’ın, Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk kuruluş günü olan14 Ağustos 1947’de Kurucu Meclis’te yaptığı konuşmanın Pakistan’da yayınlanması 30 yıl yasaktı. Çünkü Jinnah, ‘Laik bir uygulama yapacaklarını’ söylemişti.
Jinnah’ın bir yıllık liderliği sonunda vefatından bugüne, en güçlü ‘parti’ konumunda olan, Pakistan Ordusu.. Ama birbirinden 2000 km. uzaklıkta, coğrafî açıdan iki parçadan oluşan devlet, henüz 25 yaşındayken, kanlı bir iç savaş sonunda bölünmüş ve Bengal Körfezi’nde, Bangladeş adında yeni bir devlet doğmuştu.
Ancaak, o bölünmeden sonra Başbakan olan Zülfiqaar Ali Butto, ‘devletin resmî adındaki ‘İslam’,isimden çıkarılmalıdır..’ deyince, milyonlar ‘Nizâm-ı Mustafa..’ (Peygamber nizâmı) şiarıyla sokaklara döküldü ve sonunda da Temmuz-1977’de General Muhammed Ziya-ul’Haqq, Butto’yu devirip milyonların dilindeki ‘Nizâm-ı Mustafa..’ şiarını bayrak edinerek iktidara geçti. Butto ise bir siyasî rakibini öldürtmek suçlamasıyla idâm edildi.
Butto’ya idâm hükmü veren mahkemenin başkanı Câvid İqbâl, (ki, Muhammed İqbâl’in oğludur) sonraları, ‘Pakistan ismen İslam cumhuriyeti’ydi; ama, bu, okumuş sınıflarla halk kesimleri arasında varılan bir zımnî anlaşmanın gereğiydi. Yoksa, zâten laikti.. Butto, sahneyi yıktı, kendisi altında kaldı..’ diyecekti, özetle..
***
Ziya-ul’Haqq, uçağına konulan bombanın patlamasıyla 1988’de hayata vedâ ettikten kısa süre sonra Z. Ali Butto’nun kızı Bînezir (Benazer)Butto iktidara geldi, ama, yolsuzluklar içinde boğuldu. Sonra Muhammed Nevaz Şerif iktidara geldi ve amma, o da Yargı gücüyle girdiği bir mücadelenin sonunda, General Perviz Müşerref tarafından bir askerî darbeyle devrilip idâma mahkûm edildi ve Suûdî’ye sürgüne gönderildi. Nevaz Şerif ülkesine 9 yıl sonra döndü ve seçimlere girdi. Ama, seçim kampanyasının son gününde, rakibi Bînezir Butto bombalı bir saldırı sonunda hayatını kaybedince seçimi Butto’nun partisi kazandı. Ama, birkaç sene sonra, bir seçim sonunda Nevaz Şerif tekrar iktidara geldi.
Ve şimdi ise Yargı gücüyle girdiği bir mücadeleden yenik çıkan Nevaz Şerif yine hapiste; yolsuzluk suçlamasıyla..
***
Evet, siyaset Pakistan’da da çok çetin bir iş ve güzel ideallerle çıkılan yolculuktan geride ne kaldı; düşünmeye değer..