Konu, seçim eşiğinde havayı ısıtmak ve seçmen kitlelerinin sandığa gitmesini teşvik etmek için geliştirilmiş bir taktik olarak anlaşılıp, nicelerince hafife alındı; ‘Türkiye’nin bekaa meselesi mi varmış, nereden çıkarıyorsunuz bunu yahu?’ diyenler çıktı.
‘Fakir’ ise konuya sadece Türkiye üzerinden bakmamak gerektiğini, Müslüman coğrafyalar ve hele de Ortadoğu Müslüman dünyası üzerinde, başta Amerika ve Rusya olmak üzere (ve elbette hepsinin de İsrail rejiminin tehlikeye atılmaması ve elinin daha bir açık hale gelmesini sağlayacak tedbirlerle) bütün emperial güçlerin hazırladıkları ve giderek daha bir yaklaşmakta olan bir oyuna dikkati çekmek için, kamuoyuna dikkatlice yansıtıldığını düşünüyordu. Gelişmelerle bu kanaati daha bir güçlendirdi..
***
Müslüman dünyasında, özellikle de bu dünyanın en hassas noktaları durumundaki Ortadoğu coğrafyasında sergilenen manzara, 100 yıl önce Osmanlı’nın sahneden silinmesiyle oluşturulan yeni ülkeler ve sınırlarda, emperial güçler diledikleri gibi at oynatmışlardı. Ama, artık o 100 yıllık ve sadece İngiliz emperyalizmine göre kurulmuş olan yapılar eskidi, başta USA olmak üzere bütün emperial güçlerin emellerine tam hizmet veremiyor.
Nitekim, bugün Amerika, Rusya ve diğer güçler bu coğrafya için yeni paylaşım planları yapıyorlar ama, bu planların hepsinin de asıl hedefi, sionist İsrail rejiminin varlığını garanti altına almak..
Tabiî, bu hedefe varmak isterken de Mısır, Suudî ve Birleşik Arap Emirliği (BAE) başta olmak üzere, her mel’aneti işlemeye hazır diğer kuklalar da devrede..
***
Libya’da General Halife Hafter’e döktürülen iç-savaş kanının sorumlusu da bu rejimler ve onları oynatanın da Amerikan emperyalizmi olduğunu anlamamak için kör olmak gerekir.. Trump, bu rejimlerin başında bulunanlara, ‘Bak kral! Biz olmasak, bir hafta dayanamaz, yıkılırsınız!’ dediğinde hepsi de sus-pus olmamışlar mıydı?
***
Kezâ, Sûdan’da bir hafta içinde Gen. Ömer el’Beşir’in 30 yıllık rejimini deviren Sav. Bakanı General Bin Avf’ın darbesinden 24 saat geçmeden bir başka generalin, Gen. Burhan’ın da Bin Avf’ı devirmesi ve hemen ardından da, Usa emperyalizminin bölgedeki en sâdık kulları olan Mısır, Suûdî ve BAE rejimlerinin yeni General’in iktidarını sevinçle kutlamaları ve yığınla her türlü yardıma hazır olduklarını açıklamaları sıradan bir gelişme miydi?
Aylardır Erdoğan düşmanlığının bayraktarlığına soyunan bu rejimlerin güdümlü medyalarının, Kızıldeniz’de Türkiye’ye kiralanan Sevakin adasıyla ilgili anlaşmayı işbu yeni General’e feshettirmek için devreye girmelerinin yarınlarda neler getireceği de bir ayrı konu..
***
Dahası, geçen sene Kudüs’ü, geçen ay Golan Tepeleri’ni sionist İsrail rejimine peşkeş çeken Trump’ın şimdilerde de Ürdün Nehri’nin batısındaki, ve işgal altındaki Filistin topraklarından Batı Şeria denilen bölgeyi de Netenyahu’ya seçim zaferi hediyesi olarak vermeye hazırlandığı gizli bir şey değil..
***
Bu arada Trump’ın İran İnkılap Muhafızları Ordusu, ‘Pasdaran’ı terör örgütü listesine almasından sonra, onun benzeri olarak Irak’ta da oluşturulan ‘Haşd-i Şa’bî’nin de Irak’ın resmî güvenlik gücü statüsünden çıkarılması için Irak rejimine baskıya başladığı da anlaşılıyor.
Arab Birliği eski Gen Sekr. Ve Mısır eski Dışbakanı Amr Mûsa’nın, geçenlerde, ‘Bu zamana kadar arap dünyası için en büyük tehlike olarak İran’ı gösteriyorduk, bu çerçeve değişmiştir, artık en büyük tehlike Türkiye’dir!’ demesinin kenarından teğet geçilemez.
Arap- İran kavgalarından sonra Arap-Türk, İran-Türkiye, Türk-Kürd, Kürd-Arap vs. gibi yeni boğuşma senaryoları ve yeni ülkeler icadı ve yeni sınırlar çizilmesi, emperial-şeytanî güçler için elbette tatlı planlardır ve bunlar olurken, Avrupa, Rusya ve başka hattâ güç odakları da iştahla yeni lokmalar beklemekteyken, Müslüman dünyasının ‘bekaa’ konusunun olmadığını nasıl söyleyebiliriz.