Amerikan Başkanı Trump, ABD'de bir TV kanalına verdiği mülâkatta, 'Cennet'e gitmek isterim' demiş, ama, bu konuda çok ümitli olmadığını da zımnen ifade ederek.. Annesinin Cennet'te olduğuna inandığını belirtmiş, babası için de o kadar ümidli konuşamamış ve kendisinin de 'iyi birisi olmadığını düşünenlerin bulunduğunu' işittiğine işaretle, -ne demekse-, 'totem (put) direğinin altında oturduğunu' hayal ettiğini de söylemiş.. Çünkü, onun gibi, 'megalomania' (kendisini herkesten büyük görmek şeklindeki) ruh hastalığına mübtelâ bir başka Amerikan Başkanı da var mıydı, bilmiyorum..
Ama, kendisinin bir 'savaş kahramanı' oluşunun Cennet'e gitmesinde müessir olacağını da eklemiş ve bunu söylerken, yanına 'Gazze kasabı, siyonist vampir' Netenyahu'yu almayı da ihmal etmemiş, onu da 'savaş kahramanı' ilân edip, 'evet, birlikte savaştık, o uçakları ben gönderdim..' demiş..
Onun bu sözlerinin yayınlandığı sitelerde yüzlerce yorumlar yazılmış, iğneli eleştiriler ve alaylarla.. Hattâ ünlü bir TV sunucusu, bazıları, Trump'ın 'Vietnam Savaşı'na gitmemek için yollar bulup askerlikten yırttığını ve şimdi de bir 'savaş kahramanı' oluşunu alay konusu yapmış..
Bir TV yorumcusu Yahudi ise, o alaylı yorumlara, "Gerçekten savaşa katılmamış birçok savaş kahramanı başkan var. Reagan, Sovyetler Birliği'ni yendi,". Truman "Savaş kahramanı, Mihver Devletleri'ni yendi. Savaş kahramanı.
Lincoln İç Savaş'ı kazandı. Savaş kahramanı.
Trump, İran'ın nükleer tesislerini ve onlarla birlikte gelen her şeyi yok etti. 41 ve 43 yaşındaki Bush, Clinton, Obama ve Biden bunu engelleyeceklerini söylediler ama başaramadılar. Trump, İran'ın Amerika Birleşik Devletleri'ne yönelik nükleer tehdidini anında durdurdu. Emri o verdi. O başkomutan. Savaş kahramanı." gibi savunma ve de avunma gerekçeleri sunarak, karşılık vermeye çalışmış..
Cumhuriyetçilerden eski bir temsilci olan Kizzinger ise "Açıkçası, görev yapmış birinin kendine savaş kahramanı demesi bile uygunsuz olur. Hiç askerlik yapmamış birinin bunu söylemesi ise, saçmalık!" demiş..
*
Bu konunun düşündürücü daha başka boyutları da var elbette.. Demek ki, Trump, 'Ölümden sonrası hayatın var olduğunu kabul ediyor.. En azından 'ateist değil..' Ama, bu onu kurtarır mı? Hani, Firavun'un da ölmeden önceki on anlarında, 'Ben, Mûsa'nın bildirdiği ilâh'a, Tanrı'ya inanıyorum..' demiş.. Ama, bu şekilde, kişinin dünya hayatındaki davranışlarında hiç bir etkisi olmayan inanca, 'Firavun imanı' denilmiştir.
Söz buraya gelmişken, 20 yıl öncelerde ölen Jean Gittan isimli bir Fransız filozof ve kardinalinin bir yazısında dile getirdiklerini özetle aktarmakta fayda var. O şöyle diyordu:
*Birgün, eski Fransa Başkanı Mitterand telefon etti ve 'üstad, bürondaysan, sana geleceğim dedi..'
Onun kanser hastası olduğunu bildiğim için, 'Mösyö Başkan, zahmet etmeyin, ben size geleyim..' dediysem de kabul etmedi ve geldi..
Biraz soluklandıktan sonra dedi ki:
'-Üstad, biliyor musun, benim şimdi, aslında kemoterapi seansı için doktorda olmam gerekiyor.. Ama, bedenimin acılarına tahammül edebiliyorum.. Ama, ruhumun acılarına tahammül edemiyor ve ancak seninle sohbetle o acıların hafifliyor.. Evet, öleceğimi biliyorum.. Ama, ölümden sonrası ne olacak? '
*Mösyö Başkan, sizi gençlik yıllarımızdan beri takip ediyoruz ve hep bir 'ateist' olduğunuzu düşünüyorduk.. Ama, şimdi söyledikleriniz, ölüm sonrası konuları müzakere etmeniz, beni şaşırtıyor..' dedim..
Mitterand dedi ki:
-Evet, Üstad, beni hep öyle bilirler.. Ama, 7 yaşımdan beri ben Tanrı inancını devamlı terk etmeye çalıştım, ama, Tanrı beni hiç terk etmedi!.'
*
Bu konu gerçekten de düşündürücüdür..
*
Yeri gelmişken bir de Mısırlı ünlü laik yazar ve Nâsır dönemimin Enformasyon Bakanı da olan (müteveffâ) Haseneyn Heykel bir hatırasını şöyle anlatıyordu; özetle:
'Bir gün Kahire'de, bir büyük otelin 30-40'ıncı katının terasından aşağıyı, Kahire'yi temaşa ediyoruz Başkan Nâsır'la, dakikalarca konuşmaksızın, aşağıdan gelen şehrin uğultularını dinliyoruz ve Nil sessizce akıyor..
Başkan Nâsır, bir ara bana sordu:
-'Heykel, Allah'a inanıyor musun?
Hiç beklemediğim bu sual karşısında , 'Bu konuda aynen sizin gibi düşünüyorum başkanım.' dedim.
Nâsır birkaç dakika sustu ve sonra,
'Ama, ölümden sonrası ne olacak' deyince, 'Bu konuda da aynen izin gibi düşünüyorum..' diye cevap verdim..
*
Ve insan oğlunun kendisini anlaması için sorması ve cevabını vermeye çalışması gereken en temel meselelerden birisi, 'Ben neyim ve niçin oldum- yaratıldım ve öldükten sonrası ne olacak?' suali..
Eski Sovyet Rusya liderlerinden Nikita Kruşçef de, 'Stalin'in ölüm yatağı, etrafında toplanmış Komunist Parti Yüksek Prezidyum üyeleri olarak, Stalin'in ölümünü gördüklerini anlattıktan sonra, 'Evet, Tanrı'mız ölmüştü ve hepimiz şaşırmıştık.. Tanrı ölür müydü?' der..
*
Benzer sahneler başka yerlerde de olmadı mı? Hattâ, 'Ona dinî cenaze töreni gerekmez, çünkü, o Tanrımızdır bizim ve onun başka Tanrı'ya ihtiyacı yoktur!.' dememiş miydi 'lider tapıcılığı'nın bağlıları?
Trump'ın da ölümü düşünmeye başlamış olmasının ona, 'firavun imanı' ötesinde bir mevki bahşetmesini , kazandırmasını isterdik; ama, bu gidişle, piramitler veya bazı resmî kabirler içinde mumyalı olarak yatanlardan farklı olmayacak..