8'inci ayını doldurmakta olan 'Rusya- Ukrayna' arasındaki savaş; Rusya'yı Kırım'a bağlayan Kerç-Kırım köprüsünde büyük patlamayla yeni merhaleye girdi. Putin'in, bu patlamayı, 'Ukrayna ajanlarınca yapılmış bir terör eylemi' diye niteleyip, Ukrayna başkenti Kiev'i füzelerle dövmesi üzerine yeniden tırmanışa geçen savaş, Putin'in, nükleer silâhlardan istifade edilebileceği ihtimalinin blöf sanılmaması gerektiğini hatırlatması, Amerikan Başkanı Biden'a 'Armageddon' benzetmesi yaptırdı.
Doğru... Putin'in, Kiev'i füzelerle dövmesi 'blöf' yapmadığının işareti sayılabilir, ama bunun, çılgın bir gücetaparlık ve megalomani (kendisini en büyük görme) saplantısından mı; yoksa, artık, savaşta kontrolü artık tamamen yitirmekte olduğuna dair korku ve çaresizliğinden mi kaynaklandığı bir ayrı konu. Ama Biden'ın da, konuyu Armageddon'la izah ederek, bugün için, tam bir çaresizlik içinde 'fatalist' bir beklentiden meded umduğu da söylenebilir.
*
Bu benzetme, hâfızalara, 1962'deki Küba Krizi'nde Kennedy- Kruşçev zıdlaşmasında bir nükleer savaşın eşiğine gelindiği ve 1985'lerde Lübnan'daki Amerikan ve Fransız güçlerine karşı dinamit yüklü kamyonlarla yapılan ve 250'den fazla Amerikan askerinin ölmesi üzerine, Amerikan askerlerinin Lübnan'dan apar-topar geri çekildiği günleri hatırlattı. Çünkü o zamanki Amerikan Başkanı Ronald Reagan, İsrail rejimi başbakanı İzak Şamir'e, 'Armageddon'a yaklaşıyoruz gaaliba.' demişti.
Aslında, bütün bu benzetmelerin temelini, 5-8 Ağustos 1945 günlerinde, Amerika tarafından Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan ve de beşer tarihini ilk iki atom bombasının, 300 bine yakın insanı bir anda kavurması şeklindeki korkunç manzara oluşturuyordu.
*
'Armageddon' terimi 'Judo-Chrétién'/Yahudi-Hristiyan inanç kültüründe, 'Kıyamet öncesi bir, İyiler'le Kötüler arası nihaî hesaplaşma ve boğuşma' mânâsında çok kullanılan bir kelime.
Bu 'Armageddon' terimiyle ve 'kıyamet savaşı' diye anılan- anlatılan nihaî kapışmanın, dünyayı büyük bir 'kaos'a sürükleyeceği ve hattâ bütünüyle yok edeceği korkusu, hurafelerle karışık olarak anlatılmaktadır.
'Armageddon Savaşı' söz konusu inanç kültürlerinde en yaygın olarak da, Yahudiler ve Evanjelikler bir yanda, diğer insanlar öteki tarafta, karşılıklı yapılacak bir savaştır. Bu savaş neticesinde Yahudiler ve Evanjelikler'in kazanıp, dünyaya hâkim olacaklarına bir inanç olarak bağlanılmaktadır. Yani, Evanjelik inancı taşımayan bütün Hristiyan toplumlar da, karşı tarafta yer almaktadır.
*
'Armageddon', esas olarak kesin zaferi anlatmak için dünya'nın eski düzeninin ortadan kalkacağına ilişkin güvenceyi perçinlemek amacıyla kullanılan bir terimdir. Ve Armageddon, İbranicede 'dağ' demek olan 'Har' kelimesiyle, 'Megiddo' dağındaki bir kasabanın adından gelmekte olup, geçmişte Megiddo'da yapılan her savaş daima bir tarafın tam zaferi ve diğer tarafın tam bir yenilgisi şeklinde gerçekleşmiştir, rivayetlere göre.
*
Tevrat'tan ayrı olarak, Yuhanna İncili'nin Vahiy bölümünde geçen 'Armageddon' anlatılırken, (meâlen) şöyle denilir:
'Ve gökte başka büyük ve acîb bir alâmet, kendilerinde yedi son belâ olan yedi melek gördüm. (...)Ve mâbedden yedi meleğe: Gidin ve Tanrı'nın gazabının yedi tasını yeryüzüne boşaltın, diyen büyük bir ses işittim.
(...) (Bu meleklerin ilk altısı ellerindeki tasların suyunu karalara, denizlere, ırmaklara, güneşe, canavarın tahtına ve Fırat Irmağına boşalttılar.)
(...) Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar olağanüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için, bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar. (...) Üç kötü ruh, kralları, Armageddon denilen yere topladılar. (...)Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, "Tamam!" dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, insanın yeryüzünde olduğundan beri, bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. (...) Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık 20 kg ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belâsı öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya isyan ettiler." (Vahiy, 15-16'ncı bölümlerden)
*
'Tevrat, Zebur ve İncil' rivayetlerinin bir arada toplandığı 'Kitab-ı Mukaddes'e göre, Armageddon eski düzenin sonu ve yeni düzenin başlangıcını oluşturan bir dönüm noktası olacak, 'Göklerdeki Kral (Mesih)' , Armageddon'dan sonra yeryüzünde 1000 yıl kral olarak hüküm sürecektir. Armageddon'dan sonra bir daha savaş olmayacak, tersine yeryüzünde tam bir barış ve güvenlik hüküm sürecektir.
Ancak, Yahudilerin beklediği 'Mesih' ile Hristiyanların 'Hz. İsâ' olarak tavsif ettikleri 'Mesih' çok farklıdır.
*
İslâmî 'rivayet'lerde ise.
Gerçekleşeceği bildirilen 'Melhame-i Kubrâ' da 'Armageddon'un bizdeki versiyonu şeklinde değerlendirilmiş olup, 'İyiler'le Kötüler arası nihaî bir savaşın kopacağı ve 'İyiler'in 'Kötüler'i (tamamen yok etmesi değil) kesin itaati altına alacağı söz konusu edilir. İslam inanç sisteminde, özellikle Kur'an-ı Kerîm'de açık bir işaret olmasa bile, 'bazı âyetlerde işaret edildiği' şeklinde tefsir veya te'vil olunan 'Mehdi' anlayışına da, 'Judo-Chrétién' inanç sistemindeki 'Mesih' inancına da yer ve yol bulanlar olabilmektedir.
*
Şimdi, bazıları, bu 'rivayet'lerin, sadece her dinin ve inanç sisteminin bilginlerinin ilgilendiğini ve onların yorum ve te'villerine göre farklı şekillerde olabileceğini ve onların dışındakilerin bu konulara fazla itibar etmediklerini söyleyebilirler. Ancak, unutulmasın ki, sadece 340 milyonluk B. Amerika'da Evanjelikler'in 80 milyona yakın bir sosyo-politik ağırlık oluşturduğu biliniyor.
Yani, her inanç sisteminin şu veya bu şekilde bir 'Armageddon'u bulunmaktadır. Herkesin 'Armageddon'u kendisine.
*