Aradan geçen bunca zamanda bir türlü yapılamamasına bakınca AK Parti'nin 2007 gibi erken bir tarihte ciddi ciddi yeni anayasa yapmaya soyunmuş olması çok naif kaçıyor. AK Parti'nin kapatılmakla yüz yüze gelmesine sebep olan 2007 sürecinde de daha sonraki tüm yeni anayasa yapma girişimlerinde de hep en geniş mutabakat zeminini arayarak yola çıktı. Tek başına yeni anayasa yapabilecek sayısal çoğunluğunu sahip olmasına rağmen prosedürel haklılık yerine yüksek meşruiyet arayışında oldu.
Normal komisyon prosedürlerinde partiler, sandalye sayıları oranında komisyona üye verirler. Şimdiye kadar kurulan Anayasa Komisyonlarında Meclisteki tüm partiler eşit temsille yer aldı. Yine de her seferinde, seçilmiş meşru iktidarın yeni anayasa yapma girişimi muhalefet engeline takıldı.
"Anayasayı 'kurucu meclis' yapar" ezberini tekrarladılar. "Kurucu meclis" dedikleri şeyi tahmin ettiniz; darbe komisyonlarıdır onun aslı. Hülasa demokrasiyle teşkil edilmiş meclisin anayasa yapmasını istemediler.
Parça parça yapılan kapsamlı anayasa değişikliklerde de hayır cephesi kurdular. Hatta denilebilir ki bugünkü muhalefet niteliksel ve niceliksel olarak anayasa referandumlarında kaynaştı ve hayır bloku oluşturdu. Dolayısıyla yeni anayasaya hayır demek muhalefet için bir varolma biçimine dönüştü. Hal böyle iken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'yi yeni anayasa yapım sürecine davet etmesi, pek yerinde bir davranış olmakla birlikte olumlu karşılık bulacağa benzemiyor.
Ancak öyle bir kavşaktayız ki CHP için buna hayır demenin maliyeti tahmininden büyük olabilir.
PKK fesih kararını bile "Erdoğan kendini yeniden başkan seçtirmek istemesine" bağlayan bir kafa yapısının "Erdoğan ölene kadar başkan olmak için yeni anayasa istiyor" demesine şaşırmıyoruz. Lakin CHP'nin artık bu ergen inadını bir kenara koyması gerekiyor.
Hakkındaki suçlamalar dalga dalga soruşturma konusu olan İmamoğlu'nun parti politikalarını ipotek altına aldığı bir dönemden geçiyor CHP. Bu süreç CHP'nin kendini siyaset dışına itmesine yol açabilir.
Cumhurbaşkanının "Darbe anayasasından kurtulalım ve hep birlikte yeni bir anayasa yapalım" teklifine Özgür Özel "seninle konuşacak hiçbir şeyimiz yok" nobranlığıyla karşılık verirse yeni anayasa için bir fırsat daha kaçırılmış olacak. Çünkü öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı tam mutabakatla yeni anayasa yapma kararından vaz geçmeyecek. Lakin bu kararla CHP kendini bir çıkmaz sokağa sokmuş olur.
Yeni anayasa için her şart hazır. Terörsüz Türkiye projesinin yeni anayasayla taçlanması Türkiye'yi ön açıcı bir sürece sokabilir. Meclis'te grubu olan tüm partilerin dahil olacağı böylesi tarihi bir adımdan geri durduğu takdirde CHP, hayır cephesinde Zafer Partisi'yle başbaşa kalabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilemezliği ve bayrak, resmi dil, üniter yapı gibi kırmızı çizgilerden taviz verilmeyeceğini söylemişken, DEM Parti dahil tüm partilerin yer aldığı bir komisyonda, CHP'nin "ben oynamıyorum" diyerek yer almaması en kibar ifadeyle şımarıklık olarak değerlendirilir.
PKK'nın tarih olduğu bir kavşakta yeni bir anayasa Türkiye'nin önünü, bahtını açacaktır. Bu yeni anayasaya güçlü ve büyük Türkiye'nin tüm etnik ve dini çeşitliliğiyle sahip çıkması; Kürtlerin, Türkiye'nin bir bölümünü değil tamamını kendi devleti olarak benimsediği yeni bir vasatın oluşması ve bu süreçten CHP'nin kendi kendini dışlaması, CHP için siyasi intihar anlamına gelir.
CHP bence biran evvel şu İmamoğlu ipoteğinden ve "Erdoğan'a yarar" hastalığından kurtulmalı ve Türkiye'nin asli meselelerinde yapıcı rol almalı.