ABD ve batı desteğiyle İsrail İran'a saldırdığında, 'İran'a destek olma vakti!' demiştim.
Kimileri bizim İrancı olduğumuzu zannederek İran'ın yapıp ettiklerini saymıştı.
Peki Batının destek verdiği saldırı karşısında Türkiye hariç, bölge ülkeleri İran'a destek verdi mi?
Vermedi!
Çünkü ona destek vermesi gereken bölgedeki ülkelerin seyirci kalmasının hatta İran'dan İsrail'e atılan füzeleri engellemeye çalışmasının arkasındaki asıl sebeplerden birisi de bizzat İran politikalarıdır.
İran bölgede öylesine ilkesizce genişleme politikası takip ederek yüzbinlerce Müslümanın katledilmesine sebep oldu ki, vuran taraf ABD de olsa İsrail de olsa sessiz kaldılar hatta saldırgana yardımcı oldular!
Etme bulma dünyası. Ne ekersen onu biçersin.
İranlı Şii milislerin zalim Baas rejimini ayakta tutmak için sadece Suriye'de öldürdüğü Müslüman sayısı İsrail'in 75 sene boyunca Filistin'de öldürdüğünden kat kat fazladır!
Ama buna rağmen saldırgan İsrail olunca bizim İsrail'in karşısında durmamız gerekirdi.
O yüzden savaş sırasında, İran'a destek verme zamanıdır demiştik.
Şimdi de İran yönetimine hatırlatma zamanıdır.
Zor zamanda yalnız kalmamak için Müslüman ülkelere özellikle Arap ülkelerine karşı sürdürdüğü kanlı nüfuz politikasını terk etmeli ve İslam dünyasının bir parçası olarak halkı Müslüman ülkelerle dostane ilişki kurmaya başlamalıdır.
Zor zamanlarında kendisine destek veren Türkiye'ye karşı bile görünürde dostane ama bir yandan da saman altından su yürüten sinsi politikalar izlediğini bilmeyen mi var?!
ABD tıpkı Irak'ı işgal ettiği gibi asılsız bahanelerle İran'ı vurdu ve 'nükleer silahtan vaz geç seni yaşatayım!' diyerek Firavunvari tehditler savuruyor!
Bu tehditler İran'ın şahsında bölge ülkelerine, 'nükleer silah edinmeyin İsrail'i tehdit edecek kadar güçlenmeyin' mesajıdır.
'Finali Türkiye ile yapmak' söylemi yabana atılacak bir gözdağı değildir!
Tekrar konuya dönecek olursak.
İran'da şimdi birileri rejimin değişeceği üzerine fikir imal ediyorlar.
Sadece şu kadarını söylemeliyim ki, İran'da rejim değişikliği öyle zannedildiği kadar kolay değildir.
Çünkü İran, devrimden sonra rejimi garantiye alacak gerekli adımı atmış ve ideolojik askeri bir güç olan Devrim Muhafızlarını kurmuştur.
Yönetimi canı pahasına savunacak bir silahlı güçtür devrim muhafızları.
Mısır ve Tunus'un eksiği de buradadır. Devrimi koruyacak silahlı bir kuvvet kurmadıkları için eski yönetimin ordusu ve güvenlik güçlerini aynen korudukları için Mısır'da da Tunus'da da yeni rejim kısa sürede etkisiz hale getirilmiştir.
Suriye'nin bundan ders çıkardığını görüyoruz. Rejimin ordusunu lağvetti ve yeni bir ordu kurduğu için orada da emperyalist güçler kolayına rejim ithal edemezler.
Örnek bir uygulamayı hayata geçirememeleri İslami hareketlerin en büyük eksiğidir. Dünya Müslümanlarının göğüslerini gere gere 'İşte örnek İslam devleti' diyeceği bir uygulama maalesef yoktur.
İslam adına inkılap yapan İran'ın da, kimi ülkelerde işbaşına gelen dindarların da başarılı bir örnek sergileyememiş olması düşündürücüdür!
Asrın idrakine söyletemediler İslam'ı!
Fas'da iktidar olan Adalet Kalkınma Partisi, Tunus'da iktidar olan Nahda hareketi, Mısır'da iktidar olan İhvan hareketi, Afganistan'da yönetimi ele alan önceki İslami hareketler ve en son Taliban hareketi ve İran devrimi, bunların hepsi İslam'ı referans aldılar ama maalesef örnek bir İslami uygulama ve dünyanın gıpta edeceği bir düzen kuramadılar.
Fiziki başarıları kapitalist ABD de komünist Çin de başarıyor. Ama medeniyet inşa edemiyorlar.
Çünkü maddi kalkınmaya kültürel ruh verilmeyince medeniyet oluşmuyor, ortaya ruhsuz bir kalkınma çıkıyor.
İktidar olmak sadece yönetmek değildir. Recep Garip beyin ifadesiyle, "Devlet yalnız bir yönetim biçimi olarak değil; bir medeniyet taşıyıcısı, bir şuur ve inanç yapısıdır."
Bu başarılamamıştır maalesef.
Aksine mesela İran'da devrimin 46 yıldır İran halkını İslami hayata özendirecek bir başarısı olmadı. İran sokaklarını gezin, birkaç tesettürlü bayan dışında İslam'ın topluma yansımadığını görürsünüz!
Tersine daha fazla muhalif üretmiş bilmeyenler de oradaki muhalefete bakarak rejimin değişeceğini zannediyorlar.
Muhalefete rağmen ben İran'da bir rejim değişikliği ihtimalini çok zayıf görüyorum.
ABD-İsrail saldırısının rejimi daha da güçlendirdiği bile söylenebilir.
Savaş açılan ülkeden insanlar kaçar! İsraillilerin kaçtığı gibi... İran'da tersi oldu yurt dışındaki İranlılar ülkelerine dönmek için sırada beklediler!
Hülasa İran'da rejim kolayına yıkılmaz ama İran yönetiminin bu savaştan çıkaracağı en önemli ders komşu ülkelere karşı yürüttüğü kanlı nüfuz siyasetini terk ederek İslam dünyası ile samimi bir şekilde bütünleşmesidir.
Tabii ki tek sorumlu İran değil. Bölge ülkeleri de en az İran kadar sorumludur.
Gazze'den bir dostum İsrail sokaklarındaki billboardlardan bir fotoğraf göndermiş.
Ortada Trump ve Netenyahu ikisinin etrafında bütün Arap liderlerinin fotoğraflarının yer aldığı afişte 'The Abraham Alliance (İbrahim anlaşmaları) It's time for a new middle east (Yeni bir Ortadoğu zamanı) ibareleri konmuş.

Bu afişe Suriye dışında itiraz eden de yok!
"(Kişiler) kendilerindekini değiştirinceye kadar Allah hiçbir toplumu değiştirmez."(Ra'd Suresi,11. Ayet.)