İş güvenliği, çalışma hayatında hem işveren, hem de çalışanlar yönünden en önemli konuların başında gelmektedir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
6331 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesiyle işverenin iş sağlığı ve güvenliği hususunda genel yükümlülüklerini hüküm altına alınmıştır. Hüküm ile işçilerin işyerinde güvenli ve sağlıklı bir ortamda çalışabilmesi amaçlamaktadır. İşverenlerin bu yükümlülükleri önleyici ve koruyucu nitelikte olup iş kazalarının ve meslek hastalıklarının en aza indirilmesinde büyük öneme sahiptir.
Hüküm doğrultusunda risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri, işyerinde alınan önlemlerin denetlenmesi, risk değerlendirmesi yapılması, çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden uygun görevlere atanması ve tehlikeli alanlara girişin sınırlandırılması gibi yükümlüler sıralanmaktadır. Yükümlülükler yerine getirilmesiyle işyerinde bütüncül bir iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturması da sağlanmaktadır.
İşverenlerin yalnızca mevcut risklere karşı önlem alması değil aynı zamanda bu risklerin tamamen ortadan kaldırılması için çaba göstermesi oldukça önemlidir. Bu kapsamda işveren, işyerinde ortaya çıkabilecek mesleki riskleri önceden belirlemeli, gerekli önlemleri almalı ve değişen koşullara göre tedbirlerini güncellemelidir.
Ayrıca, işverenlerin mevcut durumu iyileştirme yükümlülüğü, iş sağlığı ve güvenliği alanında sürekli gelişim anlayışını da vurgulamaktadır. İşverenler yalnızca kanuni asgari şartları yerine getirmekle yetinmemelidir. Daha güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı için sürekli iyileştirme faaliyetlerinde bulunmalıdır.
İşçilerin sağlığı ve güvenliği yalnızca teknik önlemlerle sağlanmamakta, işverenlerin eğitim ve bilgilendirme yükümlülüğü de bulunmaktadır. İşçilere, yaptıkları işin niteliğine uygun iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verilmesi, olası riskler konusunda bilgilendirilmesi ve alınacak tedbirler hakkında bilinçlendirilmesi yasal bir zorunluluktur.
İSG eğitimlerine ek olarak, organizasyonun da doğru şekilde yürütülmesi gerekmektedir. İşyerinde iş güvenliği kurullarının oluşturulması, acil durum planlarının hazırlanması ve çalışanların görev dağılımlarının net olarak belirlenmesi sürecin sağlıklı ilerlemesi bakımından oldukça değerlidir.
İşyerinde alınan tedbirlere uyulup uyulmadığının denetlenmesi de işverenlerin genel yükümlülükleri arasındadır. İşverenler, yalnızca İSG yönünden kuralları belirlemekle değil, bu kurallara uyulup uyulmadığını da takip etmekle yükümlüdür. Nitekim kurallara uyulmadığının tespit edilmesi halinde, uygunsuzluğun hızla giderilmesi gerekmektedir.
İşverenlerin İSG yönünden temel sorumluluklarından biri de işyerinde risk değerlendirmesi yapmaktır. Risk değerlendirmesi, işyerinde mevcut veya potansiyel tehlikelerin belirlenmesi, tehlikelerin olası sonuçlarının analiz edilmesi ve gerekli önlemlerin planlanmasını kapsamaktadır. Bu husus, iş kazalarının önlenmesi açısından da kritik niteliktedir. Unutulmamalıdır ki çoğu iş kazası önceden fark edilebilecek risklerin göz ardı edilmesi sonucunda meydana gelmektedir.
İşçilerin sağlık ve güvenlikleri yönünden işe uygunlarının da dikkate alınması gerekmektedir. İşçilerin fiziksel ve psikolojik kapasitelerine uygun işlerde görevlendirilmesini yasal bir zorunluluktur.
İşverenler, yalnızca yeterli bilgi ve talimat verilen işçilerin hayati veya özel tehlike bulunan alanlara girmesine izin vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle maden ocakları, kimyasal depolar veya yüksek voltajlı alanlar gibi yüksek riskli bölgeler için kritik önem taşımaktadır. Yetkisiz ve eğitimsiz kişilerin bu alanlara girişinin engellenmesi olası kazaların önüne geçilmesi bakımından önem taşımaktadır.
İşverenlerin, iş sağlığı ve güvenliği konularında uzman kişi veya kuruluşlardan hizmet alabilmesi her zaman mümkündür. Ancak bu durumun işverenin yasal sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri yalnızca yasal bir zorunluluk değildir. Aynı zamanda çalışanların yaşam kalitesini ve işletmenin sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen kritik bir kanuni sorumluluktur. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi, iş kazaları ve meslek hastalıklarının en aza indirilmesine katkı sağlarken aynı zamanda işyerinde güven ve verimlilik odaklı bir çalışma kültürünün oluşmasına da etkilidir.