Türklerin, İslam’la birlikte yücelmesi tarihi gerçekliktir. Tüm başarılar ve dünyadaki devlet kurma hamleleri, bir kaç defa İslam içeriği ve Allah’a teslim edilen millet ömrü sayesinde başarıyla taçlandı. Bunun net örnekleri için tarihin derinliğine gitmemize gerek yok.
İslam medeniyeti ve Allah aşkı ile taçlanan Türk kavimlerinin büyümesi ve devletleşmesi, İslam inancı ve bu yüce yola bayraktarlıkla şaha kalktığı bir gerçekliktir.
Uzun yıllardır gözümden kaçmayan ve sessiz bir gayretten, ufak tefek yazılarımda bahsetmeye çalışıyorum. Benimkisi umarım ki, boşuna telaştır. Lakin verilere ve gidişata baktığımda, Türklerin yaşadığı tüm devlet ve toplumlardaki gayretlere dikkat ettiğimizde, açıkça gözüken bir gayretin söz konusu olduğu netlik kazanmaktadır!
FETÖ ile birlikte, milli değer ve din kamuflesinde, Türk Dünyasına bir giriş sağlandı. Malum oldu ki; girişi sağlattıran bu yapıyı kurduranlar, kontrol ettirenlerdir. Sovyetlerin dağılması sonrası, hasretle dini ve milli değerleri sahiplenme isteği söz konusu idi. Sovyetleri çöküşe mahkûm edenlerin, ardından oluşacak boşluğun içeriğini de güzelce hesapladıkları gözükmektedir. FETÖ ile birlikte bu boşluk, kontrollü biçimde doldurulma gayretine sunuldu. FETÖ’nün, Türkiye’deki gücü ve dağıtıcı içeriği ortaya çıktığı ve gerçek niyetleri topluma malum olduğu günden itibaren, bu projeyi kontrol edenlerin yeni alternatifi devreye girdi!
Orta Asya’da özellikle bir İslam’sız ortam oluşturma gayreti, gözle görülür şekilde dikkatlere gelmekte!
Komünist zihniyetten kurtulamayan bu ülkelerdeki çoğu yöneticiler, uzun yıllar Türklük kavramı ile kavgalı idi. Hatta neredeyse bu kavramı, kendi halkları için sakıncalı görüyordu. Ama görüyoruz ki; İslam güneşi parladıkça bu coğrafyadaki çoğu zihniyet Türklük kavramı kamuflajı ile farklı oluşumun peşindedir.
Kırgızistan’da, cemaat ve tarikatların yasaklanması gibi adımların, FETÖ gibi dağıtıcı bir yapı sonrası devreye girmesi, anlaşılır belki de! Lakin bu boşluğun İslam’sız Türklük kavramının daha ne büyük faciaya yol açacağını da, şimdiden hesaba katmamız gerekmektedir. Neden mi? Bu boşluğu kimler, hangi siyasi ve sosyal fikriyat doldurmak istemekte? Ona dikkatlice bakmamız lazım. İslam’sız Turan kimin işidir? Macaristan neden bu işin merkezindedir? Macaristan, hangi uluslararası yapıların merkezi konumundadır? Bunu pompalamanın esas gayesi nedir? Türkiye’siz Anadolu İslam kavramı ve irfanı olmadan oluşan bu ortamın, gelecekte önümüze çıkarılacak senaryoya odaklanmakta yarar vardır.
Evet; tarikat ve cemaatlerin de birçoğu birilerinin kontrolünde! Buralardan proje üretildiği de bir gerçekliktir! Lakin burada başka gerçek var. Bize sunulan içi boşaltılmış İslam kılıflı yapılar nasıl tehlikeliyse, bunu göstererek içi boşaltılmaya çalışılan Türklük ve Türk Dünyası kavramı da bir o kadar faciadır. Bu sebepten “içinde İsrail projesini barındıran üst akla dikkat” diyorum, o kadar!