"İsrail İran'a Çin'i zayıflatmak için saldırdı." Bunu ben söylemiyorum, Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn 17 Haziran tarihli röportajda söylüyor." Emekli generalin bu ifadesi, Orta Doğu'daki çatışmaların küresel bir güç mücadelesinin parçası olduğunu bir kere daha teyit etti aslında. Flynn'in açıklamaları, ABD ve İsrail'in İran'a yönelik politikalarının stratejik hedeflerini de ortaya koyuyor.
Evet... Flynn, ABD'nin İsrail'e verdiği desteği açıkça dile getirdi: "İsrail'e kesinlikle istihbarat yetenekleri sağlıyoruz... Her türlü silah sistemi sağlıyoruz. Her türlü eğitim desteği sağlıyoruz." Herkes biliyor ama yine de bu çıplaklıktaki sözler önemli. Çünkü bu destek, İsrail'in İran'a karşı savaşının temelini oluşturuyor.
Flynn, savaşın hedefini şöyle açıklıyor: "İran'a karşı bir savaşa dahil olmamız, ABD için oldukça faydalıdır. Çünkü İran'daki rejim değişikliği, ne olursa olsun Amerika Birleşik Devletleri'nin çıkarlarına hizmet eder; özellikle de Çin'e karşı güçlenmesini sağlar ve bu da Çin'in zayıflamasına yol açar..." Yani ona göre, İran'da rejim değişikliği, ABD'nin küresel egemenliğini güçlendirecek ve Çin'e karşı üstünlük sağlayacak.
Flynn, ABD'nin Ortadoğu'daki kaos stratejisinin temellerini de şöyle vurguluyor: "Biz dahiliz. İnsanlar şunu anlamalı: Tüm hayatım boyunca, tüm askeri kariyerim boyunca Orta Doğu'daydık." Irak ve Afganistan'da kilit roller üstlenen, Obama döneminde Savunma İstihbarat Ajansı direktörlüğü yapan ve 2017'de Trump tarafından ulusal güvenlik danışmanı atanan Flynn'in tecrübesi, dolayısıyla sözlerini dikkat etmemizi zorunlu kılıyor.
Flynn'in Çin vurgusuna dikkat etsek iyi olacak. Diyor ki eski Ulusal Güvenlik Danışmanı: "21. yüzyılın rakibine odaklanmamız gerekiyor ve onu rakip olarak tanımlayacağım, o da Çin..." Ona göre, İran'ın devrilmesi, ABD'nin kaynaklarını Çin'e karşı yeni soğuk savaşta yoğunlaştırmasını sağlayacak. Onun için "İsrail'in işi bitirmesine izin vermeliyiz... Bu, ABD'nin tamamen Çin'e odaklanmasını sağlayacak," diyor.
Aynı zamanda Hristiyan milliyetçisi Flynn, İsrail'in savaşını "Batı medeniyetini koruma" misyonu olarak değerlendiriyor: "İsrail kendi savaşını veriyor ve biz aslında bunu destekliyoruz. Ve bu gerçekten Batı medeniyetini koruyor."
Görüyorsunuz... Hristiyan fanatizmi ile Siyonist entegrizm nasıl ittifak halinde. Fiynn bu görüşlerinde yalnız değil üstelik. Benzer bir söylem, Trump'ın savunma sekreteri Pete Hegseth'in Çin, sol ve İslam'a karşı "kutsal savaş" fikrinde de var söz gelimi. O zaman yeri geldi, bir ayrıntıyı şuracıkta verelim: Eski bir Fox News sunucusu olan Heigseth de 2020 yılında yayımladığı American Crusade adlı kitabında, ABD sağının Çin'e ve İslam'a karşı, özellikle de İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı bir "kutsal savaş" başlattığını yazmış.
Filynn rejimin devrilmesinin Çin'le mücadele için şart olduğunu söylüyor.
Onun rejim değişikliği hedefi, 1953'te CIA'in İran'da Musaddık'ı devirmesini hatırlatıyor. Ben bu fanatiklerin miyop olduğunu düşünüyorum. Ama bunlardan Amerikan devletinin içinde mebzul miktarda var. Tabi bunlara bakıp gerçeklikten kopmamak lazım.
Çatışmanın maliyeti çok yüksek... Ancak İran'daki karışıklık, Orta Doğu'da kaosu derinleştirir ve bu Filynn gibi fanatiklerin beklentilerinin tam tersi bir şekilde Çin'in etkisi daha da artabilir.