İsminin anlamı yeni imiş... Hadash Partisi'ni Knesette'ki vekillerinin dikkat çekici eylemleriyle tanıdık. Ayman Odeh ve Ofer Casif isimli vekiller, ABD Başkanı Trump ve terör elebaşısı Netanyahu büyük gururla sanki birer Gazze fatihiymiş gibi kürsülerde kasılırken, ellerindeki pankartlarla, ''Filistin'i tanı!' cümlesini taşıdılar. Tabi kısa süre içinde derdest edilip dışarı atıldılar, Trump da bu durumdan gayet memnun olduğunu açıkladı...
Ama zihinlerimizde takılı kaldı, kimdi bu Hadash? Barış ve Eşitlik için Demokratik Cephe diyorlar adlarına. Hadash, 1977'de sol blok diyebileceğimiz birtakım küçük fraksiyon ve partilerin bir çatı altında birleşmesiyle kurulmuş. Komünistler, sosyalistler ve Arap milliyetçilerinin bir koalisyonu olarak tanımlanıyor siyasi çevrelerde. İlk bakışta anlamsız gibi geliyor okuyana, garip ve amorf bir yapı gibi duruyor. Lakin onlar ortak siyasi hedefler etrafında toplanmayı başarabilmiş siyasetçiler. Aslında statik anlamıyla bir partiden ziyade, bir tür platform gibi geldi bana ve bu yüzden de yazımın öznelerinden birine dönüştü Hadash.
Vizyonlarında; Filistin devletinin tanınması var mesela, insan haklarına uygun bir adalet sisteminin kurulmasını ve İsrail'de sosyalist bir sistemin inşa edilmesi konuları var. Hali hazırda 2000 kayıtlı üye ile 1981-1988 seçimlerinden beri, Knesset'te boy gösteren bir parti. Hadash kurulurken daha sert bir Marksizm hakimmiş üyelerine, şimdilerde sosyal demokratlar daha çokmuş çatılarının altında...
Partinin değerleri arasında sosyal adalet, eşitlik ve barış vurgusu var ve bu insani açıdan oldukça değerli. Irkçılığa karşı bir parti. Filistin işgallerine ve İsrail'in icra ettiği yerleşimciler politikasına da karşılar. Ayrıca çevre haklarından, azınlıkların haklarına kadar tipik sol anlayışın başlıklarını taşıyorlar onlar da...
Yani anlayacağınız tek bir İsrail yok karşımızda.
Yazımdaki bir diğer özne ise; ''Venceremos' Biz Galip Geleceğiz adlı şarkıyı hep birlikte söyleyen bir kalabalık ve onların daha önceki hiçbir kalabalığa benzemeyen halleri. 1970 yılında sosyalist lider Salvador Allende'yi Şili Cumhurbaşkanlığı'na taşıyan Unidad Popular hareketinin bir marşı bu aslında... Siyonizm'e ve İsrail'in zulmüne karşı çıkıyor. Yoldaşlar ve dünyanın tüm halklarına adanmış bir tavırda okunuyor marş.
Sonrasında bunun yapay zeka desteği ile üretilmiş bir video olduğunu öğrendik. O kadar çok seyredilmişti ki, viral olmuştu, sosyal medya platformları üzerindeki milyonlarca insandan beğeni aldı. Birdenbire Filistin ve Kudüs hakkındaki hassasiyetleriyle temayüz eden muhafazakar kesim, sol bir marşın peşine takılabildi mesela... Ben de beğendim, Latin Amerika halk hareketlerine hep saygı duyarak geçen gençliğim mi uyanmıştı? Yoksa Filistin için adalet arayan kesimlerin farklılıklar taşısalar da koskocaman bir koro olduğunu görmenin heyecanı mı bilemedim...
Yazımdaki bir diğer özne de bizim SUMUD Filosu ile ilgili. 500 kadar insan, farklı ülkelerden, farklı inançlardan, hatta inançsızlıklardan, farklı yaş, meslek ve cinsiyetten 500 kişi Gazze'ye yola çıkmışlardı. Gazze'de açlıktan ölmekte olan bebeklere nefes olmaktı gayeleri. Hem de deniz yoluyla ve küçük teknelerden oluşan bir filoyla Akdeniz'deydiler. Bu platform halindeki heterojen filo, küçük dünyaların, aynı fikir ve değerler çatısı altında harekete geçiyor oluşunu tecrübe ettirdi hepimize ve filo; yeni çağın ayak sesidir... Biz olmazsak çocuklarımız muhakkak ki bu çok sesli adalet arayışının bir parçası olacaklar.
Yeni dünyanın insan onuruna olduğu kadar yeryüzünün onuruna da değer veren dip dalgası, artık diplerden yüzeye çıkmış durumdadır... Yolu insani değerlerinden kopmadıkça açık olsun.