İş ilişkisinin tarafları olan işçi ve işveren arasındaki en önemli konulardan biri, çalışma sürelerinin doğru, şeffaf ve eşitliğe aykırılık oluşturmayacak şekilde belirlenmesi ve kayıt altına alınmasıdır. Çalışma süreleri, işçinin emeğinin karşılığını adil bir şekilde almasını sağladığı gibi işveren açısından da yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi bakımından kritik öneme sahiptir.
Çalışma sürelerinin belgelenmesi yalnızca yasal zorunlulukların yerine getirilmesini ifade etmemektedir. Aynı zamanda işçi işveren ilişkilerinde güven ortamının sağlanması bağlamında da oldukça değerlidir.
Düzenli ve doğru kayıtlar, olası uyuşmazlıkların önlenmesinde ve işçilerin hak kayıplarının engellenmesinde belirleyici bir etkisi bulunmaktadır.
Özellikle mahkeme süreçlerinde işçilerin en yoğun talepleri arasında fazla çalışmalar ulusal bayram genel tatil çalışmaları hafta tatili çalışmaları geldiği görüldüğünden konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Çalışma sürelerinin doğru şekilde belgelenmesi haftalık normal çalışma süresinin tespit edilmesi, fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma hesaplamasının doğru yapılması, ara dinlenme sürelerine riayet edilmesi ve işçinin dinlenme hakkını tam olarak kullanabilmesi gibi hususlar bakımından oldukça önemlidir.
Nitekim, İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği'nin "Çalışma Süresinin Belgelenmesi" başlıklı 9'uncu maddesinde aşağıdaki hüküm yer almaktadır:
"İşveren, işçilerin çalışma sürelerini uygun araçlarla belgelemek zorundadır."
Çalışma süresi, işçinin işverenin emir ve talimatı altında fiilen iş görmeye hazır bulunduğu süreyi ifade etmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 63'üncü maddesi uyarınca haftalık normal çalışma süresi en fazla 45 saattir. 45 saatlik süre, aksi bireysel iş sözleşmelerinde, toplu iş sözleşmelerinde veya işyeri iç yönetmeliklerinde belirtilmediği müddetçe haftanın çalışılan günlerine eşit olarak bölünmektedir.
Dolayısıyla pazartesi gününden cumartesi gününe kadar haftalık 45 saat çalışılan bir işyerinde günlük çalışma saati 7 saat 30 dakikadır. Günlük çalışma süresi her ne şekilde olursa olsun 11 saati de aşamayacaktır.
Haftalık çalışma süresinin 45 saati aşması halinde fazla çalışma olgusu gündeme gelmektedir. Fazla çalışma ücreti ise işçinin, normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının %50 zamlı halidir. Bu doğrultuda fazla çalışma olgusunun tespit edilmesi hususunda da çalışma sürelerinin doğru şekilde belgelenmesi gerekmektedir.
İş Kanunu, işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumak amacıyla çalışma sürelerinin yanı sıra dinlenme sürelerine de önem vermektedir.
Çalışma sürelerinin belgelenmesinin önemine ilişkin diğer bir örnek ara dinlenme sürelerinin tespit edilmesi hususunda verilebilir. Ara dinlenme süreleri çalışma süresinden sayılmadığından, fiili çalışma süresinin tespit edilebilmesi hususunda çalışma sürelerinin belgelenmesi oldukça değerlidir.
Örneğin, günlük 7 saat 30 dakika çalışan işçinin, 30 dakika ara dinlenme hakkı bulunmaktadır. İşveren tarafından çalışma sürelerin uygun şekilde belgelendirilmemesi işçilerin dinlenme hakkına da aykırılığı gündeme getirebilecektir.
Sonuç olarak, çalışma sürelerinin başlangıç ve bitiş saatleri, fazla çalışma uygulamaları ve dinlenme süreleri titizlikle takip edilmeli, kayıtlar eksiksiz olarak tutulmalıdır. Çalışma sürelerinin doğru şekilde belgelendirilmesi, yalnızca işverenin yasal yükümlülüklerini ifade etmemektedir. Aynı doğrultuda işçinin emeğinin karşılıksız kalmaması açısından da yüksek derecede öneme sahiptir ve çalışma sürelerine ilişkin düzenlemelerin asıl amacı, işçilerin sağlığını, güvenliğini ve verimliliğini korumaktır.