Demokratik ülkelerde iktidarın performansı, "muhalefet"in kalitesiyle yakından ilgilidir. Zira, "alternatif" olamayan muhalefet, iktidarı rehavete/çürümeye sevk eder.
Türkiye'nin müzmin problemi de budur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllardır yaptığı uyarılara rağmen devam eden "mental yorgunluğu"nun asıl sebebi, iktidarın ensesinde boza pişiren bir muhalefetin olmamasıdır!
Daha önemlisi, siyasî mücadelede "iktidar" ile "devlet"i birbirinden ayırabilmektir! Yani, iktidarı yıpratma hırsıyla devlete de zarar veren muhalefet, "cephe"de açılmış büyük bir gediktir! Bu zaaf ise; Haçlı Siyonist ittifakı, algılar üzerinden saldırdığı günümüzde, en büyük risktir.
CHP, "güçlü bir alternatif" olamadığı gibi, "millî hassasiyet" konusunda da sınıfta kalmıştır. Özellikle 2010'da Kılıçdaroğlu ile başlayan "Erdoğan karşıtı cephe" siyaseti, bahsettiğimiz "devlet" hassasiyetini yerle bir etmiştir! Erdoğan'ın devrilmesini sağlayacak (terör örgütleri ve siyasî uzantıları dâhil) herkesle ittifak yapılmış ve (15 Temmuz dâhil) her şey kullanılmıştır!
"12 Eylül Darbesi" vesilesiyle hatırladığım bir anekdot, CHP'nin bu savrulmasını çok net ortaya koymaktadır.
YERLİ VE MİLLİ MUHALEFET BÜYÜK NİMET
Yıl 1980... Emperyalist ABD ile yine sıkıntı yaşadığımız günler...
ABD Kongresi'nin Mart 1975'te başlattığı askerî ve ekonomik ambargo sebebiyle kapattığımız üsleri geri vermemiz ve Yunanistan'ın NATO üyeliğine "Evet" dememiz için yoğun baskı yapılıyordu.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Warren Christopher, 10 Ocak 1980 günü Ankara'ya gelerek Başbakan Demirel ile görüşmüş ama eli boş dönmüştü.
Ancak, küresel sömürüde en büyük rakip olan SSCB'nin bölgedeki hakimiyeti hızla artıyordu, bu iki önemli problem mutlaka çözülmeliydi!
Bu sebeple Beyaz Saray, "iş bitirici" bir isim olan ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Joe Biden'ı, 5 Nisan'da Ankara'ya göndermişti. Hani şu "Türkiye'deki iktidarı, muhalefetle iş birliği yaparak yıkacağız" diyen ABD Başkanı Biden...
Bazı dişili senatörlerle birlikte ABD'nin taleplerini Başbakan Demirel'e ileten ve bütün baskılara rağmen "Evet" dedirtemeyen Biden, muhalefetin önemini(!) daha 38 yaşındayken keşfetmiş olacak ki, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ile de görüşmüştü.

ECEVİT, MİLLET İÇİN "HASMINI" DESTEKLEDİ!
Aslında Ecevit için bu görüşme, ele geçmeyecek bir "fırsat" idi!
Çünkü Ecevit birkaç yıl önce, iktidardaki Adalet Partisi'nden 11 milletvekilini "bakanlık" vaadiyle istifa ettirerek, 41. Hükümeti yıkmış ve Başbakan Demirel'in koltuğunu gasp etmişti!
Demirel de haklı olarak buna çok içerlemiş ve 12 Kasım 1979'da koltuğunu tekrar ele geçirdikten sonra Ecevit'e yönelik tavrını daha da sertleştirmişti.
Yani, CHP'nin şimdiki genel başkanı Özgür Özel'in, İngiltere'ye "Bizi yalnız bırakmayın" diye yalvararak istediği desteğin çok daha güçlüsü, o zamanki CHP lideri Ecevit'in ayağına gelmişti.
Fakat... "siyasî rüşvet" konusunda şimdikilerden daha becerikli olan Ecevit, Başbakan Demirel'e yönelik husumetine rağmen, ABD heyetine "Hayır" demişti! Yani, hiçbir konuda anlaşamadığı Demirel'i bu konuda desteklemişti.
Nitekim Biden, bu cevap üzerine Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve kuvvet komutanlarıyla görüşmüştü. 5 ay sonra yönetime el koyan askerlerin 1 nolu kararı "Yunanistan NATO'ya dönebilir" olmuştu! Üslerin geri verilmesiyle diğerleri de peşinden gelmişti!
Muhalefet lideri Ecevit ise, sanki "iktidar ortağı" gibi 12 Eylül günü Başbakan Demirel ile birlikte Hamzakoy'daki askerî üsse götürülmüştü.

BIDEN 19 YIL SONRA İNTİKAM ALMAYA KALKTI!
Ecevit'in ödediği, "millî duruş" faturası bununla da bitmemişti. Yıllar sonra 28 Mayıs 1999'da tekrar Başbakanlık koltuğuna oturan Ecevit, 30 Eylül'de gittiği Washington'da yine Joe Biden'ın hışmına uğramıştı! 19 yıllık bir öfkeyle, Başbakan Ecevit'e, diplomatik nezaketten çok uzak bir tavır sergileyen Biden, "ABD'ye muhtaçsınız. İstediklerimizi yerine getirin, Denktaş'ı inadından vazgeçirin, biz de size yardımcı olalım" demişti!
Deplasmanda olmasına rağmen "millî duruş"tan taviz vermeyen Ecevit, "Sayın Senatör, Kıbrıs sorunu 1974'te bitmiştir. Bilmem anlatabildim mi" şeklinde ağzının payını vermiş ve Biden, ABD Senatosu Dış İlişkiler Senatosu Başkanı Jesse Helms ile Kongre'de çekilen fotoğraf karesine de girememişti!
Türkiye şimdi böyle bir CHP yönetiminden çok uzaktır! Ancak bu savrulma, asıl CHP'yi yakacaktır!