Türkiye, son kırk yıldır karşı karşıya kaldığı bölücü terör tehdidine karşı kararlı, bütüncül ve uzun soluklu bir mücadele yürütmüştür. Bu mücadele yalnızca silahlı güvenlik operasyonlarıyla değil, aynı zamanda terörizmin beslendiği toplumsal, siyasal ve kültürel zemini kurutmaya dönük yapısal reformlarla da desteklenmiştir.
Özellikle son dönemde bataklığı kurutma iradesiyle öne çıkan iktidarın taviz vermez ve istikrarlı duruşu, terörle mücadeleyi bir güvenlik meselesi olmaktan çıkarıp, kapsamlı bir devlet politikası haline getirmiştir. PKK terör örgütünün silah bırakma ve kendini feshetme kararı, yalnızca bir askeri başarı değil; siyasi vizyon, hukuk reformu ve toplumsal barış inşasının bir neticesidir.
Siyasi, Askeri ve Psikolojik Fesih
Öncelikle askeri boyutta elde edilen başarılar, örgütün sınır ötesi hareket kabiliyetinin ortadan kaldırılması ve lojistik hatlarının kesilmesiyle doğrudan ilgilidir. Türkiye, Suriye ve Irak'ta yürütülen Pençe operasyonları, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla terör örgütünü fiziki olarak etkisiz hale getirmiştir. Ancak bu operasyonları anlamlı kılan, sahada elde edilen kazanımların diplomaside, hukukta ve kamu düzeninde tahkim edilmesidir.
İktidar, bu süreci salt güvenlik ekseninden okumamış; yargı reformlarıyla bireysel hak ve özgürlükleri genişletmiş, terörün istismar ettiği alanlarda ciddi ilerlemeler kaydetmiştir. Anadil hakkından yerel yönetim reformlarına, ayrımcılıkla mücadele yasalarından kültürel faaliyetlerin teşviki ve medya çeşitliliğine kadar çok sayıda düzenleme, toplumun farklı kesimlerinin devlete olan aidiyet duygusunu güçlendirmiştir. Bu bağlamda "terörle mücadele" kadar, "terörizmle mücadele" de kazanılmıştır.
Terörizmle Mücadelede Zihniyet Dönüşümü
Güçlü liderlik ve süreklilik arz eden siyasi irade, bu başarının temel direklerinden biri olmuştur. Terörle mücadelede gelgitli politikaların aksine, uzun vadeli, tutarlı ve stratejik bir yaklaşım benimsenmiştir. Özellikle dış politika alanında teröre destek veren aktörlerle yürütülen kararlı diplomasi, uluslararası alanda da Türkiye'nin haklılığını ve kararlılığını görünür kılmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada, terörle mücadeledeki bu çok boyutlu strateji, sadece bir güvenlik başarısı değil; toplumsal barışın, milli birlik ve beraberliğin yeniden inşasıdır. Bu başarı öyküsü, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da güven içinde yaşayabileceği bir Türkiye vizyonunun temelidir.
Türkiye, yalnızca silahları susturmamış; aynı zamanda terörün beslenebileceği zemini ortadan kaldırmış, demokratik istikrarı kökleştirmiştir.