Türkiye önemli bir sorunu çözmeye çalışıyor. Kırk yıldan beri ülkenin evlatlarını, taze fidanlarını toprağa düşüren, ocaklar söndüren, çocukları yetim bırakan, toplumun enerjisini tüketen bir beladan kurtulmak istiyor. Şimdi bu beladan kurtulmanın fırsatı doğmuş bulunuyor. Bu sefer iş ciddi. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan'ın liderliğindeki hükümet işi ciddiye alıyor. Meclis, bir komisyonla işin içinde. Farklı toplumsal kesimleri dinliyor. Cumhur ittifakının ortağı MHP'nin lideri Devlet Bahçeli adeta sürecin lokomotifi gibi hareket ediyor. Çeşitli vesilelerle verdiği demeçler, siyasetin önünü açtığı gibi toplumsal kesimlerin seferber olmasını da sağlıyor. STK'lar, sanayici, işveren kuruluşları da işin içinde ve herkes elini taşın altına koymanın derdinde. Meclis komisyonuna üye vermekle birlikte, ana muhalefet partisi şimdilik kendi derdinde, iç sorunlarıyla uğraşıyor. CHP'nin iç çalkantılara odaklanmış olmasını bir yana bırakırsak ve sürece karşı olduklarını deklare eden partileri de saymazsak birçok parti sürece katkı sunma hususunda aktif misyonlar üstleniyor.
Bu bağlamda HÜDA PAR 13 Eylül Cumartesi günü İstanbul'da "Toplumsal Mutabakat Arayışı ve Yeni Anayasa" başlığı altında bir çalıştay düzenledi. Başta bir önceki Meclis başkanı sayın Mustafa Şentop ve HÜDA PAR genel başkanı sayın Zekeriya Yapıcıoğlu olmak üzere ülkenin farklı üniversitelerinden değerli akademisyen, entelektüel ve kanaat önderleri konuşmalar yaptı. Toplumun meseleye ilgisinin bir göstergesi olarak seçkin bir seyirci kitlesi de vardı. Gün boyu, üç oturum şeklinde süren çalıştayda anayasa meselesi enine boyuna ele alındı ve bir anayasada dikkate alınması gereken hususlar, bunun yanında Türkiye'de anayasa yapmanın zorlukları tarihsel örneklerle dile getirildi. Türkiye gibi farklı etnisitelere mensup insanların bulunduğu bir ülkenin anayasasının bu çeşitliliği esas almasının gerekliliği vurgulandı. İslam alimi Mehmet Göktaş hoca yaptığı konuşmada "İslam hiçbir zaman homojen bir toplum öngörmemiştir" dedikten sonra Kürtlerin tabii, insani ve İslami taleplerinin dikkate alınmasının öneminin altını çizdi ve Kürtlerin bu toplumun tarihinde oynadıkları rolü hatırlatmak bağlamında "Anadolu Müslümanlarını emzirenler Kürt alimleridir" dedi. Özgür-Der genel başkanı Rıdvan Kaya'nın, Türkiye'deki muhacir gerçeğine dikkat çekerek anayasada muhacirlerin haklarının da dikkate alınması gerektiğini söylemesi son derece önemliydi.
Mazlumder genel başkanı hukukçu Kaya Kartal bir anayasada "değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez" şeklinde maddelerin bulunmasının insan haklarına aykırı olduğunu belirttikten sonra, "bu maddelerin anayasadaki sıralarının değiştirilmesi şeklinde bile olsa sırf dokunulabileceğini göstermek gerekir" diyerek gelecek kuşakların iradesini ipotek altına alan bu tür akıl dışı yaklaşımları ironik bir dille eleştirdi.
Prof. Dr. Yasin Aktay meclisin yeni bir anayasa yapma girişimini "ancak kurucu meclis anayasa yapabilir" diyerek karşı çıkanların bu tezlerinin anlamsızlığını, mantık dışı oluşunu belirterek, kurucu meclislerin savaşlardan veya darbelerden sonra oluşturulduklarını hatırlattı ve bu meclislerin hazırladıkları ve sonra da halk tarafından yüzde yüzlere yakın bir oyla kabul edilen anayasaları "karakolda zorla imzalanan ifade metinine" benzetti.
Bana göre günün sözü Yasin Aktay'ın şu muhteşem tespitiydi: Kemalizm terakkiye manidir.