Geçtiğimiz günlerde (16 Haziran 2025) Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında çok kritik bir güvenlik toplantısı gerçekleştirildi.
Toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik katıldı.
Toplantıda İsrail'in İran'a yönelik saldırıları ile başlayan çatışmalı süreç, İsrail'in bölgede giderek yayılan saldırganlığına ilişkin gelişmeler, saldırıların küresel ve bölgesel güvenliğe etkileri ve alınacak tedbirler, Türkiye'nin muhtemel gelişmelere yönelik hazırlıkları, gibi konular tüm boyutlarıyla ele alındı.
Ancak bu toplantıda ele alınan çok kritik bir konu daha vardı.
"Çatışmaların sona erdirilmesi için ortaya konacak diplomatik çabalar..."
Kırılma Anı...
Güvenlik toplantısının hemen ardından Erdoğan düğmeye bastı ve bölgede barışı getirecek diplomasi fırtınası başladı.
Bu kapsamda, İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Pakistan Başbakanı Şerif ve Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.
ABD Başkanı Trump ile de görüştü Erdoğan.
Bu kritik görüşmede ABD'nin anlaşmazlığın çözümü için nükleer müzakerelerin devam etmesi gerektiğine dair görüşünü desteklediğini ve Türkiye'nin gerilimde kontrol dışı bir tırmanmanın önlenmesi için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu ifade etti.
İsrail'in Kâbusları...
Erdoğan'ın yürüttüğü diplomasi trafiği katil Netanyahu'nun uykularını kaçıracak cinsten işledi.
Barış, diplomasi, anlaşma...
Bu kelimeler Netanyahu'yu delirtmeye yetecek cinsten kelimeler. Erdoğan da tam bu kelimeler üzerinden vurmaya hazırlanıyordu.
Gelinen noktaya bakıldığında plan tuttu mu?
Kesinlikle evet.
Peki Nasıl...
Trump Netanyahu'yu boşa düşürecek bir planı uygulamaya koydu.
Bu planı Trump aklı mı üretti yoksa bir tecrübeden destek mi aldı bilinmez.
Ama bilinen bir şey var ki o da kısa süre önce Trump'ın dünya medyası önünde 'İsrail'i nasıl durduracağımı bilmiyorum' dediğidir.
O nedenle ben işi, ateşkes noktasına getiren planda Trump'ın bir bilene danışma olasılığını yüksek görüyorum.
Al Sana Fordo...
Yemen, Suriye kartlarını bir bir kaybeden Netanyahu İran kartını da kaybetmek üzereyken yaptığı stratejik saldırıyla bu durumun önüne geçti ve inisiyatifi ele geçirdi.
Tüm dünya gelecek kaygısı yaşarken ne ile oynadığının farkında olmayan İsrail sürekli el yükseltmenin peşinde koşturuyordu.
Bu akıldaki İsrail'in son gazeli Fordo'ydu.
Her şeyi Fordo hikayesine bağlayan İsrail buranın mutlaka vurulması gerektiğini söyleyerek üç kuruşluk aklıyla İran'a saldırıyı genişletmenin yolunu açmaya çalışıyordu.
Tam da bu esnada Trump Fordo'yu vurarak İsrail'in bu kozunu elinden aldı ve hemen sonrasında yaptığı açıklamayla da İsrail'in oyununa noktayı koydu.
"Fordo'yu vurarak İran'ın nükleer yetenekleri yerle bir edilmiştir. Amaca erilmiştir. Artık barış zamanıdır. "
Oyun Bitti...
Fordo kartını kaybetmenin şokunu yaşayan İsrail bir an da ortada kaldı ve dünya kamuoyu önünde gerekçe üretemediğinden barış, uzlaşı teklifine hayır diyemedi.
Trump'ın yaptığı plan akıllı bir plandı.
İsrail'i hiç beklemediği yerden vurarak çıplak ortada bıraktı.
Bu plan, bu akıl Trump aklı mı derseniz benim ciddi şüphelerim var.
Bu akıl, İsrail'i iyi tanıyan, bölgeyi iyi bilen, derin bir tecrübenin aklı..
Kim ola ki...