Terörsüz Türkiye Süreci komisyon aşamasına kadar aksamadan ilerledi.
Bu hususta iktidarın kararlılığının İmralı'nın tutumunun ve genel olarak siyasi partilerin olumlu yaklaşımlarının payı inkâr edilemez.
Bundan sonra önem arz eden husus, kurulacak komisyonun tespit ve teklifleri olacak.
TBMM Başkanı partilerden 31 Temmuz saat 17.00'ye kadar komisyona bilindirecekleri üyelerin isimlerini resmen istedi.
51 üyeden oluşması beklenen komisyona AK Parti 21, CHP 10, DEM ve MHP 4'er, İYİ Parti ve Yeni Yol 3'er milletvekili ile temsil edilecek.
HÜDA PAR, Yeniden Refah, TİP, EMEP, DSP ve DP'nin de komisyonda 1'er milletvekili olacak.
Ancak İYİ Parti, komisyona üye vermeyeceğini açıkladığı için komisyon 48 kişiden oluşacak.
Aslında İYİ Parti de komisyona katılıp muhalefetini orada yapsaydı daha anlamlı olurdu ama kararlarına saygı duymak gerekir.
Kökü yüz yıl öncesine dayanan son 41 yıldan beri de binlerce vatan evladının canına mal olan, trilyon dolarlık zarar veren, ülkenin gelişmesini kalkınmasını frenleyen büyük bir sorunu ortadan tümüyle kaldırmayı amaçlayan bu komisyon tarihi bir misyon üstlenmiş olacak.
Böyle bir komisyonu eskiden beri CHP gündeme getirip duruyordu.
Güvenlik güçleri teröristlerle çatışırken bile CHP konunun mecliste çözüleceğini gündeme getiriyor bir komisyon oluşturulmasını teklif ediyordu.
Lâkin gelinen noktada CHP'nin bu komisyona katılıp katılmayacağı tartışılır oldu.
Sebebi de CHP genel başkanının zaman zaman dile getirdiği ön şartlardı.
Mesela CHP mecliste temsil edilen partilerin komisyonda eşit sayıda üyeye sahip olmasını önerdi. Yani 19 milyon seçmeni temsil eden AK Parti ile, 940 bin seçmeni temsil eden TİP eşit oranda temsil edilmeli diyor.
CHP güya kurnazlık yaparak komisyonda Cumhur İttifakı'nı zayıflatmak istiyor.
Tabii ki bu teklif ne demokratik ne de mantıklı!
Zaten yukarıda işaret edildiği gibi her parti gücü nispetinde temsil edilecek. Yani bu şart kabul edilmemiş oldu.
CHP'nin komisyonun adına da itirazı var, CHP genel başkanı, "İsim konusunda hassasiyetimiz var. Herkesi tatmin edecek ortak bir isim olmalı. Komisyonun bir adının da 'demokrasi' olması gerekiyor" diyor.
Bu da ayrı bir kurnazlık.
Böylece komisyonda yolsuzluk soruşturması süren İmamoğlu'nun ve diğer belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmasını tartışmayı hedeflediğini diğer açıklamalardan anlıyoruz.
Bir diğer talep komisyonda kararların nitelikli çoğunluk ile alınması istikametinde.
CHP Genel başkanı, "Nitelikli çoğunluk olmazsa 'evet' demeyeceğiz. Bize gelen bilgi, nitelikli çoğunluğun olacağı yönünde. Ancak bunun bize resmen bildirilmesi gerekiyor." diyor.
Bu şart ile de komisyona katılımındaki isteksizliğini vurgulamaya çalışıyor.
Oysa kendisinin de söylediği gibi kararların nitelikli çoğunluk ile (3/5) alınacağı daha önce deklare edilmişti. CHP, bu kararın resmen bilindirilmesini isteyerek nazlanıyor.
Bir de "Bu işin ruhuna aykırı bazı şeyler var. Durumu en iyi özetleyen ifade şu: Diyarbakır'da demokrasi, İstanbul'da otokrasi olmaz" diyerek yolsuzluk soruşturmalarını saptırmak gibi bir kurnazlık sergiliyor.
Evet, başından beri komisyon diyen CHP'nin komisyon konusunda bunca ön şart koşması çok gönüllü olmadığını gösterse de CHP'nin bu komisyondan kaçamayacağını söyleyebiliriz.
Kendi gündeme getirdiği komisyon konusuna kendisinin karşı çıkması tutarsızlık olacağı için ben katılacağını düşünüyorum.
Evet komisyona bence üye verecek ama komisyonda kendi gündemini öne sürerek komisyonu amacından saptırmaya çalışacağını tahmin etmek de güç olmasa gerek.
Öyle anlaşılıyor ki yüzyılın probleminin bu iktidar tarafından çözülüyor olması CHP'yi pek sevindirmiyor.
Ama sürece verilen halk desteği, bu komisyondan kaçan veya komisyonu amacından saptıranların hiç de kârlı çıkmayacağının çok açık ve net işaretidir!
Komisyon her ne kadar silah bırakan PKK ile ilgili hususları görüşecek olsa da meclis başkanının ifade ettiği gibi, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütün partilerin ortak kararlılığı ile ortaya çıkacak bu komisyon aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleşmesinin yükseltilmesi bakımından da farklı fikirlerin müzakere edileceği, farklı fikirlerin karşılıklı olarak gündeme getirileceği ama sonunda mutlaka milletin ve memleketin hayrına olacak kararlarının alınacağı bir çalışma düzenini gerçekleştirecek."
Meclisi başkanı aslında gereken cevabı vermiş!