Bugün turizm; ekonomik kalkınmanın ötesinde, kültürlerin buluşma noktası, halkların birbirini tanıma ve anlama köprüsüdür. Aynı zamanda bir diplomasi aracıdır ve stratejik bir enstrüman olarak elimizdeki en güçlü kozlardan biridir.
Tarih boyunca doğu ile batının kavşağı olan ülkemiz; kervan yollarından modern havaalanlarına uzanan, insanlığın seyahat serüveninin en bereketli uğrak noktalarından biri olmuştur.
2024 yılında ülkemiz, turizmde tarihî bir rekor kırdı. 62,2 milyon ziyaretçiyi ağırlayarak 61,1 milyar dolar gelir elde ettik. 2025'de de bu rakamların gelişerek arttığını görmekteyiz. Bu rakamlar, turizmin ekonomimiz için en güvenilir kozlardan biri haline geldiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Hedefimiz ülkemizi dünyanın ilk 3 turizm destinasyonundan biri yaparak, orta vadeli program hedefimizdeki 78 milyar dolar gelirin üzerine çıkmaktır.
Turizm, sadece rakamlardan ibaret değildir. Bir ülkenin vitrinidir; markası, imajı ve kimliğinin dünyaya yansıma biçimidir. Ülkemizi ziyaret eden her turist, Türkiye'nin barış, huzur ve misafirperverlik mesajını kendi ülkelerine taşımaktadır. İşte bu yüzden turizm, ekonominin ötesinde diplomatik bir koz, uluslararası itibarı besleyen bir güçtür.
Küresel rekabette İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan gibi güçlü rakiplerimiz var. Ancak Türkiye, çeşitliliği ve zenginliği ile öne çıkmıştır. Akdeniz'in güneşi, Karadeniz'in yeşili, Mezopotamya'nın tarihi, İstanbul'un kültür mozaiği ve Anadolu'nun eşsiz mirasıyla biz aslında aynı anda birçok destinasyonu temsil edebilen bir ülkeyiz. Karadeniz'in doğal güzellikleri ve yayla turizmi sadece bölgeyi değil ülkemizin tüm turizm çeşitliliğini zenginleştiren unsurlardan biri olarak yoğun talep görmektedir. Uzungöl'den Sümela Manastırı'na, Ayder'den Kaçkarlar'a, yayla festivallerinden Karadeniz mutfağına kadar Türkiye'nin turizmdeki en parlak yüzlerinden biri haline gelmiştir.
Önümüzdeki dönemde iki temel stratejiyi öne çıkarıyoruz. Birincisi, turizmi 12 aya yaymak. Mevsimsel yoğunluğun yanında, kültür turizminden gastronomiye, sağlık turizminden doğa sporlarına kadar her alanda yıl boyunca turist ağırlamayı hedefliyoruz. Böylece hem istihdam sürekli olacak hem de her bölge kendi potansiyelini en verimli şekilde değerlendirecektir. İkinci stratejimiz ise bölgesel çeşitliliği daha görünür kılmak. Bugün Türkiye; dört mevsimi, dört yönü, dört farklı deneyimi aynı anda sunabilen eşsiz bir ülkedir.
Bacasız sanayi olarak nitelediğimiz turizme gerekli önemi vermek zorundayız. Uluslararası ilişkilerde itibar ve güven oluşturan stratejik bir sektör olarak Türkiye'nin turizm kozunu doğru yönetmek, ülkemizin küresel ölçekteki konumunu güçlendirmek açısından temel bir sorumluluktur.
Bizler de turizmi 12 aya yayacak projeler geliştiriyor, bölgesel çeşitliliğimizi öne çıkaracak yatırımları teşvik ediyor, sürdürülebilir turizm anlayışını güçlendiriyoruz.
Trabzon'dan Antalya'ya, Kapadokya'dan Mardin'e kadar her bölgemizin potansiyelini daha görünür kılmak için çalışıyoruz. Dijital tanıtım araçlarını, altyapı yatırımlarını ve uluslararası iş birliklerini bu hedef doğrultusunda seferber ediyoruz.
Amacımız, Türkiye'nin turizm hareketliliğini hem ekonomik kalkınmanın hem de uluslararası itibarın en güçlü dayanaklarından biri haline getirmektir.